02/03/2017 | Yazar: Ali Özbaş

Peru yapımı ‘İklimler’ filmi, birbirini tanımayan üç kadının, kesişmeyen hikâyelerini anlatıyor.

Peru yapımı “İklimler” filmi, birbirini tanımayan üç kadının, kesişmeyen hikâyelerini anlatıyor.

Farklı ülkelerden hikâyeler dinlemek güzel oluyor. Hikâyenin kendisi belki de çok orijinal olmuyor, herhangi bir Hollywood ya da Avrupa filminde defalarca anlatılmış olabiliyor. Ama illa ki o ülkenin yerel bir dokunuşu size farklı hissettiriyor.

Peru’dan bir film olan “İklimler” bunlardan biri.

Duyulan yağmur sesi ile bölümlere geçişi olan, ayrıca başkanlık seçimi evrelerinde dolanan, başka da hiçbir bağlantıları bulunmayan 3 kadının hikâyelerini ayrı bölümler halinde izliyoruz.

İlk hikâye yeniyetme kızın cinsel uyanışına odaklanıyor. Amcasının kendilerinde bir süre kalmaya geldiğini anlıyoruz. Bu sırada arkadaşları ile oynadıkları oyunlarda yaşıtları ile cinsel dokunuşlar yaşansa da asıl kendini cezbeden amcası oluyor. Ancak hikâye bir “Lolita” hikâyesi değil.

Oldukça zengin bir aileye ait olduğunu düşündüğümüz evin, denize bakan panoramik penceresi ile açılan ikinci bölümde, melankolik bir kadınla tanışıyoruz. Demek ki zenginlik mutlu olmaya yetmiyormuş diye kendimizi avutup, kadın ve kocasının sorunlarını anlamaya çalışıyoruz.

Ailenin sorunu çocuk sahibi olamamak gibi dursa da ilerleyen dakikalarda kadının doğum kontrol hapı alması ile çocuk sahibi olamamanın kadının bilinçli ve gizli bir tercihi olduğunu anlıyoruz. Bunun nedenini öğrenmek için hikâyenin tamamlanması gerekiyor.

Son bölüm yaşlı bir köylü kadının çok da verimli olmadığını anladığımız tarlasıyla uğraşırken başlıyor. Akşam evinde iken kapısı çalınıyor. Gelen kişiyi bir süre sonra tanımaya başlıyoruz. Hapiste olan oğlu. Zamanından önce, iyi hal nedeni ile bırakıldığını söylese de büyük bir şehirde olan kızı ile yaptığı telefon görüşmesinden durumun böyle olmadığını anlıyoruz. Ancak zamanında hayal kırıklığı yaşatmış, şimdi de kaçak olan oğluna güvenmek istiyor yaşlı kadın.

Kısa bir zaman diliminde geçiyor her bölümün hikâyesi. Karakterlerin geçmişleri hakkında biraz bilgiye sahip oluyoruz. Ancak tam da doruk noktasında anlatım bitiyor. Sonrasında ne olacağı tamamıyla seyirciye kalıyor.

Toplamda 1,5 saatlik bu üç hikâyedeki kadınlar, hayatın bir noktasında kendi mevsimlerini yaşıyorlar. Seyirci de sadece o anlara tanık oluyor. Sonrasında belki de hayatlarını daha çok zora sokacak, kırılganlıklar, acılar, düş bozumları daha fena yaşanacak. Belki de düzelecek her şey, bundan sonrası mutluluk olacak. Şüphesiz benim gibi kötümser biri ancak kötü olasılıklarla tamamlar açıkta kalan uçları.


Etiketler: kültür sanat
nefret