17/09/2012 | Yazar: Osman Bulugil

Galatasaray şampiyonlar Ligi’nde grup mücadelesinde Manchester United’la karşılaşacak. Ferguson’un takımı Anadolu takımlarına yabancı değil, son yıllarda Bursa ve Beşiktaş eşleşmelerini izlemiştik.

Galatasaray şampiyonlar Ligi’nde grup mücadelesinde Manchester United’la karşılaşacak. Ferguson’un takımı Anadolu takımlarına yabancı değil, son yıllarda Bursa ve Beşiktaş eşleşmelerini izlemiştik. 
 
Galatasaray, Manchester karşısında istekli ve rakibin oyun kurmasına izin vermeyecek şekilde oynamaya çalışacak. Taraftarın aklında bir tarafta da 1993 yılındaki maç tekrar ediyor olacak maç boyunca…
 
Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde Ferguson: "Galatasaray’a karşı oynama tecrübemiz var. ‘Cehenneme Hoş Geldiniz’ şeklindeki pankartları asla unutmayacağız. Yani çok zor bir deplasman bizi bekliyor"  açıklamasını yapmıştı.
 
Peki Sir’in takımı nasıl oynuyor?
1986’dan beri Ferguson çalıştırdığı Manchester United’ta futbolun nasıl oynayacağı, hangi tipte oyuncuların altyapıdan yetişeceği ve transferin nasıl olacağı hemen hemen belirli bir yapıya oturmuş. Son iki yılda özellikle defans oyuncularının sakatlıkları Fergie’nin belini büküyor. Vidic, Ferdinand, Jones, Evans, Smalling gibi oyuncuları istediği rotasyonda kullanamayan Sir, orta sahada da benzeri zorluğu yaşıyor. Forvette bu yıl, Persie’nin katılımıyla rotasyonu sağlaması daha kolay oluyor. 
 
Manchester United her dönem kadrosunda yetenekli oyuncular var oldu. Fakat Premier Lig’de başa oynayan ya da Şampiyonlar Ligi’nde de tepeye oynayan ileri kapitalistleşmiş ülke takımlarının kadrolarına göre sıradan gelebilecek, daha düz olarak tabir edilen oyuncular da Ferguson’un takımının sisteminde uzunca bir süre iskeleti oluşturdu.
 
  Ferguson’un özellikle şampiyonlar ligi maçlarındaki oyunu defansif bir anlayışın ürünü olarak eleştiri alıyor. Manchester United’ın oyunu zaman zaman kendi sahasında kabul etmesi defansif oynadığı, böyle bir mantaliteye sahip olduğu anlamına gelmiyor. Manchester United bunu yaparken aslında rakibin ne zaman ve ne kadar hücum yapacağını belirlemiş oluyor. Topu rakibe veriyor ve belirli oranda da üzerine gelmesine izin veriyor. Fakat ceza sahasına yan toplarla veya dikine girmelerine izin vermiyor.
 
Rakip, Manchester United’ın sahasına yerleşirken – biraz da rakibin gücüyle orantılı olarak- ileride üçlü bir hat kalıyor, ya da tek bir forvet kalıyor. Kendi sahasında boş alan bırakmazken, rakibe gol atamayacağı hissi veriyor. İleride üçlü kaldığında, üçlünün sağı ve solundaki oyuncular kenara açılıyor. Bu da rakibin Manchester üzerine gelmesini zorlaştırırken alanı daraltamamalarına yol açıyor. Rakip takım topa daha fazla sahipken, geniş alanda daha fazla efor sarf ediyor ve Manchester United’a karşı pozisyon bulmakta zorlanıyor.
 
Rakip baskıyı artırdığında da Manchester United, uzun topla veya dikine kat edebilen oyuncularla çok hızlı çıkabiliyor. Zaten ilerde hareketli oyuncular olduğu için rakibin defans dengesi bozuluyor ve rakip ataktayken Manchester pozisyon bulmuş oluyor. Aynı zamanda Manchester United çıkarken yatay ve dikey olarak sahaya yayılıyor. Stoperle en uç oyuncu arası bir anda 60 metre ve üzerine çıkabiliyor. Kanatlardaki oyuncularda çizgiye yaklaşıyor ve bekler de dörtlü orta sahanın kanadı gibi oynuyor. Yani beklerle üçlü orta sahanın daha defansif oyuncusu aynı hatta geliyor ve açılarak ileri kat ediyorlar. Tek hatta çıktıkları için ileride top kaybı olsa bile dönüşler daha çabuk oluyor ve rakibe kontra-atak şansı vermemiş oluyorlar.
Önemli bir özellikleri de forvet oyuncuları da sürekli boşa çıkması. Orta sahada da genellikle üçlü üçgen oluşturacak biçimde ve birbirine yakın oynayarak ileri kat ediyor. Bu üçgenlere bekler ve kanattaki oyuncular da katılıyor. Böylece rakibin kapattığı alanlarda boşluk üretilmiş oluyor. Kanat oyuncuları hücumdayken uçtaki oyuncuyla (genellikle Rooney veya Perise) beraber üçlü forvet gibi oynuyorlar ve kenara açılırken sürekli de boşa çıkıyorlar. Bu noktada artık orta sahadan ileriye çıkmak, bire iki yapabilmek ve üçgenler kurup rakibin kapattığı alanlarda boş alan üretmek çok kolay hale geliyor ve Manchester United rakibin en fazla kapandığı anda pozisyon üretebiliyor. Oyunu kendi sahalarında kabullendiklerinde de genişlik daralıyor ve topu kazandıklarında da adeta bir yelpaze gibi açılıyor. Böylece rakip Manchester United’ı tam kaptığını hissettiği anda kalesinde pozisyon verebiliyor.
 
Alex’in takımı öncelikle örneğin bir Barcelona gibi çok pas yapan bir takım değil. Çünkü orta sahada kullandığı oyuncular, oyunu sete çevirerek pas yapabilecek özellikte değil. Daha çok mücadele gücü yüksek ve hızla atağa çıkabilen oyuncular. Bu açıdan zaman zaman rakibe göre topu ona verip, onun oynayacağı sınırı çizmek ve bunu yaparken oyun disiplininden hiç kopmamak Ferguson’un en önemli katıklarından biri olsa gerek. Bu oyunu oynarken de, tecrübeli oyuncularla genç oyuncuları harmanlıyor (örneğin Wellbeck ile Giggs arasında 17 yaş fark var) ve genç oyuncuların takıma nasıl kazandırılacağının dersini veriyor Ferguson.
 

Etiketler: yaşam, spor
nefret