17/04/2024 | Yazar: Umut Güner

"Gani Met’in seksiliği, zekasındandı ve zekasıyla büyülediği ucubelerdendim ben."

Seni sadece “iyi” hatırlayan seni hiç tanımamıştır! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Görsel/Çizim: Semih Özkarakaş

“Ganimet ikinci seçilmiş ama benim seçmediğim annem. Madiliklerle dolu bir ilişkimiz oldu. İlk lubunya hamamından, sinemaya, ilk lubunya kazığını, anne yamuğunu, koli bozmanın lubunyalığın şanından olduğunu kendisinden öğrendim. Bizim ilişkimiz full paket bir anne kız ilişkisi idi. Küstük, barıştık. Barıştık, küs kaldık. Sanırım en son 2019’da kavga ettik, telefonla… En son küsmemize neden olan olayda beni "Bunun için arama" dediği kişi de kız kardeşi oldu. Ganimet, Gani; öyle bir ibneydi. Madiliklerini anmadan Ganiyi anan biri varsa ganimeti hiç tanımamıştır. İstediği gibi hayat sürdü.”

Bu yazdıktan sonra sevgili Ece yukarıdaki paylaşımımı “Seni sadece “iyi” hatırlayan seni hiç tanımamıştır!” diye özetledi. Evet sadece Gani değil hiçbirimiz salt iyi, salt kötü değiliz. Birbirimize benzemek zorunda değiliz, aynı at gözlükleri ile dünyaya bakmak zorunda değiliz. Gani Met’le 23 yıllık bir tarihim var, bu yazıyla da Gani’yle benden bir iz kalsın istedim.

Ganimetle 2001 yılından beri tanışıyoruz. Yıllar önce “arkadaşlarımı görmeye gittiğim yer” olarak kendimi kandırdığım Kaos Kültür Merkezi’ne “artık kendim için” gitmeye karar verdiğimde bana kapıyı açan kişiydi. Kaos Kültür Merkezi’nde gönüllülerin örgütlendiği ama bir yandan da kafesi olan bir yerdi. Ganimet ve Ali Ferhat garson olarak çalışıyorlardı. Size kapıyı kimin açtığı, sizin Kaos Kültür Merkezi’yle, Kaos GL’yle ya da kafesiyle nasıl bir ilişki kuracağınızı belirliyordu. Bu belirleme işinin de içinde örgütlenmeye başladığımda Kaos GL’nin Pazar toplantılarından birinin değişmeyen gündemlerinden biri olduğunu fark etmiştim.

“Aşkın da nefretin de birbirinin içine girebileceğini görmemi sağlayan tohumları içime ekmeye başladı”

Gani Met bana sinemaları, barları, parkın kuytu köşelerini, çorculardan korunmayı hatta arkadaş olmayı öğretti. Lubunya anneliği açısından iyi meme kötü meme yoktur, bunlar senin korkuların, hasetlikle ve şefkatle birbirinin içine geçmiştir, annelik – kızlık da öyledir. Sömürenin sömürülür olduğunu, kazananın kaybedenin olmadığını, aşkın da nefretin de birbirinin içine girebileceğini görmemi sağlayan tohumları içime ekmeye başladı.

Benim sokakta takı yapıp satmaya çalışmam ve hayatta kalma uğraşımı lubunyalığımla ilişkisini kuran ve kezbanlığımla bunu fark etmemi sağlaması ve sokakta yaşayan/çalışan translardan, travestilerden, kızlardan, kızımsılardan bir farkım olmadığını görmesi ve bunu “takdir” etmesiyle başladı bizim ilişkimiz. Gani Met’in seksiliği, zekasındandı ve zekasıyla büyülediği ucubelerdendim ben. Sonrasında Çankaya Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nün kafeyi kapatmasıyla Gani’nin hayatta kalma mücadelesi ve annesine destek olma zorunluluğu, onu uzun dönem yedek subay olarak asker olmaya götürdü. Askere gitmeden önce Kaos GL’de ona Gani’yi askere uğurlama yemeği adında dayanışma yemeği düzenlemiştik. Hatırladığım kadarıyla hem ilk kez biri için doğrudan bir dayanışma yemeği düzenliyorduk hem de ilk kez “askerlik” meselesi militarizmin eleştirisi olmadan gündemimize giriyordu. Belki de sonrasında hepimizin yıllarca dinlediği “askerlik anıları” ile militarizm eleştirisinin alasını askere giderek yaptığını içten içe sezmiştik. İlk kez bir lubunyaya/Gani’ye üzülmüştüm. Sanırım üzülmem kezbanlığımdandı.

“Gani Met her koşulda yaşayacaktı”

Gani Met her koşulda yaşayacaktı, “Hamam böceği gibiyiz bugün burada yaşamamıza izin vermezler, yarın başka bir yerde karşılarına çıkarız ve gene yaşarız” lafımın temeli de buradan geliyor. Gani Met’in askerlik hayatı sanırım benim ya da bizim korktuğumuz gibi olmadı, korkan Gani olmadı!

Askerliğini yapıp geldikten sonra yeniden görüşmeye başladık. 2005 yılında altı ay-bir sene kadar bir arada yaşadık.

O arada annemi kaybettim. Gani Met, Kaos GL ekibi ile mezarlığa geldi, uzunca bir süredir annem kötü idi ve ölümünü bekliyorduk, o yüzden ağlamadık, Gani hüngür hüngür ağladı. Teyzemler, “Anneni tanıyor muydu?” diye sorduklarında da “Bir anne öldüğünde ağlanır” demişti. Sonrasında taziye evine gelen ve helva yapmaya çalışan yaşlı feminist bir arkadaşla kavga etmişti. Helva öyle yapılmaz, böyle yapılır diye. Sonrasında feminist arkadaşın “Sen helva yapmayı nerden biliyorsun?” sorusuna “5 travesti, 4 orospu, 3 geyin helvasını kardım. Sen nerden biliyorsun?” demişti.

Tabii tutarsızlıklar kraliçesi Gani yıllar sonrasında yazdığı bir yazısında da “Ben mevlüt filan sevmem kız! Tam heteroseksüel ayini. Hiçbir şeyi eksik değil. Helva bile…. Aslında, Aysel Gürel’in Ağır Roman’da yaptığı gibi, helvayı narkotik bir şeyler ilave etmek lazım” diye yazacaktı.

Gani, bu helva meselesinde olduğu gibi hetero ikili cinsiyetle inşa edilen dünyanın iki yüzlülüklerini ve bize yansımalarıyla çoğunlukla dalga geçti. Bazen de arzuladı, “Lubunyalık böyledir” dedi. Azıcık tutarsızlığın kime ne zararı olabilirdi ki. 

Eryaman olayları, Pembe Hayat’ın kurulma süreci ve sonrasında Gani Kaos GL ve Pembe Hayat’ta yaşamaya başladı, kendisine ev kurmaya çalışmamız sonrasında da aynı dönem Gani’nin kopmak istediği arkadaşları ile yeniden iletişim kurması hem Gani’yle benim hem de örgütlü olduğu, çalıştığı Pembe Hayat ve Kaos GL ile ilişkisinin kopmasına sebep oldu. Gani Met’le ilişkimizin ikinci boyutu da böylece başlamış oldu. Sanırım bir çoğunuz bu dönemin bir kısmına şahit oldu.  

2010’ların başında Gani Samsun’da yaşarken, biz gene küsüz. Herkes Gani’nin beni gördüğü yerde bıçaklayacağını zannediyordu. Benim Homofobi Karşıtı Buluşma kapsamında Samsun’a geleceğimi duymuş, aradı. “İbne sen çok belli ediyorsun, sokakta karşılaşırsak selam verme, benim burada bir saygınlığım var” dedi. Ertesi gün tekrar aradı, “Ne zaman geliyorsun, mutlaka gel, seninle görüşmem lazım” dedi. “Uçağım 19.00’da 21:00 gibi sende olurum” dedim, “Çok geç, 19:30’da bende ol” dedi.. Neyse ben Gani Met’e gittim, evde bir laço. “Sana bir sugarlık yaptım, manti ayarladım” dedi. Meğer Manti ayı seviyormuş ve beni satmış. Mantiyi de bütün gün evde beni bekletmiş. Mantiden sıkıldığımda çıktım odadan, “Kız bu hatır kolisi” benim için boşaltman lazım” demişti. Ben Samsun’dan döndüğümde Gani Met ile yeniden kanlı bıçaklı idik.

“Gani Met’in lubunyalık deneyimi biraz konargöçerlik üzerinden inşa edilmişti”

2014- 2017 yılları arasında yeniden yakın çalıştık, örgütlendik. Gani Met’le çalışma, örgütlenme deneyimi mevcut örgütlenme normları, işleyişi açısından çok zordu ve bu zorlukları birbirimize ve birlikte çalıştığımız herkese o ya da bu oranda hep yansıttık. Gani Met’in lubunyalık deneyimi biraz konargöçerlik üzerinden inşa edilmişti, dün çok kazanan bir annenin evinde domez olmaktan, Kültür Merkezi çalışanı olmaya, oradan askerliğe sonra oradan anneliğe uzanan oradan yeniden Pembe Hayat’ın Yönetim Kurulu üyeliği ve çalışanı olmaya oradan yeniden sokağa dönmeye uzanan bir deneyim. Bu konargöçerlik deneyimi üzerinden yollarımız bazen kesişti bazen çatıştık, belki de çoğunlukla kavga ettik.

Gani’nin öldüğünü yeğeni ile konuştuktan ve mezar yerini gönderdikten sonra ikna oldum. Çünkü Gani Met daha önce de birkaç kere ölmüştü, dirilmişti. Gani’ye de böyle ölmeler yakışırdı. Giderken de yaptı gene Ganiliğini.. 

Arkadaş Z. Özger’in “zeki müreni seviniz” şiiri gibiydi Gani. Bize benzemeyenle bir arada yaşamaya, sevmeye çalışmaktı. Anlatılan ve dayatılan bütün tabuların aslında hurafeler olduğunu ve hiç birimizin “çirkin ördek yavrusu” değil aslında hepimizin ucube olduğunu hem kendi hayatıyla gözümüze gözümüze soktu hem de bağıra bağıra söyledi.

“hayat trajik bir homoseksüeldir

bence bütün homoseksüeller adonistir biraz

çünki bütün sarhoşluklar biraz

freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır

siz inanmayın bir gün değişir elbet

güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü

çünki ben okumuştum muydu neydi

biryerlerde tanrılara kadın satıldığını

ah canım aristophones

barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum

ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde

ölümü tanrıya saklıyorum

ve bir gün hiç anlamayacaksınız

güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum

düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve

bir gün elbette

zeki müreni seviceksiniz”


Etiketler: insan hakları, yaşam
İstihdam