02/12/2010 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda bir bayramlaşma gerçekleşti, iç politikamızda kıyametler koptu.

Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda bir bayramlaşma gerçekleşti, iç politikamızda kıyametler koptu. BDP ile CHP bayramlaştı diye, başta Başbakan olmak üzere bütün “yetmez ama evet’çiler” ve basınımızın birçok sesi rahatsız oldu.

Başbakanın rahatsızlığını ilk bakışta anlamak kolay değil. Recep Bey’in her fırsatta sahibi olduğunu iddia ettiği dünya görüşü, en az üç çocukla noktalanacak aşka gelinceye kadar “platonik aşktan” yana olmasını gerektirmez mi? Nedir o zaman, bu aşka itirazı diye merak ettim?

CHP, bu toprakların Kürt illerinden milletvekili çıkaramıyor. Kürtler ise, parlamentodaki temsillerini sadece bu bölgeler üzerine dayandırmış durumda. İktidar olabilmek için, parlamenter demokrasinin Türkiye şartlarında var olan seçim kanununun anti-demokratik kısıtlamaları içinde bu iki partinin seçim ittifakına gitmeleri, neden diğer politikacıları ve taraftarlarını rahatsız ediyor? Dünyanın diğer demokrasilerine bakıldığında, sosyal demokrat bir partinin o ülkenin etnik azınlıklarının desteği ile iktidar olup çok önemli şeyler başardıkları olmayacak şey mi? Birleşik Krallık’ta kökleri ta 1800’li yıllara dayanan kanlı Kuzey İrlanda sorununu nihayet daha yeni, İşçi Partisi bir çözüme ulaştırmadı mı? Ve İngiliz İşçi Partisi’nin yıllardır oy depoları Galli, İskoç ve İrlandalı seçmenler değil mi?

İtiraz CHP’nin sosyal demokrat bir parti olmamasında ise; burası Türkiye. AKP ne kadar “özgürlükçü, demokrat bir muhafazakar parti” ise CHP de o kadar sosyal demokrat bir parti! BDP’nin de Kürtler’in partisi olduğuna hiç şüphe yok. Tabii ki gönül ister ki CHP daha sol, hakiki bir sosyal demokratik parti olsun, BDP de daha fazla Türkiye’nin partisi olsun. Kumaş bu kadar ve bu kumaştan bu fistan çıkıyor.

Bence “yetmez ama evet’çi” dostlarım da dahil, böyle bir ittifaka asıl itiraz, demokrasimizin ulaştığı noktada esas sorun, hakikaten “vesayet demokrasilerinden” hakiki bir demokrasiye geçebilmeye muhayyile güçlerinin yetmezliği. Türkiye demokrasisinin neredeyse 100 yıla varan tarihinde, hep “asker vesayetinin” yegane alternatifi “din vesayeti” olarak takdim edildi. Bunun gerçekçi bir “real-politik” olduğuna inanmışlar. Yine aynı nedenle devşirme* oylarla seçilmiş devşirme* Kürt politikacılarının varlığı ve desteği ile Türkiye’yi 8+ senedir idare eden bir iktidara itiraz etmiyorlar ama bir Kürt azınlığı destekli “sol” iktidar onlara hayal ve tehlikeli gözüküyor. Kürt bakanlarımız var; neden bir CHP, BDP koalisyon hükümetinde Kürt’lüklerini ümmet politikası arkasına saklayarak iktidarı paylaşan Kürtler yerine; Kürt olduklarını dolaptan değil ama açıkça söyleyebilen bakanlarımız olmasın? Türkiye’nin bir numaralı sorunu, Kürt sorununun çözülmesi gereken asıl püf noktası bu topraklar üzerinde Kürtler’in iktidardan hep uzak ancak gizlenip, saklanarak veya kimliklerini başka kimlikler içinde eriterek, ancak asimile olmuş bir şekilde iktidara ortak olmaları değil mi? Birleşik Krallığın İskoç’luğunu gururla taşıyan Başbakanı oluyor da Türkiye’nin neden kimliğini saklamadan, özür dilemeden dillendirebilen Kürt bir Başbakanı hayal bile edilemiyor?

Öcalan’ın son günlerde gazetelerden okuduğum “AKP çözüm istemiyor, çözüme hazır değil” sözleri ve “Çözüm önündeki en büyük engel AKP’dir” meyalindeki yorumları geç kalmış tespitler. Başbakan Kürt açılımı yapıyoruz diye öbek öbek sanatçı, entellektüel ve bilim insanlarını bir show havasında toplantılara davet ederken ve başta “yetmez ama evet’çiler” bu toplantılara icabet ederlerken bu gazete ve bu köşe çok yazdı: “Biat kültüründen demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, bu ülkenin sorunlarına çözüm çıkmaz. Çıksa, çıksa AKP’yi iktidar yapan ve iktidarda tutan 80+ Kürt asıllı AKP milletvekili çıkar”.

Şeytan diyor ki, git yarın hem CHP’ye hem de BDP’ye kayıt ol!

*Basınımızda kullanılan bu “devşirme” terimini sevmiyorum. Bir Kürt olsaydım ve bana böyle hitap edilseydi bu terimi hiç sevmezdim, incinirdim. Bu nedenle bunu okuyup da incinen Kürt’lerden özür diliyorum ama AKP ile iktidar için işbirliği yapmış Kürt’leri tarif etmek için henüz bildiğim başka bir terim yok.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam