05/05/2023 | Yazar: Defne Güzel

LGBTİ+ hakları, bir seçim vaadinden çok sürekli mücadele gerektiren bir alan ve bu alan oldu bittiye getirilemez.

Özgürlük, eşitlik ve adalet talebi bugün LGBTİ+ hakları olmadan konuşulamaz! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

LGBTİ+ karşıtı söylemler seçim sürecinin de öncesine dayanıyor. 2015 yılından bu yana OHAL ve pandemi sürecinin de etkisiyle LGBTİ+ karşıtı söylemler sağ popülist politikaları koruyabilmek adına kendisine medyada daha geniş yer buldu. Elbette bu söylemlerin baş aktörü de siyasetçilerdi.

Nefret söylemleri bir yana LGBTİ+’lara dönük medyada kendisine yer bulan birtakım olaylar da söz konusu oldu. Boğaziçi protestoları, onur yürüyüşlerinde rekor sayıda gözaltıların olması, Diyanet İşleri Başkanı’nın LGBTİ+’ları, HIV’le yaşayanları ve nikahsız birliktelik yaşayanları hedef göstermesi gibi bu süreçte pek çok olay yaşandı.

Öte yandan zamanı daha geriye sardığımızda bu karar her ne kadar iptal edilmiş olsa da Ankara’da vakti zamanında valilik tarafından LGBTİ+ etkinliklerinin süresiz yasaklanmış olması, yerel yönetimlere uygulanan baskılar da bahsettiğimiz sürece dahil. Bizler bu süreçte LGBTİ+’lara dönük nefret söylemlerini “LGBT yok böyle bir şey”, “lezbiyen mezbiyen” gibi cümlelerden çok iyi biliyoruz.

Son kertede 15 şehirde gerçekleşen nefret mitingleri de medyadaki nefret söylemlerinin sokaktaki karşılığını bize gösterdi. LGBTİ+’lara dönük siyasilerin nefret söylemi seçim süreciyle beraber bir seçim propagandası haline dönüştü hatta LGBTİ+’lara dönük nefret bir seçim vaadi halini aldı. Öyle ki Yeniden Refah Partisi seçim vaatleri arasında LGBTİ+ derneklerini kapatacağını bildirerek dernek kurma ve toplanma özgürlüğüne yani insan hakları hukukuna karşı açıkça savaş ilan etti.

LGBTİ+’lara dönük seçim süreciyle birlikte söylenen cümleler LGBTİ+’ları en basit haliyle kriminalize ediyor. LGBTİ+ varoluşlar bir suç, LGBTİ+ örgütleri ise bir suç örgütü gibi lanse ediliyor. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çeşitliliği aileye düşmanmış gibi lanse ediliyor.

Siyasal İslam, seçim sürecinde düşmanlaştırmak istediği ve bunun üzerinden oy devşirmek istediği kesimin açıkça LGBTİ+’lar olduğunu ilan etti. Daha da el büyütülerek LGBTİ+’larla mücadele edileceği ve LGBTİ+ varoluşlarına izin verilmeyeceğini duyuyoruz. Bütün bunlar LGBTİ+’ların varoluşlarına açıkça tehdit oluşturuyor. Bu söylemlerin karşısında ise LGBTİ+’ların maruz bırakıldıkları hak ihlalleri ve uluslararası insan hakları hukuku görünmezleşiyor.

Olumsuz iklimin yanı sıra olumlu bir tablo da mevcut. Örneğin Türkiye İşçi Partisi içerisinde milletvekili adayı olan trans aktivistler var. SPoD’un LGBTİ+ Hakları Sözleşmesi’ni Erkan Baş, Sırrı Süreyya Önder gibi isimler imzaladı. İyi Parti, Yeşil Sol ve TİP gibi partiler cinsel yönelime dönük ayrımcılıkla mücadele edecekleri vaadini seçim bildirgelerinde verdiler. Bunlar umut verici gelişmeler.

Asıl önemli olan bu vaatlerin yeni dönemde mecliste yer bulabilmesi ve unutulmaması. Özgürlük, eşitlik ve adalet talebi bugün LGBTİ+ hakları olmadan konuşulamaz. Bu rüzgarı estirebilmek LGBTİ+’ların temel insan haklarını da benimsemekten ve ayrımcılıkla etkin mücadele yolları oluşturabilmekten geçiyor.

Mecliste yeni bir dönem her ne olursa olsun bizleri bekliyor. HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi gibi partilerin etkisiyle LGBTİ+ karşıtlığı mecliste kendisine yer bulacak. Muhalefetin buna etkin çözümler geliştirebilmesi önemli. Örneğin TİP şu anda LGBTİ+ komisyonu bulunan tek parti. Etkin bir mücadele LGBTİ+ sivil toplum örgütleri ve LGBTİ+ aktivistleriyle ortak çalışmaktan, mecliste LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı hak ihlallerini görünür kılmaktan geçiyor.

Öte yandan partilerin kuracağı komisyonlar, hazırlayacağı kanun teklifleri de bu süreci yapılandıracak. Dolayısıyla LGBTİ+ hakları, bir seçim vaadinden çok sürekli mücadele gerektiren bir alan ve bu alan oldu bittiye getirilemez. Nefret söylemlerine karşı insan hakları, özgürlük ve adalet söylemlerini mecliste de sokakta da dillendirmekten vazgeçmemek gerekiyor.

Seçim sonrasında LGBTİ+’ları bekleyen mücadele seçim öncesinden pek de farklı değil. Elbette birtakım komisyonların korunması, birtakım hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzem. Fakat LGBTİ+’lar ne olursa olsun en kötü senaryoya da alışkın olarak mücadelelerine devam edecekler.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, siyaset
İstihdam