14/02/2024 | Yazar: Atilla Dirim

Biz LGBTİ+ ebeveynleri için 14 Şubat yine bir endişe ve üzüntü kaynağı. Çünkü biz LGBTİ+ çocuklarımızın sevgilileriyle sıradan bir lokantada mum ışığında baş başa romantik bir yemeğin tadını çıkaramayacaklarını biliyoruz.

Sevgililer Günü, Sevgililer Günüdür Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bu akşam bütün dünyada sayısız çift mum ışığında birbirlerinin gözlerine bakarak yemek yiyecek. Şimdiden itirazları duyuyor gibi oluyorum: Efendim, bu gün saçmalıktır, kapitalizmin oyunudur, aşk bir güne sığmaz, zaten cinsiyetçi, kadını ötekileştiren bir gün ve saire ve saire. Bu itirazların hepsine katılmak mümkün ama yine de milyonlarca çiftin mum ışığında romantik bir yemek yiyecek oldukları gerçeğini değiştirmiyor.

Biz LGBTİ+ ebeveynleri içinse 14 Şubat yine bir endişe ve üzüntü kaynağı. Çünkü biz LGBTİ+ çocuklarımızın sevgilileriyle sıradan bir lokantada mum ışığında baş başa romantik bir yemeğin tadını çıkaramayacaklarını biliyoruz. Niye olduğu çok açık ama yine de yazayım: Bizim çocuklarımızın heteroseksüel çiftler gibi el ele, göz göze oturmaları “normal” karşılanmıyor da ondan. Malûm, ikili cinsiyet rejiminin hâkim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu anlayışa göre insanlar cis hetero erkek ve cis hetero kadın olmak üzere ikiye ayrılır ve ancak bunlar birbirlerine karşı romantik ve cinsel bir çekim hissedebilirler. LGBTİ+’lar mı dediniz? Onlar olmaz, onlarınki sapkınlık, onlarınki kötü bir şey!

Biz LGBTİ+ ebeveynleri bu hâkim anlayışın gerçek olmadığını biliyoruz. Dünya hâkim anlayıştan, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimler de ikili cinsiyet rejiminden büyük. Cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler, o kocaman toplumsal cinsiyet yelpazesinin içindeki sayısız renkleri ifade ediyor. Bizim çocuklarımız da cis hetero insanlar gibi başkalarına karşı romantik ve cinsel çekim hissediyor, seviyor ve seviliyor, âşık oluyor, sokakta yürürken el ele tutuşmayı, sevgililerinin yanağına veya dudağına bir buse kondurmayı, parkta sarmaş dolaşmayı istiyor. Ya da istemeyenler de olabilir ama bunları yapabiliyor olmaları en doğal hakları.

En doğal hakları ama bu akşam Ankara’nın veya İstanbul’un veya İzmir’in - birkaç LGBTİ+ dostu olanını bir kenara bırakacak olursak – Sevgililer Günü programında mum ışığında romantik bir yemeğin, belki de bir dansın tadını çıkarmak isteyen LGBTİ+ çocuklarımız bunu yapabilecek mi? Yapamayacaklarını, yapsalar bile risk altında olduklarını, özellikle son birkaç devletin seçilmiş ve atanmış yöneticilerinin bir koro halinde haykırdığı nefret söylemlerinden etkilenen birilerinin sözlü ya da fiziki saldırılarına maruz kalabileceklerini biliyoruz. Sonuçta, Sevgililer Günü kutlama çabası yine rezil olacak. Evet, bu riskin olmadığını iddia etmek mümkün değil.

Bu durum sadece Türkiye’de böyle değil. LGBTİ+ nefreti başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın hemen her yerinde tırmanışta. Tırmanışta, çünkü ekonomik kriz giderek derinleşiyor. Durumları her geçen gün kötüleşen, gelecek kaygısına kapılan, her gün artan fiyatlar karşısında ne yapacağını bilemeyen, çaresiz ve umutsuz insanların potansiyel öfkesini bu durumun gerçek müsebbibi olan sisteme değil de başka yere yönlendirmek gerekiyor. Bunun için seçilen günah keçileri ise LGBTİ+’lar ve dünyanın her yerindeki savaş ve benzeri felaketlerden kaçarak canlarını kurtarmaya çalışan mülteciler.

Macaristan da bu ülkelerden biri. Macaristan’da yıllardır iktidarda bulunan sağcı hükümet, LGBTİ+ karşıtı yasalar çıkartıp duruyor. Bu ülkede son olarak kabul edilen bir yasa, 18 yaş altına yönelik eğitim materyallerinde LGBTİ+ sembollerinin kullanılmasını ve LGBTİ+ haklarının desteklenmesini yasakladığı gibi, bunları pedofolinin yasaklanmasıyla aynı kapsama sokuyor. Yasanın savunması ise daha da içler acısı: Çocukları korumak istiyorlarmış. Sanki LGBTİ+ çocuklar yokmuş gibi… Var olduklarını yine biz LGBTİ+ ebeveynleri çok iyi biliyoruz, tabii ki!

Ama aynı ülkenin başkenti Budapeşte’de geçen yıl Budapest Pride’ın “Sevgililer Günü, Sevgililer Günüdür!” çağrısına uyan 40 restoran, LGBTİ+ çiftlerin ayrımcılığa uğrama endişesiyle Sevgililer Günü’nü kamusal alanda değil de evlerinde gözlerden uzak kutlamak zorunda kalmalarını bir masaya boş şarap kadehleri, gökkuşağı renginde bir mum ve açıklayıcı bir metin koyarak protesto etmiş. LGBTİ+fobinin zirvede olduğu bu ülkede böyle bir protestonun yapılması umut verici, umalım Türkiye’de de kısa vadede aynı tarzdan protestolar yaygınlaşır. Bu imkânsız değil, temel insan hak ve özgürlüklerine inanan herkesin ortak mücadelesiyle elde edilebilecek bir kazanım. Unutmamak gerekir ki, temel hak ve özgürlüklerin birinin bile elde edilebilecek bir kazanım, yeni kazanımlar için umut verir, yeni kazanımların kapısını açar.

Biz LGBTİ+ ebeveynler, çocuklarımızın ister Sevgililer Günü olsun ister sağlık hizmeti almakta olsun, hayatın her alanında eşit haklara sahip oluncaya dek verecekleri mücadelede her zamanki gibi yanlarında olacağız.

Akşamınız eğlenceli, bol güllümlü geçsin ayol!

*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, aile, yorum
İstihdam