23/08/2010 | Yazar: Erdal Partog

Türkiye’de siyaset anlayışı parlamenter kapitalizm üzerine kuruludur.

Türkiye’de siyaset anlayışı parlamenter kapitalizm üzerine kuruludur. Parlamenter kapitalizm liberal serbest piyasa ekonomisini savunan ve vatandaşlarının ekonomik ve sosyal haklarını garanti altına almak istemeyen bir parlamenter sistemdir. Bu siyasi anlayış son günlerde demokrasiyi kendi bildiği sahte demokrasi çabası ile asker ve yargı bağlamında düşünülüp tartışılmasını herkese dayatmaktadır. Demokrasiyi bu şekilde anlamak ve yorumlamak tabii ki sadece Türkiye siyasetçilerinin çarpık demokrasi anlayışını değil dünyadaki parlamenter kapitalizm anlayışının bir ürünüdür. Türkiye’de ordu ve yargının sivilleşmesini demokratik bir hareket olarak görüp demokrasinin bu tip kurumların demokratikleşmesi ile sağlanacağına dair güçlü siyasi çekişmeler demokrasi adına hiç de güçlü argümanlar gibi görünmüyor. Sadece devlet kurumlarının parlamentonun gücüne tabii olmasının demokrasi için yeterli bir şart gibi gösterilmesi bilinçli siyasi bir kampanyanın ürünüdür.
 
Demokrasiden bu çekişmeleri anlayan siyasi partiler kendi iradelerinin parlamenter kapitalizm üzerine kurulduğunu maalesef hiç sorgulamıyorlar. Doğal olarak vatandaşların yaşadığı sıkıntıları da bu bağlamda görmezden geliyorlar. Yoksulluğun ve işsizliğin yarattığı sıkıntıları tali, askerin ve yargının parlamento üzerinde yarattıklarını ana sorun olarak görmeleri demokrasinin zayıf karnını oluşturuyor.
 
Parlamenter kapitalizm, ekonomi politikalarını demokrasi tartışmalarının dışında tutmakta oldukça başarılı görünüyor. İnsanların yaşadığı ekonomik sorunların serbest piyasa ile çözüleceğini düşünen liberal politikalar devleti insanların ekonomik haklarını güvence altına alma zorunluluğundan uzaklaştırıyor. Vatandaşları adına onların ekonomik ve sosyal haklarını sahiplenmek ve bunu bir parti programı haline getirmek maalesef bu parlamenter kapitalizmin çıkar siyaset anlayışına hiç uymuyor. Demokrasinin en önemli unsuru olan vatandaşların sorununu çözmek onlara daha iyi bir gelecek sunma anlayışı demokrasinin saç ayaklarından biri bile olamıyor. Vatandaşlık haklarına sahip olmanın demokrasinin temel prensibi olduğu sık sık unutuluyor.
 
Parlamenter kapitalizmin bize dayatmış olduğu demokrasi anlayışı siyasi iktidar çekişmelerinin uzantıları olarak görülebilir. Referandum yolundaki demokrasi tartışmaları da bu minvalde dönüyor. AKP demokrasiden ordu ve yargının parlamentonun iradesine geçmesi ve bu iradenin her şeyin üstünde olması gerektiğini savunuyor. Bu anlamda demokratik kurumsal bir yapının kurulmasını isteyen AKP yoksulluk ve işsizlikle mücadele anlayışını ise demokrasi dışına çıkararak üstünü örtmeye çalışıyor. AKP ekonomi politikalarını liberal kapitalist anlayışla, sosyal ve ekonomik haklar meselesini de sadaka mantığı ile çözmeye çalışıyor. AKP bağlamında parlamenter kapitalizm hiç de gocunulacak bir durum değil. Sadaka politikaları ise geleneksel Müslüman değerlerine sahip çıkma olarak algılanıyor. Oysaki ordunun demokrasiye saygılı olmasını savunan AKP maalesef insanların temel ekonomik ve sosyal haklarına saygı göstermiyor. Ordu ve yargı ne kadar demokrasiye saygı gösteriyorsa siyasi partiler de bu konuya o kadar saygı gösteriyor.
 
Ekonomik ve Sosyal hakları demokrasinin vazgeçilmez temel prensibi olarak düşünmedikçe demokrasiyi parlamento ve devlet kurumları arasında bir siyasi iktidar kavgası olarak algılarız ki böylece parlamenter kapitalizmin demokrasi dayatmasından kurtulamayız. Böylece milyonlarca yoksul, işçi, memur, sakat, çocuk ve yaşlı daha az para ile yaşamaya çalışırken çok küçük bir nüfus parlamenter kapitalizmin nimetlerinden bolca faydalanıyor olacaktır.
 
Serbest piyasa anlayışını vatandaşlık hakları bağlamında sınırlamadıkça gerçek anlamda bir demokrasi tartışması yapmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Gerçek demokrasi parlamenter kapitalist anlayışı değiştirmek demokrasiyi vatandaşların haklarını koruyan, gözeten bir ekonomik ve sosyal haklar zeminine çekmek gerekiyor.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam