05/12/2016 | Yazar: Neşet Zengin

Asıl sorun hangi kanunu arkamıza alıp tüm bu şiddet sarmalına önceden dur diyebileceğiz?

AVM’nin güvenlik kamerası kayıtları gün yüzüne çıktığında o korkunç linçe en nihayetinde tanık olabileceğiz ama asıl sorun hangi kanunu arkamıza alıp tüm bu şiddet sarmalına önceden dur diyebileceğiz?

”Ablan öksüz değil, bebeğim” diye seslenerek bir başlık atacaktım ama adaletin hali ortadayken Kerimcan’ın durumuyla dalga geçmek gibi olacaktı. Kerimcan şu yazıyı okursa şayet daha fazla üzülsün istemedim. Sonra polis merkezinde tezahürat yapan cengaver aklıma geldi: ”BURASI KARADENİZ, İBNEYİ KALDURMAZ KARADENİZ’’. Başlık olarak onu seçtiğimde midem bulandı, zira bu slogan, en adi bir şekilde olsa bile doğruyu haykırıyordu. Gizli LGBTİ+ birey değilseniz, Karadeniz’in en rahat şehri olduğu söylenen Samsun’da bile nefes alamazsınız. O koca şehirlerde ne kurtarılmış ne de kazanılmış bir tane mekan vardır. Kerimcan’ın başına gelenleri okuyunca Samsun’da rahat rahat turladığım, dolaptan çıkmadığım yıllar adına utandım.

Kerimcan Durmaz, gösterisini tamamladıktan sonra saldırganlar sahneye şişe atmaya, ortalık alanda kavgaya etmeye başlamış ve ardından korurlar umuduyla can havliyle seyircilerin arasına karışmak istemiş. Halbuki saldırganlar 2 saat boyunca şovunu izleyen, eğlenen kitle arasındaymış. Mekandaki saldırganlar, AVM’nin dışında bekleyen linç güruhuyla iletişimde kalmışlar.

Sosyal medya fenomeni, Samsun’da Turizm İşletme Belgesi olan bir eğlence mekanında tartaklanıp linçe uğradıktan sonra sosyal medyada hala varlık göstermedi. 2 Aralık sabahı Renkli Sayfalar programına telefonla bağlanıp yaşatılan kabusu hafifleterek ve sahnedeki arbedenin şahsıyla alakası olmadığını söyleyerek geçiştirmişti. Renkli Sayfalar ekibi ertesi gün haberin üzerine giderek olayın Kerimcan’ın aktardığı gibi gelişmediğini korkunç detaylarıyla açıkladı. Aynı anda, Star’da Seren Serengil ve Deniz Akkaya’nın sunduğu Kimseler Duymasın programına, o gece mekanda olan bir görgü tanığı bağlanıp bildiklerini aktardı. Linç edenlerin sadece dışarıda toplanmadığını aynı zamanda mekana para verip eğlenmeye gelen saldırgan bir kitle olduğunu da söyledi.

Kerimcan Durmaz’ın ilk başlarda sessiz kalması, eğlence mekanının arbede hakkında bir açıklama yapmaması olayın soğuyacağı hissini verirken linç etmeye kalkışanlar ertesi gün polise teslim oluyor ve işin aslı ortaya çıkıyor: Kerimcan’nın terörize edilip homofobik linçe maruz kaldığını o zaman anlıyorsunuz.

Merkez çıkışı baskını yapanlar adına atılan tezahüratlar ve o özgüven patlamasını görünce ne hissettiniz, bilmiyorum ama benim aklıma hepimizin 2007’de şahit olduğu ‘’Orhan Pamuk akıllı olsun, akıllı!’’ diyen Yasin Hayal ve Samsun’daki bir karakolda kahraman muamelesiyle sorguya alınıp kameraya sırıtan Ogün Samast geldi. Ardından ülke gündemine oturan başka bir diğer olay, Samsun’da mahkemeye çıkarılan Ahmet Türk’e yumruk atan ve daha sonra bağımsız milletvekili olarak adaylığını koyan İsmail Çelik’i hatırladım.

                                                               Teslim olan saldırganlar

Baskından sonra teslim olup Irmak Polis Merkezi’e çıkan delikanlıları alkışlayanlardan biri aynen şu şekilde bağırıyor: “Böyle ibneleri memlekete getirmesinler. Helal olsun size, helal. Aslan kardeşlerim benim. Bu kardeşleriniz arkanızda. İbnenin Samsun’da yeri yok. İbneler başka yere, büyük memleketlere. Bura küçük memleket ibneyi kaldırmaz. Büyük memleketlere, İstanbul’a, İzmir’e, öbür taraflara. BURASI KARADENİZ, İBNEYİ KALDURMAZ KARADENİZ”. Hürriyet gazetesi Kelebek eki yazarı Onur Baştürk 5 Aralık’ta yazdığı köşe yazısında saldırganlardan birinin ”RTÜK nerede?” dediğini ve ertesi gün yarışma için anlaştığı kanalın Kerimcan’la yollarını ayırdığını belirtiyor: ”Yani aslında Kerimcan’a televizyonu yasaklamış oldular”.

Haber55 sitesi bu linçi sanki çok komikmiş gibi “Vur Bana diyen Kerimcan’a vuranlar polise teslim oldu” diye başlık atarak haber yapmış. Samsunspor taraftar grubu Şirinler Forza ise haberin linkini facebook’taki sayfasında bir yorumla paylaşmış: “Tribün liderimiz Doğukan Bayrak ile grup üyemiz 3 kişi karakola gidip teslim oldular.”

Samsunsporlu futbolcuların sahaya “Homofobiye Karşı Ses Çıkar” diye pankartla çıktığını düşleyecek kadar hayalperest değilim ama Samsunspor yönetimi, Samsunsporlu futbolcular ve taraftar, bu haberleri okuyup bizim kadar rahatsız oluyordur umarım.

Vakanın zaman çizelgesine devam edersek, saldırganların teslim olduktan sonra Kerimcan Durmaz cephesi yavaş yavaş çözülüyor ve sesini çıkarmaya başlıyor. Arkadaşı Onur Akay, Kerimcan’ın darp raporu sırasında çekildiğini iddia ettiği bir fotoğrafı paylaşarak ilk defa homofobiye gönderme yapıyor: “İşte Kerimcan Durmaz’ın darp raporu alırken çekilen fotoğrafı! Pedofiliye ve kadına şiddete verilen tepki, homofobik saldırıya da verilmeli” Harika bir tweet ama fotoğraf darp raporu alınırken çekilmemiş. Kerimcan’ın ablası fotoğrafı yalanlıyor. Daha önceki snapchat story’lerinden bu fotoğraf. Onur Akay’dan sonra Durmaz’ın en yakın arkadaşı Caner Çalışır, kelimeleri özenle seçtiği ve biraz da ürkerek yazdığı bir Instagram paylaşımı yapıyor: “Sizin gibi olmayanlara yaşam hakkı vermeniz gerek”

Kerimcan belki bu süreç boyunca sessiz duruyor ama olayı örtbas etmek gibi bir niyeti olduğu hakkında yorum yapamayız. Yavaş yavaş da olsa, acısını, çevresi yoluyla duyurmaya çalışıyor. Şu durumda zaten Kerimcan’dan daha fazlasını yapmasını istemek kötülük olur. Ortada darp varsa, Rihanna’nın Chris Brown tarafından uğradığı şiddetin boyutunu gösteren fotoğraf gibi bir belge beklemiyoruz.

Gelelim olayla ilgili en merak ettiğimiz detaya, aslında yukarıda bahsedilen darp raporu/belge şöyle bir şey olmalı:

Saat 22:00’de kapılarını dışarıya kapatan AVM’ye, elinde cisimlerle geldiği söylenen linç ekibinin kapıdan geçerken güvenlik kamerasına yansıyan görüntüleri ve aslında olayla ilgili katlarda, asansörde yaşanan tüm güvenlik kamerası kayıtları. AVM yetkilileri, bu görüntüleri medyaya ne zaman servis edecek? Böylece olayın sadece 4 kişiyle sınırlı kalmadığını az çok anlayabiliriz.

                                                                     Matthew Shepard

Amerika’nın Wyoming eyaletindeki Laramie şehrinde, 1997 yılında açık eşcinsel Matthew  Shepard’ın öldürüldüğü korkunç bir cinayet işlenmişti. Amerika’da, tabii ki belli bir kesim, kelimenin tam anlamıyla ayağa kalktı. Barbra Streisand’ın polis şerifini arayıp bilgi aldığı, Madonna’nın Shepard’ın gittiği üniversiteyi arayıp fikr-i takip yaptığı bir dava düşünün. Belgesellere, şarkılara konu olan bir nefret suçu. Matthew Shepard yaşasaydı 1 Aralık’ta 40 yaşında olacaktı. Stonewall ayaklanmalarının olduğu Christopher Street ile Wyoming, Samsun arasında mesafe büyük olsa da zihin haritalarımızda bu sokaklar, mahalleler, hikayeler aslında kesişiyor.

Matthew Shepard ile ilgili fotoğrafı retweet ederken Samsun haberiyle karşılaştım. Kerimcan’ın başına daha kötü şeyler gelebilirdi. Kaçtı, kurtuldu bir şekilde. Kerimcan’ı eleştireceğiniz çok şey bulabilirsiniz ama söz konusu dayak/darp/linç şeyler olduğunda, herhangi bir konu hakkında (Örneğin LGBTİ+ meselesi) hassasiyetiniz/önyargınız olmasına gerek yok.

Sevgili T.C. Adaleti, acaba Kerimcan’a yapılan linç, tartaklama, göz korkutma, tehdidi organize suç ve terör örgütü kapsamında değerlendirecek mi? Bizler, hangi varolan kanunu arkamıza alıp tüm bu şiddet sarmalına dur diyebileceğiz? 


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam