10/10/2019 | Yazar: Hayat Çelik
Biliyorsunuz okullar Eylül ayının başında açıldı. Peki okullar herkese gerçekten açık mı?
Biliyorsunuz okullar Eylül ayının başında açıldı. Peki okullar herkese gerçekten açık mı?
Bir çocukta, özgüven duygusunun ve mutlu olmanın temelleri, ailede atılır. Üç yaşından altı yaşına kadar olan dönemde çocuklar, sorular sormaya, fiziksel ve sosyal çevresini araştırmaya başlar. Girişkenlik ve beraberinde suçluluk duygusunu da, okul öncesi dönemde, edinmeye başlarlar.
Okul hayatına başlayan bir çocuğun, sosyal dünyasında büyük bir genişleme meydana gelir. Arkadaşlarının ve öğretmenlerinin, çocuk üstündeki etkisi artarken, ebeveynlerin etkisi zamanla giderek azalır.
Çocukların bu dönemdeki öğrenme çabaları desteklendiğinde, gelişimleri çalışmak ve başarılı olmak yönünde devam eder. Sürekli olarak eleştirilen, desteklenmeyen, beğenilmeyen çocuklar; yaptıklarının değersiz olduğuna inanarak, aşağılık duygusu geliştirebilirler.
12-18 yaş arası dönemde çocuklar, kimlik arayışına girer. Fiziksel ve fizyolojik değişimiyle baş etmeye çalışırken, bir yandan da eğitimi, kariyeri hakkında yeni kararlar vermeleri gerekmektedir. Ergenlik sürecine girilen bu dönemde, akran gruplarının çocuk üzerinde, büyük bir etkisi vardır.
Ergen çocuk bu dönemde “Ben kimim?” sorusuna cevap arar. Bu soruyu cevaplarken, ebeveynlerinden ve akran gruplarından etkilenir. Ergen çocukların, sağlıklı bir kimlik kazanmasında, çevresinde model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşımaktadır.
Çocuklar, bu dönemde kimlik kazanma sorununu çözerse; bundan sonraki hayatında kendine güvenen, kendisiyle ve hayatla barışık bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir.
Ancak; ailemiz, okullarımız, sosyal hayatımız; tüm bu yaşam alanlarımız ikili cinsiyet rejimine ve heteroseksizme göre belirlenen toplumsal cinsiyet normlarına göre şekillendiğinden; trans çocuklarımız için, Ben kimim? sorusunun yanıtı bulmak, hiç kolay olmuyor. Kimlikleriyle ilgili ailelerinden, akranlarından ve eğitim gördüğü okuldan sağlıklı bilgi edinemiyorlar. Dolaylı ya da dolaysız kendilerini yanlış ve yalnız hissetmelerine yol açtığından, psikolojik olarak son derece zorlu bir sürecin içine giriyorlar. Maruz kaldıkları toplumsal ve psikolojik şiddet, travmalara ve özgüven kayıplarına neden oluyor. Bu nedenle kendisiyle barışık olmayan ve hayata küstürülen trans çocuklar, ilerleyen yaşlarda diğer akranlarına oranla intihar girişimine daha çok başvurabiliyor.
Tüm bu sebeplerden dolayı, devlet politikasını belirleyen güçlere ve medyaya; trans intiharlarının bir nefret suçu olduğunu ve politik bir arka planı olduğunu sürekli hatırlatmak gerekiyor. Trans çocukların kendileriyle ve hayatla barışık olmaları için; ailenin, ruh sağlığı uzmanlarının ve öğretmenlerin tutumu, hayati öneme sahip.
“Kabuğunu kırmak”, “Dolaptan çıkmak”, “Açılmak” ne derseniz deyin, transların geçiş sürecinin belki en karanlık, en yalnız hissettiren döneminin çıkış kapısıdır bu. Türünün ilk ve son örneğiymiş gibi, “Bu dünyada bir tek ben mi böyle hissediyorum”, “Neden böyle hissediyorum?” “Tanrım beni neden böyle yarattın?” gibi boğucu sorularla acı çekilen, çocukluktan itibaren hissedilen bir hapishane dönemi.
Bir okulda, akranlarınız oda sıcaklığı konforunda eğitimlerine devam ediyorken; aynı ortam, bir transsanız sizin için yaşamla ölüm arasında bir mücadele alanına dönüşebiliyor.
Peki okullarda, bu ikili cinsiyet sistemi trans çocukların karşısına, ne gibi engeller çıkarıyor?
Aslında bu ikili cinsiyet sistemi, çok daha erken yaşlardan itibaren, hayatlarımıza burnunu sokuyor. Hatta anne karnına kadar uzanıyor. Çünkü çocuğa ta anne karnındayken, genital organına bakılarak bir cinsiyet atanıyor ve bu cinsiyete göre çocuğun ismine; karar veriliyor. Sonra çocuk dünyaya gelmeden odası toplumsal cinsiyet rollerine göre hazırlanıyor. Oğlansa mavi, kız çocuğuysa pembe tonlarda duvarlar, mobilyalar, oyuncaklar seçiliyor. Bu ikili katı sistem öyle acımasız ki, bir çocuğun hangi oyunu oynayıp oynamayacağına bile karar veriyor. Hatta, trans çocukların elinden oyunlarını çalıyor. Bir çocuğun elinden, oyunlarını alırsanız geriye neyi kalır ki!
Okullarda ikili cinsiyet sistemini pekiştiren mekanların başında; tuvaletler geliyor. Trans çocukların ciddi bir yol ayrımında kaldığı ilk mekanlardır tuvaletler.
Trans çocuklar, fizyolojik temel bir ihtiyacını giderebilmek için bile endişe duyuyor ve bu alanlardaki olası riskleri aşabilmek için, özel stratejiler geliştirmek zorunda bırakılıyor. Örnek: tuvaletler boşken tuvalete gitmek için sürekli ders esnasında öğretmenden izin istemek, öğretmen izin vermezse teneffüs bitiminde, ders zili çaldığında tuvaletler boşalınca tuvalete girmek gibi. Trans bir çocuksan; tuvalet ihtiyacını gidermek için derse geç girip, öğretmenden azar işitmeyi göze almak zorunda kalıyorsun. O nedenle okullarda tuvaletlerin kullanıma cinsiyetsiz sunulması, trans çocuklar için bir engelin ortadan kaldırılması demektir.
Diğer önemli bir sorun ise; okul üniformalarının cinsiyete göre ayrı renk ve biçimlerde olması. Bu dayatma, trans çocukları; eğitimleriyle, cinsiyet kimlikleri arasında bir seçim yapmaya mecbur bırakıyor. Okullar herkese açıkmış gibi ilan edilse de, aslında ikili cinsiyet sistemine ve heteroseksizme dayalı düzenlemelerle, dolaylı olarak cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi farklı olan çocuklara açık değiliz mesajı veriliyor.
Etek giymek istemeyen bir oğlan çocuğuna etek giydirmeye çalışan, pantolon giymek istemeyen bir kız çocuğuna, zorla pantolon giydiren; saçlarını uzatmasına izin vermeyen, aksi halde onu dışlayan bir okul, nasıl herkese açık olabilir ki?
O nedenle okullarda üniformaların, cinsiyetsiz düzenlenmesi translar açısından çok önemli. Aynı şekilde öğrenci yurtlarının da, cinsiyet kimliği beyanına uygun şekilde, kullanıma açık hale getirilmesi gerekiyor.
Okullarda, katı bir şekilde uygulanan ikili cinsiyet normları; norm dışı olana dair ürettiği nefretle, trans çocukları akran zorbalığına karşı, açık hedef haline getiriyor.
Transları, eşcinselleri değil; transfobiyi, homofobiyi okullardan uzaklaştırın!
Sevgili okul idarecileri, öğretmenler; toplumsal cinsiyet normlarına uymayan çocukların haklarını gözetiyor musunuz?
Mutlu insanlardan oluşan mutlu bir toplum için; transları, eşcinselleri değil, transfobiyi, homofobiyi okullardan uzaklaştırın!Kimsenin kimliğiyle ilgili ayrımcılığa uğramayacağı, yok sayılmayacağı ve dışlanıp şiddete maruz kalmayacağı bir toplum için, transların sesini duymak ve duyurmak zorundasınız.
Kumdan kalelerimizi yıksanız da kum ve deniz halen orada biliyoruz. Açamadığımız goncalarımızı başka baharlara saklıyoruz. Bir değil gerekirse iki kere doğuyoruz. Çünkü varız ve hep var olacağız.
Konuyla ilgili hazırladığım videoya aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
İlgili Video:
Etiketler: insan hakları, eğitim