13/04/2010 | Yazar: Buğra Tokmakoğlu

Çok gişe yapmaz düşüncesiyle Türkiye’de kalburüstü birkaç sinema salonunda izleyici ile buluşturulan Serseri Mayınlar’a gitmeden olmazdı.

Çok gişe yapmaz düşüncesiyle Türkiye’de kalburüstü birkaç sinema salonunda izleyici ile buluşturulan Serseri Mayınlar’a gitmeden olmazdı.
Ferzan’ın Hamam’ını, Cahil Perileri’ni, Karşı Penceresi’ni unutmak mümkün müydü?
***
Genç yaşta gittiği İtalya’da aldığı eğitimin ardından geriye dönmediği ülkesinde kült olarak adlandırılan birçok film ile tanınan Özpetek Türk kimliğinden çok İtalyanların “bizden çok İtalyan” dediği bir kültür elçisi. Dünyada İtalyan sineması denildiğinde son dönemlerde oldukça başarılı işler yapan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bizler de “O aslında Türk” deyip gurur duymaya çalışıyoruz, ucundan kıyısından…
***
Kendi iç dünyasındaki karmaşayı ya da hayatındaki parçaları aktarmak istemesinden midir bilinmez hemen hemen tüm filmlerinde eşcinsellik vurgusu yapan Özpetek, Serseri Mayınlar’da eşcinselliği tavana vurmuş. Hamam’da hafif hafif, Cahil Periler’de yasak bir ilişki üzerinden giden eşcinsel olgusu bu kez Akdeniz’in sert, muhafazakâr, kısmen Türklere benzeyen aile yapısı ile bir İtalyan ailenin iki oğlunun birden eşcinselliği üzerinden sahneleniyor. Ferzan, Serseri Mayınlar’ı babasına ithaf etmiş. Eşcinselliğini açıklayamadığı babasına…
***
“Serseri Mayınlar”, makarna üreticisi bir İtalyan ailesinin geleneksel ve ahlâki kalıpların dışına çıkan çocuklarının, ne yöne gideceği kestirilemeyen öykülerini anlatıyor. İki arkadaşının başına gelen gerçek bir olaydan esinlenerek yazdığı filmde Ferzan Özpetek, bu öykülerin iç-içe geçirdiği büyülü bir zamanın içine çektiği izleyiciyi, oyuncularının yarattığı duygu denizindeki gelgitlerle baş başa bırakıyor.
Alba Rohrwacher, Nicole Grimaudo, Riccardo Scamarcio, Ennio Fantastichini, Alessandro Preziosi gibi oyuncuların görev aldığı filmde Serra Yılmaz’ı aradı gözlerim. Ferzan’ın favorisi ve can yoldaşı Yılmaz bu filmde neden görev almadı kestiremedim.
***
Sinema salonu önceden kestirilen az seyirci yorumunu destekler nitelikteydi. Bizim dışımızda hafta içi olmasının da verdiği etki ile taş çatlasa 15 kişi vardı.
Karı kocalar, gençler ve saçlarına ak düşmüş 70’lik çiftler…
Eşcinsellik olgusunu, hepimizin yaşadığı öznel dünya ile bağdaştırarak anlatılan sahnelerde gülmemek mümkün değil. Hele ki eşcinsel karakterleri oynayan oyuncuların oyunculuk kabiliyetleri! Gerçi eşcinsellik ve feminenlik olgusu bir kez daha karşımıza çıkıyor. Genel kalıplara isyan eden eşcinseller için klasik görüntüler olmuş ama başka türlü nasıl anlatılabilirdi ki diye düşünülmüyor değil…
Eşcinselliğe en sert tepki veren aile reisi İtalyan’ın gerçek yaşamda eşcinsel olduğunu öğrenmek ayrı bir gülümseme katıyor yüzüme.
Hepimizin yaşamında Serseri Mayınlar var. Sizin karakteriniz hangisi, siz karar verin.


Etiketler: kültür sanat
nefret