10/01/2022 | Yazar: Anjelik Kelavgil

LGBTİ+’larla helalleşmek Millet İttifakı’nın gündeminde mi merak ediyorum? Yoksa muhafazakar seçmeni ürkütmemek adına LGBTİ+’lar, tıpkı son dönem belediyelerde deneyimlediğimiz gibi, “demokrat” bir yok saymaya mı maruz kalacak; LGBTİ+’ların “meseleleri” üç-beş seçim sonrasına mı ertelenecek?

Sağ türbülans Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sağcılıkta yarışan bir türbülansın içine düştük, Allah hepimize sabır versin.

Sokağın lubunyalıkla ilişkisinden ötürü olsa gerek son günlerde yüksek perdeden tartışılan “sokak” mevzusuna pek bir dikkat kesildim. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı yokmuşçasına sokağın bu denli kriminalize edilmesi, bana kendimi kriminal hissettirdi. Yine, kriminal hissettirdi.

Ekonomik ve politik krizin her an her saniye kendinden bahsettirdiği bu günlerde gündem yoğun bir biçimde seçim, ekonomik kriz ve olası kötü senaryolara dair tartışmalardan geçilmez durumda. Mevcut LGBTİ+ karşıtı iktidar bloğu kendi tabanını konsolide etmek için sağın en sağına doğru (biraz daha sağa kayarlarsa dünya düz demeye başlayacaklar) kayarken; bu gaz ve toz bulutunun içerisinden iktidar olmaya çalışan muhalefet kanadı ise sağcılaşarak yükselişe geçmeye çalışıyor. Sokağın bu denli kriminalize edilmesini başka türlü okuyamıyorum.

Sokağı bu denli kriminalize eden ve sağcılıkta yarışmaya başlayan mevcut politik aktörlerin yapıp etmelerini Kadir Has Üniversitesi’nin son Türkiye Eğilimleri anketiyle birleştirince bu sağa yatırma işlemi göz korkutucu görünebiliyor (ben sola yatıranları daha çok severim). Sağın en minik unsurlarının dahi mevcut seçim sisteminde bu kadar “değerli” göründüğü; yüzde minicik oyları ittifaklarda tutabilmek için üslubun nasıl gitgide kapalı, muhafazakar, koyu renk, milliyetçi bir hal aldığını da takip edebildiğimizi düşünüyorum.

Tüm bu muhafazakarlaşma eğilimleri bir lubunya olarak beni telaşlandırıyor. 2022 dünyasında ana muhalefet liderinin “cinsel yönelim” diyebilmesinin yarattığı buruk sevince (!) rağmen telaşım azalmıyor. Açıkçası Millet İttifakı bileşenlerinin dağılan Cumhur İttifakının oylarını devşirebilmek için gitgide muhafazakar, milliyetçi bir üslubu kendisine normal olarak belirlemesi bu telaşımı daha da arttırıyor. LGBTİ+’larla helalleşmek Millet İttifakı’nın gündeminde mi merak ediyorum? Yoksa muhafazakar seçmeni ürkütmemek adına LGBTİ+’lar, tıpkı son dönem belediyelerde deneyimlediğimiz gibi, “demokrat” bir yok saymaya mı maruz kalacak; LGBTİ+’ların “meseleleri” üç-beş seçim sonrasına mı ertelenecek?

Ortalama bir demokraside, ekonomik olarak öngörülebilir ve hukukuna güvenilebilir standart bir Türkiye yaratma yoluna girmiş herkesin LGBTİ+’ları kurucu unsur olarak tanımak zorunda olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Çok değil yalnızca son 5 yıla baktığımızda dahi sokakta ısrar eden ve vazgeçmeyenlerin kadınlar ve LGBTİ+’lar olduğu bu kadar ortadayken sokağı bu 3-5 oy hesabıyla kriminalize eden akıl zannedersem bizleri çantada keklik olarak gördüğü için bu kadar pervasız davranabiliyor.

Çantada keklik olmadığımızı özellikle Millet İttifakı çeperinde olanlara birilerinin söylemesi gerektiğini düşünüyorum. Sistemin kendini yeniden organize etmeye başladığı ve herkesin birer demokrasi kahramanı edasıyla sistem önerilerini açıkladığı bu dönemde LGBTİ+’lar açıkta bırakılıyor. Yok sayılmaya devam ediyor.

Muhalefetin dahi sağcılıkta yarıştığı bu dönemde LGBTİ+’ların yok sayılmaması için neler yapmak gerektiğine dair çok kafa patlatıyorum. LGBTİ+ hareketin bu konuda eli çok güçlü; gerek ülkem Sivil Toplumunun lokomotifi olmaktan ötürü olsun, gerek hareketin demokratik olgunluğu ve sokakla olan ilişkisi olsun; lubunyaların yarım asrı bulan mücadelesinin bu ülkenin demokratikleşmesine çok büyük bir katkı sağlayacağından çok eminim.

Muhalefet toplumu demokratik değerlerde birleştirmek gibi bir gaye içerisindeyse eğer LGBTİ+’ların mücadele deneyiminden çok şey öğrenecek; ülkenin demokratik güncellenmesine çok büyük bir değer katabilecektir, bundan da çok eminim.

Kıymeti kendinden menkul yüzde 1-2’ler için bunca muhafazakarlaşmaya değer mi diye de sormadan edemiyorum. LGBTİ+’ların eşitlik taleplerini gören; nefrete ve ayrımcılığa karşı duruşunu net bir biçimde duyuran ve tüm bunların yasal hazırlığını kamuoyuyla paylaşacak bir muhalefetin yüzde kaçlık bir oy potansiyeline hitap edeceğini varsın Bekir Ağırdır araştırsın. Yüzde 1-2 için bu kadar muhafazakarlaşabilen bir toplam bu oy potansiyelini görse muhtemelen radikal kuir söylemlere kayabilir. Ülke rahatlar.

Bu sağ türbülansın içerisinden güçlenerek çıkacağımızdan eminim; “LGBTİ+ yoktur” diyenlerle “LGBTİ+’nın şimdi sırası mı?” diyenler arasındaki bu seçime karşı duruşumuzu ortaya koymanın tam vaktidir diyorum.

Lubunyalık kazansın.

Anj.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, siyaset
nefret