23/07/2018 | Yazar: Melika Vivian

Her şeyin bir akış içerisinde olduğuna inanmaya başladım. O akışın yönünü değiştirmek için çabalarken içinde kaybolduğumu fark ettim.

Her şeyin bir akış içerisinde olduğuna inanmaya başladım. O akışın yönünü değiştirmek için çabalarken içinde kaybolduğumu fark ettim.

Bazı günler vardır içinizden mutlu olmak gelmez. Gülümsemek istemezsiniz, bulaşıklarınız mutfakta yığılır, canınız kimseyi görmek istemez. Hiçbir kitap, hiçbir müzik tatmin etmez. İçinizde bir hüzün vardır ne hakkında olduğunu kavrayamadığınız. Bugün de o günlerden biri benim için.

Terapiye başlayalı bir yıl olacak birkaç ay sonra. Bu süreçte çok şey öğrendim; en çokta kendim hakkında. Çok şey hissettim. Bazı şeyleri de hissetmedim uzun zamandır. Ama artık biliyorum her duygunun yerinin büyük olduğunu. Her duygu farklı bir şey öğretiyor, her duyguyla büyüyor insan. Hüzün eskiden korkutucu bir şey olurdu benim için. Onunla beraber gelecek diğer duygulardan korkardım ve hiçbir zaman bu duyguların peşimi bırakmayacağına inanırdım. Artık bu duygunun bana çok şey kazandırdığının ve mutluluk kadar değerli olduğunun farkındayım ve bir süre sonra yerini başka bir duyguya bırakacağını biliyorum.

Hayatın bir yolculuk olduğuna inanmaya başladım son zamanlarda. Hayatımıza giren kişilerde belki yol sırasında dinlenmek isteyeceğimiz duraklar belki de bizimle yola devam edecek ve bize güç katacak olanlardı. Her şeyin bir akış içerisinde olduğuna inanmaya başladım. O akışın yönünü değiştirmek için çabalarken içinde kaybolduğumu fark ettim. Ve sonunda anladım; yapabileceğim tek şey o akışla uyum içinde yaşamaktı. Bu akış hayatta başıma gelen şeylerdi ve ben onları kabul etmeyerek kendime acı çektiriyordum. İlk olarak bundan vazgeçmeyi öğrendim. Hiçbir kişiye, hiçbir duyguya ya da düşünceye sıkı sıkıya tutunmamayı öğrendim. Bu hem omuzlarımdan kendi kendime yarattığım yükleri kaldırdı hem de bana yepyeni fırsatlar yarattı.

Her şeye deneyim olarak bakmaya başladım. Bir şey başıma gelince bundan ne çıkarmam gerektiğini öğrenmeye çalıştım. Daha yolun başındayım ben de bu konularda ama eskiden olduğum yerde değilim ve bunu hayatımın her alanında hissediyorum.

İllüstrasyon: Keith Negley

Her şeyin bir nedeni olduğuna inananlardanım. Bu inanç hayata ve kendime olan güvenimi arttırdı. Artık başıma ne gelirse gelsin hayatta kalacağımı biliyorum. Ve elimde olan bir tek bu var aslında. Ve bu bile yeterli çoğu zaman. Mutsuz olmak bana yeni bir bakış açısı kazandırdı. Bazı şeyleri daha ayrıntılı görebildim. Ve hayatı bütün renkleriyle kabullenmeyi öğrendim. Kendime mutsuz hissettiğim için eziyet etmekten vazgeçmek hem mutsuz hissetme süremi azalttı hem de mutsuzlukla başa çıkma kabiliyetimi geliştirdi.

Tamamen umutsuzluğa kapıldığım zamanlar da oldu, hâlâ da oluyor bazen. Kimsenin beni sevmediğini düşündüğüm, herkesin bir gün beni terk edeceğine karar kıldığım, bir daha yazamamaktan ölesiye korktuğum zamanlardan bahsediyorum. Ve bu anlarda hayatta kalabilmemin tek nedeni kendimi durdurup derin bir nefes almayı hatırlamam oldu. Bu şekilde kendime her şeyin yoluna gireceğini hatırlattım.

Şimdi bir kafede yalnız başıma oturuyorum. Sabah iyi uyanmıştım, öğlene doğru bir boşluk oldu içimde, sonra bir süre iyi hissettim ve şu an kendimi neyin beni tetiklediğini bilmeyerek mutsuz hissediyorum. Canım zararlı yiyecekler yemek ve sigara içmek istiyor. Canım durmadan ağlamak istiyor. Ve ben canım ne isterse onu yapacağım. Çünkü biliyorum ki yarın çok, çok daha farklı hissedeceğim. Biliyorum ki hayatta kalacağım.

**KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam