21/06/2020 | Yazar: Seyhan Arman

Hakkını aramaya kalktığı her ortamda ısıtıp ısıtıp önüne servis edecekler "Ama siz de..." diyerek her seferinde. Belki yıllar sonra itiraz edip, siz öğrettiniz diyecek ama çok sular akmış olacak o köprülerin altından.

Öğrenilmiş travestilik Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yıl 2000, İstiklal caddesinin ara sokaklarından birisi; Sakızağacı sokaktan yukarıya Taksim karakoluna doğru bir dilber salına salına yürüyor. Full mini bir elbise, 70 denye kalınlıkta ten rengi çoraplar, dizlere kadar yüksek topuklu çizme, saçlarda yepyeni kaynaklar; bukle bukle dalgalı, aralarında kırmızılar, kızıllar var, tam kalçaya kadar. Önünden geçtiği clubün iri yarı güvenliği bağırıyor arkasından "Shakiraaa", karşılıksız bırakır mı bu iltifatı bu dilber; sallayıveriyor kaynaklarını bir sağa, bir sola. Tabii yüksek desibel kahkahalar eşliğinde "Ahahhaha heraaldeee". Yüksek desibel kahkahadan mı, güllü dallı full mini elbisesinin alından mı, yoksa endamından mı bilinmez pandiği yiyiveriyor kalçasına. Tabii o zamanlar böyle şeylerden hemencecik travmatize olunmaz, gereken gerektiği gibi yapılırdı anında. Hışımla savuruyor kırmızılı, kızıllı bukleli saçlarını, dönüyor arkasına; bir bakıyor bizim sokağın çocukları. "Abla çok güzelsin" diyor birisi, bir diğeri fırlama fırlama gülüyor, öteki travesti lan bu, kaçın diyor ve sıvışıyor arka sokağa. Diğer ikisi apışıp kalıyor öylece. "Kesin ağzından jilet çıkartıp kesecek bizi, küfür kıyamet gırla, yumruğu koyduğu gibi iki seksen uzanacağız yere" diye düşünürken iki şapşal küçük çocuk, "Cık cık cık" diyor bizim travesti. "Çocuklar, bakın bu yaptığınız çok ayıp" diyor işaret parmağını sallayarak. Hafifçe gülümsüyor ve bir daha olmasın diyor. E tabii bir özür bekliyor çocuklardan. Daha kirli olanı pis bir bakış atıyor arkadaşına ve ardından içi su dolu prezervatif koyduğu sütyenini sıkıştırıveriyor travesti ablasının. Tabii anında topukluyor ikisi birden ve öylece kalıyor 250 milyona yeni kaynak yaptırmış endamlı travesti.

Aynı gece Taksim karakolunu geçtikten 50 metre sonraki clupten çıkıyor bizim kız. Gece 3.5 bilemedin 4. Aheste aheste yürüyor meydana Fransız Konsolosluğunun arkasındaki evine doğru. Tabii yer yer kızıl, yer yer kırmızı kaynaklarını sallamayı ihmal etmiyor. Bir telefon geliyor "Evin önündeyim, anahtarım yok, neredesin?" diye soruyor Ankara'dan gelen misafir arkadaşı. Geliyorum bacım, Tarlabaşı’ndan yürüyorum eve doğru diyor ve adımlarını hızlandırıyor. Karşı yönden gelen 4-5 kişilik gürültülü muhabbet eden erkek grubunu görünce başını öne eğiyor mahcup genç kız edasıyla. Tam aralarından geçerken küfür ediyor içlerinden birisi. Alelade bir küfür, önemsemese de olur ama telefondaki arkadaşına bir dakika diyor ve sesleniyor küfür eden adama "Affedersiniz, bakar mısınız?" Tabii kim umursar böyle kibar bir travestiyi. İki adım hızlanıp dokunuyor adamın omuzuna "Bakar mısınız? Neden küfür ettiniz bana? Ben size ne yaptım?" Belli ki özür bekliyor, ama bir küfür daha geliyor "Siktir git lan ibne" hemen arkadaşları müdahale ediyor adamın, "Kusura bakma abla, kafası güzel" Henüz tepki bile vermeden bizimki, kafası güzel "delikanlıdan" bir küfür daha geliyor. Hem de öyle ibneli, mibneli değil. Direk ana avrat harcanan türden. Hayatta belki de en özeli olan annesine edilen bu küfür belli ki bardağı taşırıyor ve çantasından çıkarttığı göz yaşartıcı spreyi doğrultuyor küfürbaza. Sadece küfürbaz değil diğerleri de anında gardını alınca hepsine birden boşaltıyor tüm sprey şişesini. Bir yandan da 200 metre ileride evin önünde bekleyen telefondaki arkadaşına sesleniyor çığlıkla: “Madilik var lubunya koş”... Sonrası? Sonrası, şehir efsanelerindeki gibi süper güç değil ya bizimki, yolun ortasında iki seksen yatıyor. Tarlabaşı trafiği durmuş. Yolun ortasında yatan full mini elbiseli, yepyeni bukleli kaynaklı bir travesti kendisine vurmaya devam eden 5 adamla cebellesiyor onlarca izleyici karşısında. Yolu ayıran demir parmaklıkların oraya toplanmış yolun karşısındaki insanlar. Clupten çıkanlar, meyhaneden dönenler, torbacılar, çorcular... Bir bakıyor izleyiciler arasında iki tane yaşı geçkin trans ablaları; bir umut bağırıyor "Madilik şugariyeti var mı lubunya?" Aslında emin, demir parmaklıklardan atlayıp koşup gelip yardım edeceklerinden ama... Bir süre sonra izlemekten sıkılıyor trans ablaları. Veya koli kaçmasın diye sallayıveriyorlar kür maydanozlarını ve naş. Tabii yeterince ders verdiğini düşünen adamlar da sıkılıyor tekme atmaktan ve arabalarına doğru hızlı adımla uzaklaşıyorlar cadde ortasından. Bir yandan trafik akmaya başlarken, bizimki yolunmuş kaynaklarını alıyor yerden, aceleyle elbisesini indiriyor kalçalarının üzerine ve birikmiş öfkesiyle, bitmeyen hırsıyla kırmızı arabalarına saldırıyor madi laçoların. Nafile tabii, araba gaza bastığı gibi yarıp geçiyor trafiği. Bir elinde yolunan 250 milyonluk yepyeni, kıpkırmızı, lüle lüle kaynaklar, bir elinde çantası, terliği tutuyor evinin yolunu bütün Shakiralığıyla.

O gün öğreniyor yıllar sonra adına "öğrenilmiş travestilik" diyeceği gerçeği. Çocuk da olsa taciz eden basacak tokadı, bas bas bağıracak tüm "edepsizliği" ile. Hafif de olsa edilen küfür çekecek falçatayı, si... si... sindirecek kabadayıları. Ne kadar hızlı tepki, o kadar hızlı altetme. Ne kadar gür ses, o kadar baskın. Ne kadar küfür, ne kadar falçata, ne kadar edepsizlik, o kadar güvenlik.

O güvenlik için öğrenecek büyük balığın küçük balığı ham yaptığını. Ve hiç istemese de kullanacak bu öğretilen travestiliği. Ayakta kalmak için, ezilmemek için, püskürtmek için tüm belayı. Kolaymış diyecek kolay; iki madilik, bir çıngar. Ama bilemeyecek ödün verdiğinin ne olduğunu. Sağlarken güvenliğini bir yandan, neleri kaybettiğini çook sonraları öğrenecek. Bir gün ayıp da etrafına baktığında anlayacak kendini koruyan kalkanın gey cluplerden bile kovulmasına sebep olacak en büyük bahane olacağını. Hakkını aramaya kalktığı her ortamda ısıtıp ısıtıp önüne servis edecekler "Ama siz de..." diyerek her seferinde. Belki yıllar sonra itiraz edip, siz öğrettiniz diyecek ama çok sular akmış olacak o köprülerin altından.

Ne artık döndüğü özü etkili olacak, ne "Yıllar önceydi, çocuktuk o zamanlar. Şartlar öyleydi vallahi" demesi değiştirecek gerçeği. Ve bir kez daha görecek, bir kez daha öğrenecek öğretenlerin öğrettikleri için ödetebileceklerini...

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: kadın, yaşam
İstihdam