20/02/2008 | Yazar: Kaos GL

Le Nouvel Obs, 100.

Le Nouvel Obs, 100. yaşgünü için de Beauvoir'ın çıplak resmini kapağa taşıyınca tepkilerle karşılaştı. Medya bir kez daha kadın vücudunu metalaştırırken feministler "Asla Sartre'ın poposunu basamazlardı" dedi.

Fransız haftalık Le Nouvel Observateur dergisi feminist yazar ve düşünür Simone de Beauvoir'ın çıplak bir fotoğrafını kapağına taşıdı.

1952'de Chicago'da belgesel fotoğrafçı Arthur Shay'ın çektiği fotoğrafın hikayesi, fotoğrafçının kitaplarından birinde şöyle yer alıyor:

"Nelson Algren'in (Shay'ın ev arkadaşı, fotoğrafçı) Wabansia meydanındaki mütevazı apartman dairesinde banyo yoktu, sadece bir lavabo vardı... Bir arkadaşımdan evinin anahtarlarını ödünç aldım ve onu (Simone de Beauvoir) arabamla oraya götürdüm. Kim bilir neden, banyonun kapısını açık bırakmıştı. Kenarda bekliyordum. Fotoğrafçı olduğum için birkaç kare çekme isteğimi bastıramadım. Leica'nın denklaşörünün sesini duyunca bana dönüp gülümsedi ve saçını düzeltmeye devam etti."


de Beauvoir 100 yaşında

Dergi, de Beauvoir'in 100. doğum günü nedeniyle Ocak ayının ilk sayısını büyük ölçüde ona ayırırken birçok feminist grup "bir kez daha kadınlar söz söyleyebilmek için önce soyunmak zorunda kalıyor" diyerek fotoğrafın yayınlanmasına tepki gösterdi.

De Beauvoir'ın kurucularından olduğu Kadın Davasını Seçmek örgütü, "Samimiyeti çalınmış bu fotoğraf Simone de Beauvoir'ın yazıları, felsefesi, feminizmi ya da kişiliğiyle ilgili hiçbir şey söylemiyor" dedi.

Bir başka feminist aktivist, avukat Gisele Halimi'nin kaleme aldığı metin şöyleydi:

"Dergi -erkek kişiliklere davranamadığı şekilde- tamamen ticari amaçlarına ulaşmak için kadınların vücutlarını araçsallaştırmaya devam ediyor."

"Asla bir erkeğin poposunu yayınlamazlardı"

De Beauvoir'ın filozof Jean-Paul Sartre'la aşkı üzerinden bu olayı değerlendiren feminist yazar Florence Montreynaud'sa "Dergiyi ilk gördüğümde aklıma, Sartre'ın poposunu asla kapağa taşımayacak olmaları geldi" dedi.

"Sonraysa 'ne kadar güzel bir popo' diye düşündüm. Hiçbir erkek felsefecinin bu kadar güzel bir poposu olamaz. De Beauvoir'ın parlak bir aklı ve mükemmel bir vücudu vardı. Kadınlar her iki alanda da kazanıyor."

Feminist, biseksüel, komünist, ateist ve varoluşçuydu

9 Haziran 1908'de doğan Simone de Beauvoir'ın en bilinen eseri 1949'da yazdığı, kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelenmesini yaptığı ve modern feminizmin temellerini kurduğu ‘İkinci Cins’.

Otobiyografisinin ilk bölümünde (‘Bir Genç Kızın Anıları’) dinine ve ülkesine bağlı ataerkil bir ailenin sorumluluklarla donatılmış kızı olarak yaşadığı dönemden bahseder.

Katolik Enstitüsü’nde matematik öğrenimi ve Sainte Marie Enstitüsünde yabancı dillerde yazın eğitimi gördü. Daha sonra Sorbonne’da felsefe eğitimi aldı. 1929’da Sartre'la tanıştı. Okulda lakabı "cesur"du.

1943'te ‘Konuk Kız’ (L'Invitée) adlı, Rouen okulundaki öğrencilerinden Olga Kosakiewicz ile olan kronik lezbiyen ilişkisinin öyküsünü yayımladı.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra de Beauvoir, Sartre’ın Maurice Merleau-Ponty ve diğer arkadaşları ile kurduğu ‘Modern Zamanlar’ (Les Temps Modernes) adlı politik gazetede çalışmaya başladı. ‘Belirsizlik Ahlakı Üzerine’ (Pour Une Morale de L'ambiguïté, 1947) kitabında Fransız varoluşçuluğu etkileri fark edilir. 1981’de Sartre’ın acı dolu son yıllarını anlattığı ‘Veda Töreni’ni (Cérémonie Des Adieux) yazdı. 1986'da ölen de Beauvoir Paris’te, Cimetière du Montparnasse mezarlığına Sartre’ın yanına gömüldü.

De Beauvoir, komünist, ateist ve varoluşçuydu. 1954'te yazdığı Mandarinler'le Goncourt ödülünü aldı ve dünya çapında tanındı.

O sırada yasa dışı olmasına rağmen kürtaj yaptırdıklarını açıklayan 343 Manifestosu'nun oluşturucularındandı. Manifesto, 1971'de Le Nouvel Observateur'da yayınlanmıştı.

Erhan Üstündağ


Etiketler: kültür sanat
nefret