20/01/2017 | Yazar: Tolga Ulusoy

Sürekli tetikte ve korku içerisindesin. Telefonunu kaptırmayacaksın, komutana selam vermeyi unutmayacaksın, her an bir köşe kapmaca ve kaçış.

Sürekli tetikte ve korku içerisindesin. Telefonunu kaptırmayacaksın, komutana selam vermeyi unutmayacaksın, her an bir köşe kapmaca ve kaçış.

Kendimde gözlemlediğim bir depresyon türü...

Psikiyatri ve psikoloji literatüründe böyle bir tanımlama var mı bilmiyorum ama ben kendi deneyimlerim çerçevesinde tanımlayayım ve biraz anlatayım istedim.

4 mayısta başlayan askerliğimden 20 ekim günü çıktım, resmi olarak da 2 kasımda askerliğim bitti (resmi olarak 2 mayısta başlamıştı). Birkaç gün içerisinde üç ay bitmiş olacak yani. Başkalarıyla karşılaştırılınca belki çok zorlu bir askerlik değildi. İstanbul’da Tuzla Piyade Okulu’nda yaptığım usta askerliğimi, acemilikte yine İstanbul Küçükyalı’da İkmal Maliye Okulu’ndaydı. Kantinciydik mal indir, mal çıkar. Amelelik yani bir de üstüne zimmetli kola, çikolata ve bisküviler. Tek bir kere bile ateş etmedim hatta elime silah dahi almadım. Bu açıdan bakınca çok zorlu değil gibi ama bir insanı hayatından kopartan ve ona yaptırılan her şey korkunç bir zulüm değil midir? Ben orada geçirdiğim her saniyeyi böyle bi zulüm olarak yaşadım. Sevdiklerinden ayrısın, seni sen yapan hayatından ve seçimlerinden uzaktasın, bir hiyerarşinin en altındasın ve herkes sana istediği emri verebilir. Sürekli tetikte ve korku içerisindesin. Telefonunu kaptırmayacaksın, komutana selam vermeyi unutmayacaksın, her an bir köşe kapmaca ve kaçış. Kısaca iyi askerlik diye bir şey yoktur. En iyi askerlikte dahi kimse elini kolunu sallayarak dışarı çıkamaz hatta o şekilde kışlada dahi gezemez.

            Sokak sanatçısı BLU’nun İtalya’nın Campobasso şehrinde yaptığı duvar resmi

Askerliğin en iyi şeyi ise bir gün bitecek olması. Kesin ve net olarak biteceği tarihi biliyorsun. Askeri darbe girişiminin olduğu sabah dahi kışladan terhis olduysa benim terhisimde de bir sorun olmaz diye düşünüyor insan. Nitekim olmadı da ve aylar öncesinden bildiğim tarihte yani 20 ekimde kullanmadığımız izinleri saydırarak 12 gün önceden çıktım.

Her asker bir gün askerliğinin bitip o yerden çıkacağı günü hayal ederek yaşar. O çıkacağı günü her gün mutlaka bir kere düşünür. Acaba nasıl olacaktır dışarıda özgür bir insan olmak? Askerde kendisinden çalındığını düşündüğü zamanı nasıl telefi edecektir? Askerdeyken bin türlü plan yapmıştır çünkü. Her şey olası, yapılabilir görünmektedir gözüne. Burayı kazasız belasız bitirdiyse, dışarıda neler yapamazdır ki?

Ama işler öyle işlemez. Askerlik çünkü insanın içine işlemiştir. İnsanın en büyük gücü ve laneti bu inanılmaz uyum yeteneğidir. Askerdeyken devam edebilmek için kullandığı taktikler bir anda bakarsın ki karakteri olmuş insanın. Normal eski hayatına alışma ve normalleşme süreci aslında bir tür depresyona yol açar. Ben buna askerlik sonrası depresyon yani post askeryum depresyon diyorum.

Bende olmaz demeyin herkeste olur ve normaldir de bu. Çünkü askerlik deneyimi az buz bir deneyim değildir aslında. Rüyalarınızda ya da gözlerinizi kapadığınız da hâlâ kışlanın görüntüsü varsa, hâlâ bir asker ya da askerliğe dair bir şeyler gördüğünüzde sinirleniyorsanız ya da beyaz bir ford transit (bizim kantin başkanlığının araçları bu markaydı ve onu görünce başınıza bir şey geleceği kesin gibiydi) görünce irkiliyorsanız… Sizde hâlâ bu depresyon var demektir.

İnsanın eğer bir işi ve sıkı bir sosyal çevresi varsa belki bunu daha iyi atlatır. İş hem askerlik sonrasındaki maddi zararı hemen kapatmak hem de zihni meşgul eden bir uğraşı nihayetinde. İyi bir sosyal çevre ve hatta cemaat insanı rahatlatır ve içinin boşalmasını sağlayabilir. İş konusu askere gitmeden önce de sallantılıydı zaten. Bir sosyal bilimci için çok fazla iş imkânı yok. Ki zaten askere de bu iş sorununu aşabilmek için gitmiştim. Sosyal çevremin benim gibi sosyal olmayan ve gururlu bir tip için yapabileceği pek bir şey yoktu (kıyamıyorum onlara ya). Sanki bir şey olmamış ve yaşanmamış gibi yapmaya çalışıyordum. Kafamdaki cinleri bastırmaya ve yok etmeye çalışıyordum. Ve zaten herkesin işi gücü vardı. Kimsenin benimle ilgilenecek zamanı veya durumu yoktu.

İnsan askerdeyken çok fazla plan yapıyor. O berbat durumdan kurtulmak için kendisine adeta bir zihinsel cennet yaratıyor dışarıya dair. Ama dışarı çıktığında bu planların büyük bir çoğunluğu gerçekleştiremiyor. Her şey için daha fazla çabalayacağını ve mücadele edeceğini düşünüyor. Her şeyin üstesinden gelirim inancı pekişiyor ama durum hiç beklendiği gibi olmuyor. Kısa bir süre içerisinde askerliği aslında bir giysi gibi çıkarıp orada bırakamadığını anlıyor. Ne kadar örselendiğinin ve aşağılandığının farkına varıyor. Belki bunun geçmesi veya buna alışması biraz sürecek ama o süre işte insanı depresyona sürüklüyor.

Bunun üstesinden nasıl gelinir bilmiyorum. İşte çabalıyoruz sanırım farkına varmak ve kabul etmek ilk başlangıç. Sonrasında da askerdeyken dışarıya kurduğu planların bir kısmını gerçekleştirmeye başlamak olacaktır herhalde.


Etiketler: insan hakları, askerlik
İstihdam