13/05/2011 | Yazar: Senem Doğanoğlu

Bilindiği üzere, 20 yaşına gelen her Türk erkeğinin zorunlu askerlik hizmeti ile terbiye süreci başlamaktadır.

Bilindiği üzere, 20 yaşına gelen her Türk erkeğinin zorunlu askerlik hizmeti ile terbiye süreci başlamaktadır. Askerlik şubelerine sevk, tecil ya da muafiyet için başvuru yapmak zorunluluğu ile donanan erkekler yükümlülük -ödev- hak olarak ifade edilen girdapa girmektedir.   
 
Askerlikten muaf tutulma imkanı uzun bir liste halinde yönetmelik kapsamında belirlenmiştir[i]. Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülen bir davada eşcinselliğin kişilere askerlikten muaf tutulma hakkı vereceğini ifade etmektedir[ii]. Bilindiği üzere, askerlikten muaf olmak isteyen eşcinsel erkeklerin son yoklama esnasında eşcinsel olduklarını beyanla bu keyfiyeti kanıtlamaları talep edilmektedir. Bu durum askere sevk edilen kişiler açısından da geçerli olmakla birlikte muafiyet imkanından faydalanmak zor şartlara tabi kılınmaktadır. Rütbeli tarafından kişi hakkında tanzim edilecek dosya; dolayısıyla bölükte bir vakıa ile karşılaşılması gibi ağır bir süreç belgelenmek durumundadır.
 
Askeri hastanelerde eşcinsellerin askerlikten muaf tutulmak için ne kadar toplumsal cinsiyet performansı gösterdiğinin ölçek sorunu olarak kaydedildiği bir süreçten geçtikleri yıllardır yapılan görüşmeler ve tanıklıklar ile olgusal düzeye gelmiştir. Kişilerin muafiyet taleplerinin eşcinsel ilişki anına dair görüntü sağlamak, rektal muayeneye tabi tutulmak, uzun sürelerle gözlem altına alınmak ile karşılık bulduğu bu tetkik sürecinin bütünüyle kötü muamele olduğuna dair yapılan ifşaatlar uluslararası kurumların da dilini buradan kurmalarına imkan vermiştir. Kuşkusuz bir haksızlığın haksızlık olarak deklare edilmesi kafi gelmemektedir. Zira uluslararası kurumlara verilen cevap, kötü muamele olarak ifade edilen uygulamalardan vazgeçilip artık herhangi bir görüntü talep edilmediği, rektal muayenenin olmadığı şeklindedir ki son dönemlerde kişinin eşcinsel olduğunu bu tip belgelerle kanıtlamaları doğrudan talep edilmemektedir. Bu durumda askerlik yapmak istemeyen eşcinsel erkeklerin beyanının bir karşılığının olmadığı açıktır. Bu sürecin “galibi” yeteri kadar kadınsı performans gösterebilendir.
 
Ancak anılan rapor alma sürecinin, eşcinsel erkeklerin  büyük çoğunluğunun deneyimlediği bir süreç olmadığı kanaatindeyim. Esasen askerlik yapmış kişilerin vodvil tadında birliklerinde yer alan açık eşcinsellerden bahsettiği anlatılar azımsanmayacak kadar çoktur. Hikayenin eşcinsel tarafı büyük ölçüde maruz kaldığı hakaret ve ezayı tanımlamasa da[iii] aslında askerlik ile ilişkisini ‘kendiliğinden itaatsizlik’ olarak ifade edilebilir buluyorum. Zira açık eşcinseller aynı sınıfta askerlik yapanların lanetlerine maruz kalmadan sadece askerlik dönemi ile sınırlı olmak üzere ‘saygılarına’ yahut ‘kayıtsızlığına’ imkan verir bir ilişki kurmaktadır. Her Türk’ün erkek ve asker doğmadığına varoluşsal bu itiraz zaman zaman üstlerin acımasızlığından kişiyi kurtaramasa da bir bölükteki egemen heteroseksizmle malul dili bozguna uğratmaktadır.   
 
Ulusun güvenliğinin namustan, çatışmanın eril gücünün şandan, disipline etmenin ve itaatin emirden sayıldığı erkekliğe kabul törenlerinin en kapsayıcısı olan askerlik deneyimi,  aslında herşeyden çok zorunlu heteroseksüel böbürlenmenin ve erkeklik hakkında konuşmanın öğretildiği bir ayindir.  Dolayısıyla ‘en çok küfür eden, en çok penisi ile ilişkisindeki aktif pozisyonunu anlatan, en egemen, baskıcı tondan konuşan’ olmayı öğrenen erkekler dünyanın en homososyal topluluğunda öğrendikleriyle açık tezat oluşturan performansın icra etme yükümlüsü olarak askerlik sonrası hayata karışırlar. Ancak açık eşcinsel erkekler askerlik hizmeti yapmak zorunda kalmışlarsa bu terbiye sürecinden başka bir dirençle çıkarlar. Aynen Melville’in Bartleby’si gibi... Bartleby, küçük bir hukuk bürosunda katip olarak çalışmaya başladığında işvereni tarafından sadece yazıcı olarak istihdam edileceğini biliyordu. Ne var ki bir gün kendisinden başka bir iş daha yapması istendiğinde hegemonik olanı bozguna uğratma hevesimizin formulünü de ağzından çıkarır ve o küçük büro içindeki bütün ilişki ağları sarsılır: “yapmamayı yeğlerim”...
 
Yapmamayı yeğleyen ve zorunlu askerlik hizmeti esnasında erkeklik seromonilerini öğrenmemeye direnen açık eşcinsellerin bozguncu tarafı homofobiden ve kadın düşmanlığından beslenen bir kuruma büyük ölçüde içeriden müdahale etmekteki gücünde saklıdır.
 
Kuşkusuz bu yazı eşcinsel erkeklerin askerlik yapmalarına bir övgü değildir. Zorunlu askerlik hizmetinin henüz kalkmadığı tarihimizde vicdani ret hareketi ile eşcinsellerin Bartleby tutumlarının birbirlerini beslemesi gerektiğine yönelik bir temennidir. Vicdani reddin dayandığı binlerce red sebebi, eylemleşmemiş bir reddiyeye bu hakkı vermelidir.    


[i] TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği, 70 maddelik “hastalık ve arıza” ekine sahiptir. Konumuz gereği, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları başlıklı bölümünde düzenlenen 17(D-4) maddesi gereğince ‘ileri derecede psikoseksüel bozukluk’ şu şekilde açıklanmaktadır: “Bu fıkraya gireceklerin seksüel davranış bozukluklarının tüm yaşamlarında ileri derecede belirgin olması, askerlik ortamında sakıncalı bir durum yarattığının ya da yaratacağının gözlem veya belgelerle saptanması gerekir”.
[ii] Taştan-Türkiye davası
[iii] Aydın Öztek’in “Çürüğüm, Askerim, Reddediyorum” isimli çalışması bu alandaki en iyi belgesellerden biri olduğu için burada ve her yerde anmakta fayda var.


Etiketler: insan hakları, askerlik
nefret