18/12/2009 | Yazar: Özgür Serbesti

Tamam, içinde yaşadığımız toplumun eşcinselliğe ve eşcinsellere bakışı sakat, tamam bu sistem yıllarca eşcinsellerin tukaka edilmesine olanak sağladı, amenna.

Tamam, içinde yaşadığımız toplumun eşcinselliğe ve eşcinsellere bakışı sakat, tamam bu sistem yıllarca eşcinsellerin tukaka edilmesine olanak sağladı, amenna. Fakat bu gerçekliğe rağmen özellikle eşcinsel hakları için verilen mücadele ve bu mücadelenin şekli hep kafamda bazı soru işaretlerine yol açmıştır. Huyum kurusun içim içimi kemirmiştir çoğu zaman.

Hiç unutmam bir gün bu içimi kemiren duyguyu dışa vurarak Kürşad Kahramanoğlu'na, "neden pride'ta bize özgü etkinlikler yapmıyoruz" diye sormuştum. O da "çok uçuk fikirlerin var ama tartışılmaya da değer" diyerek, ne şiş yansın ne kebap türü bir cevap vermişti bana. 
 
Gel zaman git zaman, "1 Aralık Dünya AIDS Günü" için organize edilen yürüyüşte mehter ve 10. Yıl marşının dahil edilmesi üzerine ortaya atılan itirazları okuyunca aklıma Kürşad'ın uçuk dediği o içimi kemiren düşüncelerim geldi. Sahi pride yürüyüşünde mehter takımı bize niye eşlik edemesin. Öyle ya bu topluma ait değerler araştırıldığında herhalde mehter hiç de uzak bir seçenek olmayacaktır. Gerçi o zamanlar ben bu fikirleri ortaya atarken ne yalan söyleyeyim aklıma mehter falan gelmemişti. Ben daha çok, zenneleri, köçekleri v.s düşünmüştüm. Ama bizim oryantalist düşünceli organizatörlerin aklına nedense hep draq quennler geliyor ki, o da bir başka sakat yönümüzle ilişkili bir tartışma konusu.
 
Kendi adıma ben tartışmalara yol açan Pozitif Yaşam Derneği'nin bir LGBTT bileşeni olmadığını düşündüğüm için, bu derneğin organize ettiği AIDS yürüyüşünde öne çıkan ayrıntıların LGBTT mücadelesinin ruhuna ters düşüp düşmemesi de çok fazla ilgilendirmemeli kanaatindeyim. Ancak buna rağmen "Mehter bandosu ve 10. Yıl marşı" AIDS anmasının ruhuna ne derece uyar elbette tartışılabilir. Yalnız öte taraftan bu tartışmalarda öne çıkan itirazların arka planında başka itiraz ve absürtlüklere yol açacak endişeler olduğunu tahmin etmek de güç değil. Mesela kaale de alınmayacak düzeydeki yazısında birisi "1 Aralık Cumhuriyet mitingi değildir" diyordu. Doğru 1 Aralık cumhuriyet mitingi değildir, ancak unutmayalım ki, 1 Aralık “Ekim Devrimi” de değildir. Ya da 1 Mayıs ta değildir. Bugün bu fotoğrafa karşı duranlar, Kürt eşcinsellerin Newroz bayramında bayrak açmasına neden onay veriyordu. 1 Aralıkla 10. Yıl marşı kombinasyonu ne kadar absürtse Newroz ile LGBTT bayrağı da aynı derecede absürttür. Sahi adı geçen dernek hiv’e dikkat çekmek için "o şimdi asker"le ünlenen bir şarkıcıyı görevlendirdiğinde neden itiraz edilmemişti. Dahası benim anlamadığım 1 Aralıkta mehter olmasına karşı çıkanlar, neye dayanarak böyle bir itiraz geliştiriyorlar? İtiraz mehtere mi, mehterin böyle bir günde öne çıkmasına mı?
 
Hadi diyelim ki, mehterle 1 Aralık kel alaka bir durumdur, peki daha geçenler de tt’lerin İstanbul LGBTT öncülüğünde gerçekleştirdiği yürüyüşün en önünde sol bir parti üyelerinin kızıl bayrakları eşliğinde uygun adım yürümesine ne demeli. Bu da absürt bir manzara değil mi?
 
Tarihçiler aktarmadı mı, Osmanlı zamanında loncaların geleneksel yürüyüşlerine İstanbul’un "deyyusları" ile seks işçisi eşcinselleri da iştirak ediyordu diye.
 
Yok yok ben aklıma taktım bu işi. Madem eşcinseller her yerde, madem o her yerde olanlarla kenetlenmek istiyoruz, o halde bazı alışkanlıklarımızda ezber bozmanın da zamanı geldi de geçiyor.
 
Evrensel anma günlerine -ki pride bunlardan biridir- yerel motiflerle katılmak sanıldığı gibi o günün anlam ve öneminden eksiltmez. Tersi aslında çok şey kazandırır. Bakın Lambdaistanbul’un öncülüğünde bir yıldır çok güzel bir etkinlik ortaya çıkmış durumda. LGBTT bireylerle ailelerinin buluştuğu LİSTAG. LGBTT toplantılarında "aile de ne? Aslında aile toplumsal cinsiyetin zorladığı bir saçmalık" türü kimseye faydası olmayan fikirlerin öne çıktığı günlerden LGBTT bireylerin aileleriyle kenetlendiği günümüze. Çoğu etkinlikleri insanı inanılmaz duygulanmalara gark eden bu örgütlenme bile aslında bizlere çok şey anlatıyor. Peki LGBTT bireylerin aileleriyle kenetlenmeleri ile gelenekleri ile kenetlenmeleri arasında hiç bir alaka yok mu yani? Aileleriyle barışan bir LGBTT kitlenin geçmişiyle küs olması düşünülebilir mi artık?
 
Kim ne derse desin LİSTAG o uçuk fikrimi somut bir isteğe dönüştürme yolunda beni bir hayli cesaretlendirdi.
 
Banane, banane, bu pride için ben kesinlikle mehter, zenne ve köçek istiyorum. Hatta en önde de tüm muhafazakâr eşcinsel ihtişamıyla Cemil İpekçi yürüsün. Düşünsenize yerel giysilerle köçekler, zenneler ve Cemil İpekçi. Böyle bir pride'a mehter bandosu da ne güzel yaraşır.

Editörün notu: "Yorum"da dikkat çekilen hata yazara ait değildir. Doğru anlatım, "...İstanbul’un "deyyusları" ile seks işçisi eşcinselleri..." olacaktır. Düzeltir özür düleriz.

Etiketler: yaşam
İstihdam