26/03/2025 | Yazar: Defne Güzel
Kaos GL Derneği, Şubat 2025’te “Queer Bir Mercekten İnsani Yardım: Kriz Durumlarında LGBTİ+ ve Mülteci Hakları” isimli çalışmasını yayınladı. Sonuçlar da gösteriyor ki STÖ’ler öznelerle birlikte özneler için çalışmak istiyor.

Kaos GL ve 17 Mayıs derneklerinin hazırladığı “6 Şubat Depremlerinin LGBTİ+’lara Etkisi” isimli izleme çalışması depremden etkilenen LGBTİ+’ların maruz bırakıldığı hak ihlallerini gözler önüne sermişti. Kaos GL bu sefer de 6 Şubat depremlerinin ardından mültecilere ve LGBTİ+’lara destek sunan STÖ’lerin temsilcileriyle derinlemesine görüşerek sivil toplumun sorunlarını ve ihtiyaçlarını analiz etti.
Kapsayıcı afet yönetimi politikalarına ihtiyaç var
Yaşanan depremler mevcut sosyal eşitsizlikleri ve hak ihlallerini derinleştirirken zaten ayrımcılık ve yoksullukla mücadele eden LGBTİ+’lar ve mülteciler için özellikle depremden etkilenen bölgelerde dışlanma, sosyal izolasyon, desteklere erişimde zorluklar peşi sıra geldi. Mültecileri ve LGBTİ+’ları ayrımcılık karşısında koruyacak ve güçlendirecek kapsayıcı afet yönetimi politikaları oluşturulmadı.
Akut ihtiyaçları karşılamak için oluşturulan STÖ’ler krize verilen hızlı yanıtı gösterse ve durumun zorluklarını bir nebze de olsa hafifletse de STÖ’ler kurumsal politika geliştirmekte zorlandı. Bu politikaları geliştirseler bile politikalar LGBTİ+ ve mülteci hakları konusunda derinleşemedi. Öte yandan çoğu STÖ’nün LGBTİ+’larla ve mültecilerle çalışma deneyimi bulunmadığı da rapora yansıdı.
LGBTİ+’lar ve mülteciler için ayrımcılık riski
Rapora yansıyan önemli bulgulardan biri de LGBTİ+ mültecilerin ayrımcılığa uğrama riskinden ötürü STÖ’lere başvurmaktan çekinmesiydi. Ayrıca benzer sebeple kimliklerini gizledikleri için STÖ’ler de öznelere erişemedi. Mültecilere ve LGBTİ+’lara yönelik siyasi arenada yükselen nefret söylemleri depremden etkilenen mülteci LGBTİ+’ları doğrudan etkiledi. Çadır alanlarından çıkarılma ve şiddet olayları karşısında koruyucu önlemler alınmadı.
STÖ’ler baskıcı ortamdan nasibini almaya devam ediyor. Mültecilerle çalışan kurumların saha izinleri reddediliyor. LGBTİ+ haklarını desteklediğini duyuran STÖ’ler kısıtlamalarla karşı karşıya bırakılıyor. Yaşanan finansal zorluk ise hem bireyleri hem de STÖ’leri derinden etkiliyor. Desteklerin niteliği azalıyor. Yaşanan bu sorunların karşısında ise talep öznelerle birlikte özneler için çalışmak ve daha fazla bir araya gelmek.
Yaşanan sorunların karşısında elde edilen kazanımlara birlikte bakalım:
- Geçici barınma, yiyecek ve hijyen kitleri gibi temel yardımları sağlamak için STÖ’ler işbirliği yaptı.
- İnsani yardım çabaları translar için hormon temini ve güvenli alanlar yaratmak gibi özel ihtiyaçları ele aldı.
- Yerel gruplarla ortaklıkları güçlendirmek LGBTİ+’lar ve mülteciler için desteğin niteliğini artırdı.
- Oluşumlar ihtiyaç tespiti yaparak kaynakları seferber etti ve danışmanlık hizmetleri sağladı.
- Taban hareketleri bir araya gelerek etkili yanıt verebilecek sistemler oluşturdu.
Rapora katkı sunan bir katılımcının bu kazanımlara ilişkin söyledikleri şöyleydi:
“Önceden bu yönde herhangi bir deneyimi olmayan bağımsız lubunyalar bir araya geldi ve hatta köklü kuruluşların bile zorlanabileceği kaynakları ve süreçleri başarıyla yönetti.”
Sonuçlar ve öneriler
Hazırlanan rapor şu sonuçlara ve önerilere dikkat çekti:
● Güvenli alan eksikliği: Afet sonrasında, LGBTİ+'lar ve mülteciler barınma ve temel ihtiyaçlara erişimde ciddi zorluklar yaşamıştır. Mülteciler ve LGBTİ+ kişiler, ayrımcılık ve şiddetten korunabilecekleri alanlara erişememiştir.
● Sivil toplum kapasitesi: Hem LGBTİ+'larla hem de mültecilerle çalışma deneyimine sahip STK'lar, özellikle kriz durumlarında hizmet sunumunda zorluklar yaşamıştır. Eğitim, kaynaklara erişim ve süpervizyon yazılımlarının geliştirilmesi bu sorunların giderilmesinde hayati bir rol oynamaktadır.
● Dayanışma ve işbirliği: Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde çalışan kuruluşlar, daha etkili işbirliği ve koordinasyon kurmuştur. Özellikle kriz durumlarında bilgi paylaşımının sistematik hale getirilmesi gerekmektedir Ulusal düzeyde çalışan STK'ların yerel işbirliğini artıran stratejiler geliştirmesi çok önemlidir. Kamusal baskının LGBTİ+ örgütlerinin çalışmalarını zorlaştırdığı bir bağlamda, yerel kuruluşlarla ortaklıkların kurulması, LGBTİ+ kişilerin ve mültecilerin temel hizmetlere erişimini önemli ölçüde güçlendirmektedir. Ayrıca, yerel kuruluşlar, etkilenen nüfusların ihtiyaçlarına göre çalışma alanlarını genişletme esnekliğine ve uyum kabiliyetine sahiptir. Bu işbirliklerinin güçlendirilmesi, özellikle kriz ortamlarında LGBTİ+ kişilerin ve mültecilerin ihtiyaçlarına daha kapsayıcı ve etkili bir yaklaşım sağlayabilir.
● Kesişimsellik farkındalığı: LGBTİ+'ların ve mültecilerin maruz kaldığı ayrımcılığın kesişimsel unsurları ve kimliklerin neden olduğu derinleşen ayrımcılığın, bu gruplarla çalışan aktörlerin politikalarına yansıtılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, hem LGBTİ+'lar hem de mülteciler için afet bölgesinde insan haklarına duyarlı, kapsayıcı ve etkili bir hizmet sunumunun sağlanabilmesi için sivil toplum hizmetlerinin kurumsal kapasitelerini ortaya koyması, politika geliştirme modüllerinde özne olarak yer alması ve dayanıklı ağlar inşa etme sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir.
Kaos GL’nin hazırladığı rapora buradan ulaşabilirsiniz.
*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, mülteci, kent hakkı, barınma, siyaset, sağlık hakkı