23/05/2023 | Yazar: A M

Erotik ve politik, iki kelime de yaşamla bağlantılı. Kendimizle bağlantımız kopmuşsa, aşkla dolup sevmek bir yana, diğerleriyle hakiki bir bağlantı kurmak maalesef mümkün değil.

Seçim öncesi erotik ve politik konuşmalar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İllüstrasyon: Gender: A Graphic Guide kitabından, Jules Scheele

Rica etsem, şimdi gözlerinizi iki dakikalığına kapatıp erotik bir şeyler düşleyebilir misiniz? Belki bugünlerde bazılarımız için zorlayıcı olabilir… Baharın ve çiçeklerin hatırına bir dener misiniz?

Neler geldi gözünüzün önüne?

İnsanlar gördüyseniz, yüzleri, gözleri, varsa kıyafetleri nasıldı?

Kendinizi gördünüz mü? Ya da tanıdığınız birilerini?

Belirli bir cinsiyeti var mıydı gördüğünüz kişilerin?

Peki ya politik bir şeyler düşleseniz, acaba neler görürdünüz?

Nişanyan sözlüğe göre iki kelime de Antik Yunanca’da doğmuş. “Erotik” Fransızca “cinselliğe ilişkin” anlamına gelen “érotique” sözcüğünden; o da Eski Yunanca “erotikós”tan geliyor. Erotikós ise érōs, yani “aşk”tan türetilmiş. Köklerinde “erotik” ve “aşık” birbirlerine çok yakın olsalar da, yıllar içinde dilimizde dallanıp budaklanıp biraz ayrı düşmüşler gibi.

“Politik” kelimesinin yolculuğu da “erotik”le benzer: Fransızca “siyasi” ve “siyaset” anlamına gelen “politique” sözcüğünden, o da Eski Yunanca “devlete ilişkin, siyasi” anlamına gelen “politikós”tan geliyor. Politikós ise “kent” ve “kent devleti” anlamlarına gelen pólis sözcüğünden türetilmiş. Yine köklere inersek, ev saydığımız kişiye özel yerlerin dışıyla, sokakla, meydanla, parkla, yani kamusal alanlarla ne kadar çok ilgiliysek, bir o kadar politiğiz, kentle ve devletle haşır neşiriz.

Meg-John Barker tarafından yazılıp Jules Scheele tarafından çizilen “Queer Resimli Bir Tarih” kitabı, kuir teoriye ve LGBTQ hareketinin tarihçesine dair okuduğum en keyifli kitaplardan biri olunca, geçtiğimiz günlerde aynı ikiliden çıkan “Gender: A Graphic Guide”ı (Cinsiyet: Resimli bir Rehber) okumaya başladım. Alıp cebime koyduğum ilk bakış açısı erillik, dişillik yerine “erillikler” ve “dişillikler”den bahsetmesi.

İlk olarak erillikleri ele alan Barker “Erilliğin baskın ve diğer olası formları, zaman ve kültürle değişiklik gösterir; dolayısıyla neyin “erkeksi” olduğuna dair fikirlerimiz toplum tarafından yapılandırılmıştır, tartışmaya açıktır ve zamanla değişime tabidir” diyor. “Destansı erillikler”, “sıradan erillikler”, “isyankar erillikler”, “gey erillikler”, “toksik eril”, “kırılgan erillikler” vb. isimlendirmelerle farklı erkeklik fikirlerini incelerken, her erilliğe herkesin eşit erişimi olmadığını hatırlamamız gerektiğini söylüyor.

Bizi cinsiyet ikiliğini sorgulamaya davet ettiği kısımda, bunu en iyi yapabileceğimiz yollardan biri olarak günümüzde, yaşadığımız yerde, erkeksi ve kadınsı kabul edilenlere dair bir liste yapmamızı öneriyor. İlk adım olarak, “düşünün” diyor:

“Gerçek” bir ERKEK ya da KADIN olmakla ilgili aldığınız mesajları…

Reklamlar, diziler, videolar ve filmlerdeki ERKEK ve KADIN temsillerini…

Gündelik konuşmalarda insanların ERKEKLER ve KADINLAR hakkında nasıl konuştuklarını…

Her “kadınsı, dişil” özellik için bir “erkeksi, eril” zıt koymamızı öneriyor, tabii tam tersini de yapmamızı. “Elinizde bir liste olunca, her bir özellik için bir spektrum oluşturabilir ve bu spektrumda siz neredesiniz işaretleyebilirsiniz.”

Bugün seçip öne çıkardığımız, sevip kendimize çok yakıştırdığımız bir özelliğimizi, yarın öbür gün kendimize uygun bulmayıp geri plana itebiliriz tabii. Sabit değil, değişebilir canlılar olduğumuzun bilinciyle, sadece bugün, bu ay ya da bu yıl için oluşturduğumuz spektrumda neredeyiz diye bakabiliriz.

“Erotik” denilince egemen medyanın ve porno kültürünün kirlettiği zihnimizle, büyük memeli, ince belli, geniş kalçalı, simetrik yüz hatları ve dolgun dudakları olan birileri gözümüzün önüne gelebilir. Çırılçıplak ve tek başımıza, buz gibi, gürül gürül akan bir dereye girdiğimiz bir anı da anımsayabiliriz; eğer yaşamışsak.

Erotik veya politik, birlikte çiçeklenelim

Türkiye’de bugünlerde dört bir yanımızı seçim posterleri sarmışken pek çoğumuz için “politik” olanın nasıl göründüğünü egemen olandan ayırmak oldukça güç, maalesef. Gezi zamanı park boşaltılmadan iki gün önce, gecenin bir vakti Gayrettepe’de bir çorbacıda, polis akademisinde görevli, bilmem kaç polis yetiştirmiş bir hocayla karşılaşmıştık. Biz çorba içerken mahalleliyle sohbetteydi, farklı masalar tek bir muhabbette. Etraf boşalınca “bir şey sorabilir miyiz” dememizin ardından, bizi masasına, tam karşısına buyur etti. Sabaha kadar muhabbet ettik. Bazen biz sorduk, o cevapladı; bazen de o sordu, biz anlattık. Ayrılmadan önce, kızının büyüyünce bizim gibi kadınlar olmasını diledikten kısa bir süre sonra “Üstünüz başınız dağınık dolaşmayın parkta. Polisin kafasında devrimci solcu kadın tipi vardır, onları toplarlar. Bakımlı gidin” dedi. “Arkadaşlarınıza da söyleyin birkaç gün içinde boşaltacağız parkı.”

Erotik ve politik, iki kelime de yaşamla bağlantılı. Kendimizle bağlantımız kopmuşsa, aşkla dolup sevmek bir yana, diğerleriyle hakiki bir bağlantı kurmak maalesef mümkün değil. En azından benim deneyimim, hayatın bana armağan ettiği bu.

O yüzden dilerim hepimiz

doya doya sevip, sevilip,

Eros’la, aşkla,

28 Mayıs dahil olmak üzere

tüm seçimlerimizi yapabiliriz.

Her dem birlikte çiçeklenme dileğiyle,

Anaïs Nin’den bir şiirle yazımı tamamlıyorum:

“Zamanı gelmiş demektir,

bir tomurcuğun

kapalı kalmasının riski,

çiçek açmasının riskinden

daha fazla acı verdiğinde.”

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: kültür sanat, yaşam, siyaset
nefret