01/07/2011 | Yazar: Onur Caymaz

Otelin kapısı zorlanmaktadır. Odalar duman içindedir. Biri felsefe öğretmeni, biri psikiyatrist iki şair, merdivende oturmuşlar, içerisi basılırsa ne yaparız diye düşünmekteler…

 

 

İHBAR, İHTAR, İFŞA! SİVAS’IN KANI HÂLÂ YERDE

Şu görüntüyü hatırlıyor musunuz? Ben 16 yaşımdaydım, gayet iyi hatırlıyorum. Yeni yeni şiir yazmaya başlamıştım. Yaz günü, babam balkonda akşam yemeği yiyor, oturma odasında televizyonun karşısında şaşkın şaşkın ekrana bakıyordum. 
 
 
Yıllar sonra, orada yakılan insanlardan, şairlerden birinin, Behçet Aysan’ın kızı Eren, arkadaşım olacaktı. Eren orada babasını kaybetmiş, yanılmıyorsam bir sene sonra da annesi üzüntüden kanser olup ölmüştü. Eren kimsesiz kalmıştı. Hepimiz kadar kimsesiz, hepimizden çok… Yıllar sonra Behçet Aysan’ın adına konan şiir ödülünü aldığım vakit kardeş gibi kucaklaşmıştık. 

O gün, orada yakılan Behçet Aysan’ın çok sevdiğim bir şiirini de o zamanlar defter diye bellediğim boktan bir rehberin arkasına yazmış; o şiirin şairi olsaydım ne mutlu olacağımı düşünmüştüm; son dörtlük şuydu: “Sen bu şiiri okurken / ben belki başka bir şehirde ölürüm…” 

O gün başka bir şehirde Metin Altıok da ölecekti... Siz onu nereden tanırsınız biliyor musunuz? En çok nereden tanırsınız; Sezen Aksu’nun Kavaklar adlı şarkısından. Onun şiiridir, hatta şiirin bestesinden aldığı telifle evindeki eski buzdolabını değiştirmiştir… Metin Altıok’un başka bir şiiri gelsin burada: “heybesinde yılan işaretleri, / baldıran zehiri / yüzüğünün içinde / ve yanında / kav taşıyan ben; / tekinsizim size göre / ibret için yakılması gereken.” Yakıldı da… Yakılarak öldürüldü.

Aşağıdaki fotoğrafta Cafer Erçakmak’a bakın. Hatırladınız mı? Fransa’da yaşıyor zaten kendisi. Resme bakın, hatırlayın. Daim olsun acınız...
 

 
   
İtfaiye merdiveninden inene dikkat! Biraz sonra arkasından inen “insan” da tekmeleyecekti onu. Öyle hatırlıyorum. Türkçe’nin en namuslu yazarlarından biri o: Aziz Nesin. En öndeki cani, onu gösteriyor onlar ümidin düşmanıdır gülüm “asıl yakılması gereken hayvan burada,” diye bağırıyordu. 

Hoşgörü, sevgi, demokraaasi timsali; uzmanlığını çarpıtma dalında yapmış Zaman Gazetesi konuyu her ne kadar dönem dönem Ergenekon’a yakınlaştırmak istese de Sivas Katliamı’na ilişkin tüm davalar yakın zamana dek düşürülecek. Bir tek bu fotoğraftaki “zavallı” arkadaş kaldı. Yakında Vakit Gazetesi de bu zatı aklayacaktır. Böylelikle milletçe o tertemiz yüce vicdanımız rahat eder; bu iş de çözülmüş olur. Oh rahatlarız!

2 Temmuz 1993 -  2 Temmuz 2011... O gün doğan çocuklar devlet nezdinde reşit oldular bugün. Değişen sadece katilin maskesi, yüzü aynı. Ne diyor egemen? Ergenekon yaptı diyor bu işi, provakasyon diyor tırşıkçı, hoşgörü diyor liberal ve katille maktülün adını aynı yere yakıştırıyor. Liberalin haysiyeti kaybolur zaman zaman böyle. İşlediği insanlık suçu bini aşmıştır.
 
Gelin bakalım. O günkü katillerin avukatlığını yapanlar bugün nerelerde duruyor, kim onlar? Avukat bu kardeşim, diyeceksiniz, demeyin; işi birilerini savunmak diyeceksiniz, demeyin. Her şey para diyeceksiniz, size göre öyle evet, biliriz. Yeni Şafak konuşsun bu konu hakkında diyeceğim ben, Ahmet Kekeç anlatsın bunları, o büyük vicdan temsili Hakan Albayrak haykırsın suçluları diyeceğim. Neredesiniz diye soracağım? 

Fakat tesadüfe bakın hele: 18 Mart 2011’de Cumhuriyet’te “Roller Değişiyor, Oyun Aynı” adlı yazısının ikinci bölümünde Süheyl Batum kimi isimleri anmış. Madımak Katliamı’nı yapanların avukatlarının bugün nerede, ne işle meşgul olduklarını anlatmış... Göz atsanıza! Acımız, kanımız yerde, hep yerde, hep yerde kalacak, unutmayacağız, ihbar edeceğiz, ihtar edeceğiz, ifşa edeceğiz:
 
Av. Şevket Kazan, eski RP Milletvekili ve eski Adalet Bakanı;  
Av. Celal Mümtaz Akıncı, Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi; 
Av. Hayati Yazıcı, AKP’nin Devlet Bakanı; 
Av. Haydar Kemal Kurt, AKP Isparta Milletvekili; 
Av. Zeyid Aslan, AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın eski avukatı; 
Av. Hüsnü Tuna, AKP Konya Milletvekili; 
Av. Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı; 
Av. Faik Işık, Başbakan Erdoğan’ın ve Süleyman Mercümek’in avukatı; 
Av. İbrahim Hakkı Aşkar, 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili; 
Av. M. Ali Bulut, AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi; 
Av. Bülent Tüfekçi, AKP Malatya İl Başkanı; 
Av. Halil Ürün, RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkan adayı; 
Av. Mevlüt Uysal, AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı; 
Av. Nevzat Er, Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı; 
Av. Suat Altınsoy, AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı; 
Av. Tayfun Karali, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü; 
Av. Ferruh Aslan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü; 
Av. İbrahim Kök, AKP Elazığ Milletvekili Aday Adayı; 
Av. Ali Aşlık, eski AKP İzmir İl Başkanı; 
Av. Bedrettin İskender, AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı; 
Av. Ekrem Bedir, Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi; 
Av. Eyüb Karagülle, eski Saadet Partisi İlçe Başkanı; 
Av. Faruk Gökkuş, AKP, Kâğıthane Belediye Başkanlığı Aday Adayı;
Av. Hasan Hüseyin Pulan, AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu üyesi; 
Av. Hurşit Bıyık, AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı; 
Av. Reşat Yazak, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.
 
Son olarak, o katliam günü çekilen bir fotoğrafa bakın. Üzerinden yıllar geçse de bunu yapacağım… Kim unutturmaya çalışırsa çalışsın bir şair olarak hatırlatmaya devam edeceğim… Orada yakılan, en çok sevdiğim iki şairin son fotoğrafı… Sol üstte Altıok, sağ altta Aysan… Otelin kapısı zorlanmaktadır. Odalar duman içindedir. Biri felsefe öğretmeni, biri psikiyatrist iki şair, merdivende oturmuşlar, içerisi basılırsa ne yaparız diye düşünmekteler…  
 
 


Altıok’umun elindeki fırçaya dikkat edin. O fırçayla kendini savunmaya çalışan adama dikkat! Aysan’ımın önünde yangın tüpüyle yaşadığı huzursuzluğa.

Diyeceğim budur işte katil! Seni unutmayacağız, seni ihbar edeceğiz, seni ihtar edeceğiz, seni ölene dek ifşa edeceğiz ki tarih seni hep yaptığınla hatırlasın. Yanına kâr kalmasın... Kalmasın...
(BirGün)

 


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam