19/10/2017 | Yazar: Zozan Özgökçe
‘Evlilik akdinin din insanlarına yönlendirilmesi başlı başına bir hatadır.’
“Evlilik akdinin din insanlarına yönlendirilmesi başlı başına bir hatadır.”
Bu ülkede evlenmek çok kolay ama sürdürmek ve boşanmak çok ama çok zor. Evlenmek için tüm toplumun desteğini gören çiftler evliliğin devamında ve boşanmada aynı desteği göremiyorlar. Özellikle evlilik devam ederken evli kadına okul, aile, çevre, toplum ve yasalar toplumsal cinsiyet rollerinin tüm dayatmalarını uyguluyor. Ev işi, çocuk bakımı, ailenin tüm sosyal- ekonomik planının yapılması kadına servis edilmiş durumda. Genel kabul gören anlayış ‘iç işlerin’ kadında ‘dış işlerin’ erkekte olmasıdır. Dış işler derken de sadece aile ilgili dış işler söz konusu değildir. Dışarıdaki tüm sosyal hayata kadınlar ve çocuklar olmaksızın katılmak erkeklerin işidir. Kadın kendisi için çocuklar ve kadın olmadan sosyalleşememektedir. Tabii istisnalar olabilir ama toplumun geneline baktığımızda evli bir kadının kendi arkadaş çevresi ile kocasız ve çocuksuz tatile çıkması, gece bir eğlence merkezine gitmesi neredeyse imkânsız hadiselerdir. Hele hele kadının bir erkek arkadaşının olması ve onunla sosyalleşmesi de öyledir. Oysa erkekler hem kadınlarla hem erkeklerle sosyalleşmektedir. Toplum evli erkeklerin ve kadınların bu süreçlerini izler ve erkeğe müsamaha gösterirken kadını kınar. Kadınlar her daim nizamlı, intizamlı, namuslu ve seviyeli olmalıdırlar. Erkeklerin de öyle olması gerektiği savunulur ama tersi durumunda erkekler toplumdan dışlanmazlar hatta ayıplanmazlar. Tüm bunların dini, sosyal, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil düzene bağlı bir geçmişi vardır.
Evlilikte de belli başlı olgular toplumun geniş kitlelerine yerleşmiş durumda. Yıllardır kadın örgütleri imam nikâhı ve sadece imam nikâhı olunca kadınların hukuksal haklarından mahrum bırakıldığına dair eylemler organize ettiler. Evlilik akti, nişanlanma, evlenme, çeyiz, başlık parası, erken yaşta ve zorla evlendirme, boşanmada mal paylaşımı, nafaka, kadınların evlilik süresince çalışma hakkı, ev içi emeğin karşılıksız emek olduğu konularında Medeni Kanunda düzenlemelere ışık tuttular, lobicilik ve savunuculuk yaptılar. Şimdi de önümüzde resmi nikâhın kıyılması yetkisinin müftülüklere verilmesi konusu var. Gördüğüm kadarı ile bu yasaya genel olarak örgütlü kadın grupları ve muhalefetteki siyasi partiler tepkililer. Genel olarak susanlar bu nüfusun yarısını oluşturan imtiyazlı erkekler. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde “evlilik” adlı bir film izlemiştim. Film İran’da yaşayan bir kadının boşanmak için verdiği çabayı anlatıyordu. Kadın din adamı aracılığı ile çok kolay evlendiğine ancak boşanmanın da dini bir çerçevesi olduğuna ve bu çerçevenin erkeğin yararına dizayn edildiğine dikkat çekiyordu. Dolayısı ile evlilik ilişkisi içerisinde eşitsiz olan kadın ve erkek duruşu dini planda daha da vurucu bir şekilde eşitsizliğin boyutunu artıracaktır. Kadınların evlenmesi ve boşanması gibi konular din insanları ile ilişkilendirilirse bu kesinlikle kadınların aleyhine olacaktır. Biliyoruz ki özellikle son dönemlerde bu ülkedeki din adamları kadınların sigara içmesinden tutun ne giyinip ne giyinmemelerine ne zaman evlenip evlenmemelerine kadar olan yorumlarını medyaya yansıdığı kadarı ile biliyoruz. Din adamlarının dini farklı yorumlamaları, dindeki kadının yorumlanışlarının ne kadar farklı ve günümüz dünyasından ne kadar geri olduklarını birebir yaşıyoruz hepimiz. Evlilik akdinin din insanlarına yönlendirilmesi başlı başına bir hatadır.
#MüftülükYasasınaHayır hashtagi ile sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf
Biz kadınlar 4+4+4 eğitim sisteminin kız çocukları üzerinde oluşabilecek etkileri konusunu gündeme getirmiştik nitekim bu yasalaştıktan ve yürürlüğe girdikten sonra birçok kız çocuğu aileleri tarafından okutulmadı. Biz kadınlar zinanın suç olması tartışılırken yüksek sesle bunun bu toplumda kadının aleyhine olacağını ve kadın cinayetlerinin artacağını söylemiştik. Neyse ki yasa kadın örgütlerinin baskısı ile çekildi. Ama böylelikle hükümetin zina meselesine bakış açısı bu tartışma ile bile yayıldı. Bunun yanı sıra yine tecavüz eden ile evlendirme konusuna kadın örgütleri yüksek sesle itiraz etti. Kadın örgütleri tabandan örgütlenen ve kadınların yaşadıkları zorluklara yakinen tanık olan ve bu zorlukları bizatihi yaşayan, sorgulayan, erkek egemen kodlara hassasiyet geliştirmiş kadınlardan oluşan kuruluşlardır. Bu kuruluşların itirazlarına, önerilerine bu toplumun geleceği ve kadın erkek eşitliği için kulak verilmelidir.
Müftülükler evlilik akdine dâhil olursa bu süreç kadınların aleyhine işler. Çok kolaylaştırılmış evlilik boşanmaların artmasına (hükümetin hassasiyeti var diye önce bunu belirtiyorum) çocuk yaşta zorla evliliklerin artmasına, çocuk istismarının artmasına, aile içi şiddetin ve cinayetlerin artmasına sebep olacaktır. Bu yasanın tabiî ki sekülerizm ile de uyuşmazlığı olacaktır. Ancak sekülerizmden önce fiili olarak kadınların yaşamlarına değdiği noktalarda bu meselenin değerlendirilmesi ve derhal bu hatadan dönülmesi gerekmektedir. (basnews.com)
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: kadın