06/07/2009 | Yazar: Kahraman Gür
Tartışmasız onur yürüyüşleri eleştirilir ve tartışılır.
Tartışmasız onur yürüyüşleri eleştirilir ve tartışılır. Onur yürüyüşleri yeterince politik bulunmayabilinir, karnaval havasındaki kutlamalar beğenilmeyebilir, kapitalizm ile kucak kucağa giden bir hareket olduğu vs söylenebilir. Ama açıkçası onur yürüyüşlerinin ismine (onur=pride) kafayı takmayı gereksiz görüyorum. Aklı başındaki herkes bilir ki eşcinsel olmak onur duyulacak bir şey değildir. Zaten eşcinsel yürüyüşlerine katılan hiç bir eşcinsel de yönelimle onur duyuyorum, eşcinsel olmak üstün bir şey olmaktır gibi bir hava içinde değil. Biraz eşcinsel tarihini, ötekileştirilmeyi, baskılanmayı bilen ve bir parçada sosyoloji ve psikolojiden anlayan biri ‘onur’ kelimesinin neden kullanıldığını bilir.
Yürüyüşün başına onur’ kelimesi, özelikle Amerika’da on yıllardır, eşcinselliğinden utanç duymalısın (shame on you) diyenlere karşı, varlığımız ne ayıp ne günah, bugün burada hiç bir şekilde var oluşumuzdan utanç duymadan, başımız dik olarak yürüyoruz’ mahiyetinde kullanılmaktadır.
Medyanın yansıttığı gibi değil
New York Pride’ına dönecek olursak, konuştuğum bir Brezilyalı eşcinsel Sau Paulo’daki yürüyüşlerin çok görkemli olduğunu, New York’da ki yürüyüşün ise çok sönük geçtiğini paylaştı. Haklıydı çünkü New York yürüyüşü araya serpilmiş bir kaç mayolu erkek dışında diğer sosyal grupların mitinglerden farklı değildi. Latin Amerika Pride’ları gibi içkinin, dansın, çıplak erkeklerin gırla gittiği bir yürüyüş olmadı. (İnsanlar soyunuk olsalardı neden kötü olurdu onu da bilmiyorum). İnsanlar kortejler halinde uzun bir mesafe boyunca yürüyüp sloganlar attılar. Düdükler çalıp, pankart ve gökkuşağı bayraklarını salladılar. Televizyonlarda sıklıkla gösterildiği gibi her yanı dans eden mayolu erkekler sarmamıştı.
İş grubu veya iş yerine göre kortejler oluşturulmuş
Polis bandosu ve ardından resmi ve sivil kıyafetleriyle yürüyüşe katılan polisler on saflardaydılar. Eğitimciler bir başka kortej oluşturmuştu. İş guruplarının yanı sıra sadece belli bir iş yerinde çalışan esçinseler de kendi kortejiyle katılmıştı. Örneğin Delta hava yolları çalışanları, Levi’s çalışanları vs gibi. Diğer bir katılım şekli ise oturulan mahallelere göreydi. Harlemli, Broklynli gey ve lezbiyenler gibi. Beklediğim gibi elit orta sınıf üniversite personeli ve şehirdeki üst orta sınıf bürokratları kendi pankartları altında yürüyüşte göremedim. Türkiye’de de kısa ve orta zamanda eşcinsellerin işyerlerinde örgütlendiklerini beklemek hayal olmasa gerek.
Sabah vali, akşam atlı polisler
Vali ve milletvekili gibi siyasiler kendi kortejlerini oluşturarak yürüyüşe katıldılar. New York eyaletinin valisi birçok koruması ve bir grup gençle beraber yürüyüşün önlerinde yer aldı. Daha önce katıldığım Portland yürüyüşüne valinin yanı sıra Oregon eyaletinin emniyet müdürü, Eyalet anayasa mahkemesinin üyeleri gibi üst düzey bürokratların da katildığını görmüştüm. Kortejlerin çok olması nedeniyle tüm katılımcıları göremedim, New York Anayasa Mahkemesinden katılım var mıydı bilemiyorum. Ama bir kaç New York senatörü kendi kortejini oluşturmuştu.
Akşam 9’dan sonra kalabalığı dağıtmak için önemli yollar hem trafiğe hem yayalara kapatıldığı gibi, irili ufaklı civardaki bütün yeşil alanlara giriş kademeli olarak engellendi. Kalabalığın yoğunlaştığı alanlarda kapalı sokaklarda atlı polis ekipleri boy gösterdi.
İşçi sınıfı lezbiyen siyahlar her yerdeydi
Yürüyüşe birlikte katıldığım Seyhan Emre Görücü’yle beraber dikkat ettiğimiz lezbiyen siyahların çokluğuydu. Gündüz saatlerindeki beyazlar saatler akşamı vurduğunda sokakları terk etmiş, geriye inanılmaz sayıda siyah kalmıştı. Atlı birliklerin turladığı saatlerde sokaklar da beyaz kalmamıştı. Pride yoksul siyahların sokak partisine dönüşmüştü. Siyah bölgesi Harlem, gey bölgesi Chelsea’ye taşınmıştı. Anlaşılan geri dönmek de istemiyor gibiydiler. Yolların kapatılması, barikat, yaya ve atlı polislere rağmen siyahlar sabaha kadar sokakları terk etmedi. Aralarında lezbiyen çiftlerin çokluğu barizdi.
Tesadüf bu, yürüyüş esnasında gündüz satın aldığım Sherry Wolf’un kitabına göz atarken (Sexuality and Socialisim, History, Politics, and Theory of LGBT Liberation) aslında Harlemde lezbiyen çiftlerin yoğun olduklarını öğrendim. Daha 1920’li yıllarda lezbiyen çiftler büyük partiler düzenleyerek evlenirlermiş. Bazen de çiftlerden biri ismini erkek ismiyle değiştir böylelikle bir şekilde yasal olarak da nikâhlanırlarmış.
(Sherry Wolf tarihte işçi sınıfında eşcinselliğin çok yaygın olduğunu bugünkü geçmişe dair bilgimizin orta ve üst sınıf, bürokrat, iktidar tarihi olması nedeniyle isçi sınıfı eşcinselliğini göremediğimizi belirtiyor)
Post-modern eşcinsel hareket medya üzerinden yürüyor
Amerikanın genelinde olduğu gibi New York’ta da eşcinsel hareket medya üzerinden yürüyor. New York televizyon kanalı pride haftası boyunca aktiviteleri nerdeyse saat başı haberleştirdi. Çok küçük etkinlikler bile bu sayede katılım düşükte olsa büyük bir kitleye ulaştırıldı. Örneğin katıldığımız bir Ston Wall tarihi fotoğraf galerisi çok küçük bir salonda gerçekleştirilmesine rağmen New York tv kanalı sayesinde milyonlara ulaştı.
Amerika’da henüz pride aktiviteleri bitmedi. Genelde büyük kentlerin pride etkinlikleri haziran ayında yoğunlaşsa da küçük şehirlerde farklı zamanlarda kutlanabiliyor. Bu yılki etkinliklere eşcinsel evliliği ağırlıklı olarak gündemdeydi. Özellikle demokrat, hippi New York’ta halen evliliğin yasallaşmaması herkesi şaşırtıyor. Artık demokrat hetero New York’lular için evliliğin yasallaşmaması eyaletin demokrat yönüne yakışmıyor.
Etiketler:
yaşam, dünyadan