03/01/2010 | Yazar: Umut Güner

STGM ve Olof Palme Center’in birlikte organize ettikleri çalışma ziyaretlerinin üçüncü ve dördüncüsü aynı anda Diyarbakır ve Adana’da ya

STGM ve Olof Palme Center’in birlikte organize ettikleri çalışma ziyaretlerinin üçüncü ve dördüncüsü aynı anda Diyarbakır ve Adana’da yapıldı. Diyarbakır ziyaretini ballandıra ballandıra Barış Sulu anlatınca* ben de Adana’ya ilişkin bir şeyler yazmak istedim. Adana’ya çok gitmek istedim. “Orijinal Adana kebap yiyeceğim” diye günler öncesinden moda girdim. İkinci bir planım ise bumbar dolması yemekti. Neyse her ikisini gerçekleştirdim. Ama burada bunlardan bahsetmeyeceğim.

Adana’ya gitmek istememin ikinci en önemli nedeni ise Avukat Özlem Kara idi. Özlem ile nerde nasıl tanıştığımı gerçekten hatırlamıyorum ama Özlem’i sanki hep tanıyordum, Özlem beni hep tanıyordu gibi bir hisle Özlem’i özledim ve Adana’ya sanki onun yanına gittim. Aslında Adana’ya gittiğimde çok yanılmadığımı bir kez daha anladım. Çünkü çalışma ziyaretleri kapsamında gittiğimiz her kurumda ev sahiplerimizin yanında ikinci bir ev sahibi olarak Özlem misafir olduğumuz kurumu, ev sahibimi tanıttıktan sonra ev sahiplerimizi terletecek soruları da beraberinde sordu. Özlem bu anlamda sivil bir ses olarak hepimizin bir yerlerden tanıdık geldiği bir sesti.

Çalışma ziyaretleri kapsamında, STGM Yerel Destek Ofisini, Kent Konseyi kadın, genç, engelli meclislerini, Pir Sultan Abdal Derneğini, Akdam, Ka-der Adana Şubesini, Kadın Kooparatifleri Birliğini, Doğu Akdeniz Sivil Toplum Platformunu, Ortak Çalışma Grubunu ziyaret ettik. Çalışma ziyaretlerinin yanında Ankara, Bursa, Mersin, Samsun ve İstanbul’dan gelen sivil toplum temsilcileri ile aslında üç gün boyunca birbirimizin sorun alanlarını da ziyaret etme fırsatı bulduk. Demokrasi ve katılım teması ile oluşturulan eğitim programı aslında demokrasi tanımlarımızın da birbirinden ne kadar farklı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Herkesin demokrasinin kendine doğru işlediğini ve demokrasi, çoğulculuk dediğimiz şeyleirn aslında birbirimize değmeden, dönüşmeden yan yana durmak gibi algıladığımızı fark ettik. Adana ziyareti boyunca ben kendi adıma insanlara değme fırsatı buldum. Bir diğer keşfettiğim şey ise, insanlar inandıkları zaman birçok şeyi değiştirebilecekleri ve sadece kendi hayatlarına değil yaşadıkları mahallenin hayatlarına da yön verebilecekleri idi. Metropollerde sıkışıp kalınca bizler de dünyayı yaşadığımız gecekondu metropollerden ibaret sanıyoruz. 
Adana ziyareti ile kendi küçük dünyamın dışına çıktım. Bu çıkışı sağlayanların başında Katibe geliyor. Katibe, Mersin’in yıllar öncesinde vazgeçilmiş bir mahallesi için mücadele ediyor. Karaduvar mahallesi, etrafı fabrika alanı olarak belirlenmiş ve fabrika atıkları ile çevresi kirletiliyor. Bütün gözden çıkarılmış alanlar gibi Karaduvar da yoksulluğa terk edimiş. Katibe bu yoksulluğun ve kirletilmiş çevrenin içinde insanların hayatlarını değiştirmeye ve mahalleleri için mücadele etmeye çalışıyor. Bu çok önemli bir deneyim ve hepimizin Katibe’den öğreneceği çok şey var diye düşünüyorum. Her sene dünya barış gününde 1 Eylül’de Karaduvar festivalini organize ediyorlar. Ben gelecek sene orda olacağım, sizleri de bekleriz.
 
Aslında bu birbirine değmeleri STGM’ye borçluyuz. Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi 4-5 senedir sivil toplumun kapasitesini geliştirmek ve arttırmak için çalışmalar yapıyor. Bu 4-5 senelik süre içinde aynı zamanda kendisi de sivil toplum örgütüne dönen STGM sayesinde dört gün boyunca Adana’daki örgütlerle bir araya gelme imkânı bulduk. STGM’nin şimdiye kadar katıldığım onca eğitiminde kahve aralarına ve yemek arasına sıkıştırılan birbirine değme, dokunma eğilimin kendi başına bir çalışma ziyaretine dönüşmesi noktasında, bu süreci bizimle birlikte ören, STGM’den Emre, Belma ve Adana Yerel Destek ofisinden Emine’ye bir kez daha teşekkürlerimi buradan iletiyorum.

Özellikle Adana ziyareti boyunca bizimle ordan oraya koşturan Emine, aslında çalışma ziyaretlerimizden anladığımız kadarıyla STGM’nin Adana’daki yüzü olmuş. Çok yardımsever ve güler yüzlü bir yüzümüz var Adana’da yani. (Bir STGM üyesi olarak mutlu oldum)
STGM’in yerel destek ofislerini ziyaret etme imkânınız oldu mu bilmiyorum ama gittiğiniz zaman sizi orda güler yüzü ve her konuda yardım etmeye hazır bir halde, Diyarbakır’da Ezra, Adana’da Emine, Denizli’de Kezban, Eskişehir’de Murat bekliyor. Mutlaka gidiniz, kendiniz tecrübe ediniz.
Son olarak Sanat İnsiyatif Evinden bahsetmek istiyorum. Girdiğiniz anda hissettiğiniz tek bir duygu var. Burası benim evim, nefes alabileceğimiz bir yer. Evet bu mekanla bizi tanıştıran Nurcihan’a da teşekkür etmek lazım.
 
Biz Kaos GL olarak, Adana’dan ellerimiz kollarımız dolu dönüyoruz. Çukurova Üniversitesinde Homofobi ve Ayrımcılık konulu bir etkinlik, Sanat İnsiyatif Evinde birkaç etkinlik önerisi, Akdam’la birlikte çalışma önerisi… Aslında bu çalışma ziyaretlerinde STGM sadece aracılık yapıyor. Bir nevi sivil toplum çöpçatanlığı gerisi size kalmış. Almak istediklerinizi alabilirsiniz ya da bir buçuk acılı Adana ile yetinebilirsiniz.
 
* http://kaosgl.org/icerik/sivil_toplum_ve_diyarbakir 

Etiketler: insan hakları
İstihdam