25/03/2020 | Yazar: Gamze Li

Sorun, dışarıdan ne kadar yakın görünsek de daha önce hiç bu kadar zamanı paylaşmadığımız insanlarla bir evde durmak.

Sürekli konuşulana dair konuşulmayan şeyler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İllüstrasyon: Sayaka Ouhito

Salgın günlerinde kendimizi izolasyon etmek sorunun kaynağı ama etkisi değil. Sorun olan dışarıdan ne kadar yakın görünsek de daha önce hiç bu kadar zamanı paylaşmadığımız insanlarla bir evde durmak.

Çoğumuz memleket dışı, çok katlı ve çok yüzlü şehirlerde öğrenci ya da orta halli çalışanız. Evde gerim gerim, dişlerimizi sıka sıka oluşturduğumuz yapay, sıvı kimlikler günler geçtikçe tenimize yapışıp kalıyor. Nefes almamızı, ferahlamamızı engelliyor. Derme çatma, kendi emeğimizle kurduğumuz hayatlar geçen hafta öğlen vakti gördüğümüz düşe dönüşüyor. Ülkenin gözlerinde ve sizin kulaklarınızda başka kabuslar, ölümler, varken kendinize doğru ayna tutmakta çekiniyorsunuz. Yaşadığımız makro seviyedeki kaygı, acaba mikro seviyedeki hayatlarımızı hangi kırık merceğin doğrultusunda büküyor?

Öncekine kıyasla, bir eğreltimle, ne zaman biteceği hangi sonuçları doğuracağı bilinmeze sapıyor. Geçirdiğimiz günler belirsizliği izliyor, yakın bulduğumuz veya uzak gördüğümüz hiçbir suratta kesin bir ifadeye rastlanmıyor. Sisin içinde, burnumuzun dibini göremezken geleceğe bakıyoruz. Kaybımızın en elle tutulan tanığı ise bugünümüz. Bugün biz kendimiz değiliz. Yarınımız çoktan meçhul. Gri ama çoğunlukla kara bir depresyon boş sokaklara apartman pencerelerinden sızıyor. Görebildiğim bütün pencerelerden yazıyorum.

Antidepresan olarak başkalarının acılarından gram gram ümit çıkaran, bize bir şey olmaz diyenleri esefle izliyorum. Geçimini, birçok meslek gibi seyirciye, kalabalığa muhtaç drag performanstan kazanan arkadaşlarımın, sayıları belirsiz milyonlar gibi maddi sıkıntılarını, evde var olma mücadelelerini tek bir ağızdan değil; bazen bir mesajla ya da telefonda iki cümle arasında uzun uzun açılan parantezlerle öğreniyorum.

Hareketsiz günler boyunca, pencere kenarına konan başıboş güvercinlerle upuzun bakışır oldum. Güvercinin yassı gözlerine yaşadığımız kırık mercekli gerçeği düzeltmek için kendime bakıyordum. Kanatlarını açıp gittiğinde, gökyüzünden ilmek ilmek örgütlendiğimizi görecek miydim?

Yok sayan, nefret eden, ezen, biçen toplumun birlik ve beraberlik sözlerinde ne kadar samimiyet vardır? Yoksa, var olan kimliklerimizle, fiziksel mesafeyi koruyarak ama dayanışarak salgını nasıl atlatalım. Temelinde bireyin özgürlüğünün yattığı haklara kavuşamadan, toplumun büyük kesimi öteki gördüğünü varsaymazken; dedikleri gibi salgını geç değil çağın ve insanlığın çok gerisinden kaptık.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
nefret