31/10/2022 | Yazar: Cihangir Can

Şehri sevmek için verilen mücadele, İstanbul’un sokakları, şehrin gürültüsü ve bütün bu karmaşanın içinde sığınılan queer alanlar oyunda kendini hissettiriyor.

Pembe Hayat KuirFest’te yaşam ile ölüm arasında Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

11. Pembe Hayat KuirFest, 30 Eylül – 2 Ekim 2022 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşen ilk ayağının tamamlanmasının ardından 14-16 Ekim 2022 tarihlerinde İstanbul’da #yasaksayasak dedi. Birçok film gösterimi, söyleşi ve atölyenin yer aldığı festivalde bu yıl bir de tiyatro oyunu, Dünyada Son Akşamüstü, seyirciyle buluştu.

Zeynep Su Topal’ın yazıp yönettiği oyun, dünyada son 30 dakikasını geçirmekte olan üç sevgilinin ölümü bekleme deneyimine şahitlik ediyor. Çoğu kişinin yüzleşmekten kaçtığı ölüm böylelikle oyunun merkezine yerleşirken çatışmalar, hayal kırıklıkları, baskılar, şehirde var olma mücadelesi, yalnızlık ve görünmezlik, yönetmenin ve oyuncular Bulut Sezer, Akış Ka ve Zeynep Su Topal’ın maharetiyle gün yüzüne çıkarılıyor.

Hayatınızın son 30 dakikasını nasıl yaşamak isterdiniz? Işıklar, yerde duran bir yatak, yanında yarı boş fastfood kutuları ve bira şişeleri üzerinde parlıyor. Sevgililer çok eğlenilen bir gecenin ardından uyanılan pazar sabahından pek de farklı olmayan bir atmosferde yatakta uyukluyor, gülüşüyor, dertleşiyor, birbirine sarılıyor ve hesap soruyorlar. Seyirci bu yalın ve gündelik görüntünün içinden karakterlerden birinin sorduğu “Kaç dakika kaldı?” sorusuyla çıkıyor. Seyircinin yüzüne tokat gibi vurulan bu soru, ölüme atfedilen değerin sorgulanmasına neden oluyor. Bu denli yalın bir şekilde, günlük hayatın deviniminde ölüm beklenir mi? Oyun, yaşam ile ölüm arasındaki zıtlığın sınırlarını zorlayıp ölümün de aslında yaşamak kadar gündelik bir eylem olabileceğini akıllara getiriyor. Dahası, oyun ölüme atfedilen bireyselliği üç sevgilinin aynı anda ölmeye yatmasıyla sorguluyor. Ölüm tamamen bireysel bir deneyim midir yoksa birbirinin hayatına dokunmuş bu kişiler ölümü birlikte tadabilir mi?

Şehirde kendine yer edinememiş üç kişinin toplumla hesaplaşmasının yanında birbirleriyle olan çatışmalarına da tanık oluyor seyirci. Queer bedenlerin ortak sayılabilecek deneyimleri, yalnız kalma korkusu, dışlanmışlık ve şehirde yer edinememe bu üç kişide bazen benzer ifadelerle temsil ediliyor, bazense bu ortaklıkların birbirinden çok farklı şekillerde deneyimlendiğinin altı çiziliyor. Sevgililer ölümü de bütün bu deneyimler gibi aynı anda tecrübe ediyor olsa bile ölüm onların bedeninde ve ruhunda farklı yankılar yaratıyor.

Oyun, İstanbul’la kurduğu derin ve çok katmanlı bağ ile seyirciyi şehirle nasıl ilişkilendiği üzerine düşünmeye sevk ediyor. Şehri sevmek için verilen mücadele, İstanbul’un sokakları, şehrin gürültüsü ve bütün bu karmaşanın içinde sığınılan queer alanlar oyunda kendini hissettiriyor. Bütün oyun hayali bir odanın fiziksel sınırları arasında geçse de oyuncular seyirciyi İstanbul’un sokaklarında dolaştırıyor ve bu büyük kentin içindeki var olma mücadelesine ışık tutuyor.

11. Pembe Hayat KuirFest aracılığıyla izleme şansını bulduğum Dünyada Son Akşamüstü hem oyuncuların takdire şayan performansları hem de yönetmenin ustalığıyla bana unutulması zor bir akşam yaşattı. Seyirciyi yaşam ile ölüm arasında kısa bir gezintiye çıkaran bu oyunu yıl içinde farklı yerlerde görme şansı elde edeceğimizi umuyorum.

*Bu yazı, Avrupa Birliği’nin araştırma ve yenilik programı Horizon 2020 kapsamında Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından fonlanan bir projenin (ERC-2019-STG, STAGING-ABJECTION, Hibe Sözleşme No: 852216) parçasıdır.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam