21/08/2023 | Yazar: Sayati Al amal

İnsanların, yaşamayı kimin için hak edip etmediği veya sonlanıp sonlanmadığı gibi konularda yargı yetkisi taşımadıklarını anlamaları önemlidir.

Tehlikede olan LGBTİ+’lar: Türkiye'den sınırdışı edilirken yaşanan korku ve umursamazlık Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Türkiye'de yaşayan yabancı LGBTİ+’lar, ülkelerini terk etmiş olsalar bile, gözaltına alındıklarında korku ve dehşet içinde ülkelerine sınırdışı ediliyor. Bu kişiler, ülkelerine dönmeleri halinde öldürüleceklerini biliyorlar; ancak bu acil durum maalesef yeterince ciddiye alınmıyor ve genellikle umursanmıyor. LGBTİ+ hakları savunucuları, bu tehlikeli ve acil durumu gündeme taşımak için çaba sarf ediyor, ancak mesele genellikle sessizliğe gömülüyor.

28 Haziran tarihinde gerçekleşen onur yürüyüşünde, yabancı uyruklu kişilerin gözaltına alınarak geri gönderme merkezlerine gönderildiğini biliyoruz. Ne yazık ki, bu kişiler gözaltı süreci içerisinde ifade haklarını kullanmada zorluklarla karşılaştı ve iletişim kurma imkânları sınırlıydı. Ancak unutulmamalıdır ki, en temel haklardan biri olan iletişim kurma ve avukat tutma hakkı, bu durumda kısıtlandı. Ayrıca, bu kişiler polis güçleri tarafından hem fiziksel hem de sözlü şiddete maruz bırakıldılar.

Geri gönderme merkezlerinde dil açısından birçok kişi için anlaşılmaz bir durum söz konusu. Özellikle dışsal baskılar altında, zorlayıcı yöntemler ve fiziksel şiddet kullanılarak, insanlar belirli kararlara imza atmaya mecbur bırakılıyor. Bu durumun daha da endişe verici bir boyutu ise, bu kişilerin imza attıkları kararın ne olduğunu veya hangi konuda olduklarını dahi bilmemeleridir. Bu tür bir yaklaşım, insan haklarına aykırı bir durumu yansıtmaktadır. Dahası, bu insanlarla iletişim kurarak yapılan açıklamalar genellikle sonuçsuz kalmakta ve anlayış sağlanamamaktadır.

Ayrıca, avukat tutma hakkı konusunda belirtmek gerekir ki, geri gönderme merkezine gönderildikten sonra avukat tutmak da kolay olmuyor. Sivil toplum kuruluşlarına ulaşmak kolay olmayabiliyor, ulaştığınızda ise avukatların bir kısmı durumu gereken ciddiyetle değerlendiremeyebiliyor. Acil durumlarda göç alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarına ulaşmak, ulaştığınızda sonuç almak da mümkün olmayabiliyor. Sivil toplum kuruluşlarının bir kısmı, sadece projelerini ve projelerinin devamını düşünüyor. LGBTİ+ mültecilerin yaşadıklarının ciddiyetini doğru değerlendirmiyor.

Göçmen karşıtlığı ve cinsel yönelimleri nedeniyle mülteci ve LGBTİ+ kişiler, toplum içerisinde ayrımcılığa uğrayan özel bir kesimi temsil ediyor. Maalesef, bu kişiler gözaltına alındıktan sonra Geri Gönderme Merkezleri'nin denetiminde, cinsel taciz, tecavüz gibi ciddi suçlarla karşı karşıya kalıyor. Bununla birlikte, şantaj, tehdit ve fiziksel saldırılar gibi olumsuz olaylar da yaşanıyor.

Sınır dışı edilme kararı alındıktan sonra, LGBTİ+’ların maruz kaldığı zorluklar ve acı olaylar daha da artma eğilimindedir. Zaten kendi ülkelerinde mücadele etmek zorunda oldukları zor koşullara ilaveten, geldikleri ülkelerde LGBT hakları ve insan haklarını destekleyen bir çevre bulamıyorlar. Ne yazık ki, bulundukları ülkelerde bu hakları savunabilecekleri bir ortam bulunmamaktadır.

Bu bağlamda, sınırdışı edilen LGBTİ+’ları yalnızca idam cezası veya ömür boyu hapis gibi ağır cezaların beklediği gerçeği var. Ve bu gerçeklere rağmen, durumun ciddiyetini herkesin bilmesine rağmen, maalesef yetkililer hiçbir eylemde bulunmuyor. Dahası, bazı kişilerin bu bireylere karşı şiddet içeren ifadeler kullanarak onlara ölümcül hakaretlerde bulunmaları daha da üzücü bir durum. Bu tür kişilerin, yaşamayı kimin için hak edip etmediği veya sonlanıp sonlanmadığı gibi konularda yargı yetkisi taşımadıklarını anlamaları önemlidir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, mülteci, nefret suçları, siyaset
İstihdam