04/06/2009 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Hayrettin Karaman adını duymayanınız kaldı mı?

Hayrettin Karaman adını duymayanınız kaldı mı? Ali Bulaç’ın açtığı yoldan, Yeni Şafak gazetesinde yazdığı, toplamları Türkiye’deki en büyük tarikatın müritlerinden çok daha fazla sayıda olan bir azınlığa karşı, nefret yüklü düşünceleri çıkmaya başlayınca, ben de merak edip araştırdım.

İnternetteki www.HayrettinKaraman.net sitesinden öğrendiğime göre; İlahiyat Fakültesinden sırasıyla doktor, doçent ve profesör unvanlarını almış! Halen, ‘Avrupa Uluslararası İslam Üniversitesi’nde (Hollanda) misafir öğretim üyeliğini’ sürdürmekteymiş. Bu işlerden anlayan arkadaşlarımdan soruşturdum: ‘Ali Bulaç’tan daha önemlidir, devletin taa başına kadar giden birçok noktada ‘fetva makamı’ olarak görülecek kadar önemlidir’ dediler. Fethullah Gülen’in web sitesinde, Hayrettin Karaman’ın aslında Hayrettin KAHRAMAN olması gerektiğini yazan muazzam bir methiye yazısı da, bu söylemin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor!

Hollanda’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi, oradaki demokrasi ortamından ve akademik çalışmaya gösterilen saygı, verilen önemden nemalanmak için kurulmuş ‘İslam Ünüversitesi’, ‘İslam Bilimler Fakültesi’ gibi adlarla akademik değerleri gayet de şaibeli, bir sürü bol paralı kuruluş var. Hollanda’da, ‘Nefret Suçları’ ciddiye alınır. Birkaç tanesine yazdım; Hayrettin Karaman’ı sordum: ‘Kurumunuzun, eşcinsel nefret suçları hakkındaki duruşunu bana bildirmenizi rica ediyorum’ diye de ilave ettim. Hiçbiri, Hayrettin Karaman’ı sahiplenmek istemiyor! Nefret suçları hakkında da şuna benzer cevaplar aldım: ‘Hollanda’da bu konu tartisilmaktadir ve escinselleik kanunen mesru Kabul edilmektedir. Bize gore kimsenin haklarina tecavuz edilemez; ancak escinsellik de Islam aciisndan tasvip edilemez. Bir seyi begenmek ve benimsemek ayridir, o seye nefret beslemek veya konuyla ilgili kanunlari ihlal eylemek ayridir. Escinselligi benimsemiyor ve tasvip etmiyoruz; ancak nefret edip ilgili kanunlari da ihlal etmiyoruz. Zira mevcut hukuk duzenine saygili olmak ve temel haklari ihlal etmemek de Dinimizin emridir. Bunu Hollandali yetkililer de bilmektedir ve tavrimizi takdir etmektedirler.’ (Bu kuruluşlardan bir tanesinde ‘Rector & President Prof. Dr.’ unvanlı bir yetkiliden aldığım cevabı imlâ yanlışlarını düzeltmeden aynen aktarıyorum).

Bu arada, kendisi de eskiden bir tarikat mensubu olan, eşcinsel cesur bir avukat, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na Hayrettin Karaman hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcının işlem yapmasını istediği suç: ‘TCK 216/2 Halkın bir kısmını ‘cinsiyet’ algısı nedeniyle, diğeri aleyhine kışkırtarak aşağılama’. Savcı Bey, ‘Hepsini katledelim, öldürelim demiyorsa, ben bir şey yapmam, yapamam’ diyormuş! Demek ki, bizim de artık ‘Nefret Suçlarını’ kapsayan kanunlara ihtiyacımız var.

İnananla tartışmam. İnancına saygı duyarım ve sadece inancından dolayı nefret üretmemesini, başkalarını hedef göstermemesini ve inançlarını, hele hele şiddet üreterek, başkalarına empoze etmemesini beklerim. Demokrasi ve insan hakları anlayışım bunu gerektiriyor. Umudum da, gönülden inananların da Hayrettin Karaman gibi dünya cahillerine karşı çıkmasıdır.
Maalesef bu konuda Türkiye’de fazla ümidim yok. Yıllar önce Manchester şehrinde yaşadığı dönemde, Avrupa’nın en önemli Platonist’lerinden biri olan ve derin teoloji bilgisi de bulunan D.J. Melling’in, ‘Lut Kavmi’ üzerine bir konuşmasını dinleme şansım olmuştu. ‘Lut Kavmi’nin’, Tanrı’nın gazabına uğramasının eşcinsellikle bir alakası olmadığını, bunun nedeninin; Kavimin  o zamanlar çok önem verilen misafirperverlik kurallarını hiçe saymaları olduğunu, çoğu Hıristiyan belgelerinden olmak üzere, kaynaklar vererek anlatmıştı. Sonraları politize olan Hıristiyan Ruhban Sınıfı’nın kendi önyargıları nedeniyle, bunu eşcinselliğe bir saldırı aracına döndürdüklerini söylemişti. Kendisine bir soru üzerine de, aynı şeyin İslam Âlimleri tarafından da aynen taklit edildiğini ve hâlâ da devam ettirildiğini söylemiş, ‘Ne var ki İslamiyet’te içtihadın önü kapatıldığı için, İslam dünyasından bu yanlışı düzeltecek Âlimler çıkamıyor’ diye bitirmişti. Nur içinde yat, Melling hocam.

Bu haftanın konusunun düşündürdükleri ve sorular:
1) Yeni Şafak gazetesi sayfalarından devam eden bu ‘Nefret Söylemine’ ne kadar tahammül edecek?
2) Avrupa’da, Türkiye’den kaçan ve ülkelerine dönemeyen binlerce solcu, sosyalist, komünist, devrimci Türk ve Kürt yaşarken ve Üniversite, Akademi adları altında din propagandası yapan onlarca organizasyon varken, neden bir tane bile sosyalist, komünist, devrimci benzeri kuruluş yok?
3) Fethullah Gülen cemaati de dâhil olmak üzere, bütün tarikatların içinde de eşcinsellerin bulunduğu herkesin malumu iken, neden ve hangi ortamdan yüreklenerek, Türkiye’de ‘Nefret Suçları’ bu cemaatlerin sözcülüğüne soyunmuş insanlar tarafından artan bir şekilde üretiliyor?
4) Ülkemizdeki herhangi bir din eksenli web sitesine bakan sıradan bir insanın hemen göreceği gibi, (mesela Faruk Beşer’in sitesi) ‘Livata’ konusunun en çok merak edilen konulardan biri olması, samimi inananlar arasında hiç mi merak konusu olmuyor? Bu topraklardan, cesur, dürüst bir İslam Âlimi çıkamaz mı?
5) Eylül, Ekim aylarında, eşcinsellik hakkında görüş belirtecek olan ve alkol alanın Müslüman olabileceğini, zina edenin... katilin... suç ve günah ne var ise hepsini işleyenlerin Müslüman olabileceğini düşünerek konuşan Diyanet, eşcinsellerin de Müslüman olabileceğinin farkında olarak bir görüş belirtebilecek mi?

Bu yazıyı yazdığım gece, Türkiye’nin en büyük gey kulübünün yeni mekânının açılış gecesi vardı. Binin üzerinde Müslüman Türkiyeli, eller havaya dans ederek eğleniyordu. Sabahın ikisinde oradan çıkıp, başı örtülü kızların nargile içip tavla oynadığı sokaklardan geçerek evime yürüdüm.

Beyler geçmiş olsun: Beşiktaş şampiyon, sizler de Suudi Arabistan Vahabi deli gömleğini, artık bu toplumun üzerine zorla giydiremezsiniz! Olsa olsa kendi cemaatinizin eşcinsel gençlerini daha kompleksli, daha ezilmiş insanlar haline getirebilirsiniz. Hatta bu hızla giderseniz, bir kısmını intihara bile zorlayabilirsiniz. Türkiye’de milyonlarca Müslüman eşcinsel var. Yüzlerce de onlara karşı ‘Nefret Söylemi’ üreten dinci var. Yazık değil mi bu Müslümanlara? 


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam