23/03/2011 | Yazar: KAOS GL

Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında gök

Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında gökkuşağı rengi bayraklarıyla yüz binlerin arasında eşcinseller de dikkat çekiyordu.

Kürtler, geleneksel kültürün, erkek egemen anlayışın damga vurduğu bir halk olarak bilinirler. Kürtler arasında, gerçekten de çok yakın bir geçmişe kadar, kadınlar ve erkeklerin aynı ortamda bile bulunamadığı katılıkta bir sosyolojik atmosfer vardı. “Kaç çocuğun var?” diye sorduğunuz bir Kürt erkeği yalnızca erkek çocuklarının sayısını söylerdi. Eşcinsellik ise düşünülebilecek en büyük günah ve tabuydu.

Diyarbakır’ın Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Newroz kutlamaları için Bingöl’e gitmişti. Bingöl, belki de yörenin en muhafazakâr kentlerinin başında geliyor. Kahvaltıda buluştuğumuz Başkan Demirbaş, Bingöl’deki Newroz alanında yer alan 10 bin civarındaki katılımcının yüzde 60’ının kadın olduğunu, bunun Bingöl için inanılmaz bir tablo olduğunu ifade etti.

Diyarbakır’ın Bağlar Belediyesi sınırları içindeki Newroz meydanı, içerdiği farklı renklerle sosyolojik açıdan son derece özgün bir manzara sunuyordu. Bir tarafta başı örtülü, kapalı genç kız, öbür tarafta dekolte giyimli bir başka genç kız, ortalarında bir genç oğlan halay çekerken hemen onların yanı başında bir erkek seccadesini açmış namaz kılıyordu. Yalnızca BDP’liler değil, solun bazı değişik grupları, değişik Kürt siyasi örgütleri de bayraklarıyla bayramı kutlamak için oradaydılar.
 
Kürt Rönesansı
Kürtlerin başına çok bomba yağdı. Binlerce Kürt, 25 yıl süren ‘düşük yoğunluklu savaş’ta yaşamlarını yitirdi.

Kürtler, dünkü tablodan da görüldüğü gibi kimlik kavgalarında ayakta kaldılar, kalmayı başardılar. Çatıştıkları gücün büyüklüğüne rağmen, geri adım atmadılar. İşin ilginç boyutu ise bu yaşananların Kürtler açısından çok hızlı ve derinlikli bir kültürel sıçramaya da temel oluşturması.

25 yıl önceki Kürtle bugünkü Kürt arasındaki anlayış farkı olağanüstü boyutlara ulaşmış durumda. “Türkiye’nin coğrafi olarak en doğusunu oluşturan bölgeler, düşünce tarzı olarak Türkiye’nin en batılı yüzünü oluşturmaya başlamak üzere olabilir mi” sorusunu sormaktan çekinmemek gerekiyor.

Kürtler, Türkiye’ye egemen olan anlayışları da birçok noktada etkilediler. ‘Hâkim güçler’in Kürtlere olan bakış açısı bile yoğun bir değişim geçiriyor.

Tabii, Kürtler, Türkiye’yi dönüştürürken en sıradışı ve çarpıcı değişimi kendi içlerinde yaşadılar. Kürtlerin hâlâ ‘feodalizmin esiri’ olduğu yönündeki klişelerin yaygınlığına aldanmayın. Düne kadar sokağa çıkamayan, erkekler kaşısında başını eğerek konuşan Kürt kadınları, hayatın her alanında etkilerini arttırıyorlar. Mitinglerde, gösterilerde erkeklerin sayısı kadar hatta bazen onlardan da fazla kadın yer alıyor. Parti yönetimlerinde, belediye başkanlığı dahil yerel yönetimlerde, Meclis’te Kürt kadınlarının oranı neredeyse yarı yarıya.
 
Gökkuşağı bayrakları
Newroz alanına gökkuşağı rengi bayraklarıyla yürüyen eşcinseller ve hemen onların yanı başında namaz kılan sarı-yeşil-kırmızı bantlı yurttaş, Kürtlerdeki dönüşümün ve çokkültürlüleşmenin ulaştığı boyutları gösteriyor. Kürtler gerçek anlamıyla bir rönesans yaşıyorlar, Türkiye’nin batısının bile henüz alışamadığı ufukları zorluyorlar.

Yeni Türkiye, işte bu yeni Kürtlerle kurulacak. Türkiye’nin doğusunda beklenmedik boyutlara ulaşmış olan ‘renklileşme’, Türkiye’nin batısının da renklileşme sürecini hızlandırabilir. Kürt rönesansı, bir Türkiye rönesansına dönüşebilir.

Bu beklenmedik tabloyu doğru okuyabilen siyasetler ve siyasetçiler kalıcı olabilirler…

“Diyarbakır, Diyarbakır olalı böyle Newroz görmedi” diyebiliriz.


Etiketler: yaşam
İstihdam