14/03/2022 | Yazar: Anjelik Kelavgil

8 Mart sonrasında faş olan transfobik kadın düşmanlarının imdadına Hilal Kaplan yetişiyor ve onlara paralel ve aynı leş söylemlerle transları ve cem-i cümle lubunyayı hedefine oturtuyor. Hilal Kaplan’ın imdadınaysa perinçekçiler yetişiyor ve selüloz israfı mecmualarının kapağından hepimizi hedef gösteriyor.

Tesadüfün böylesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Ateş Alpar, 20. İstanbul Feminist Gece Yürüyüşü

Tesadüflere inanır mısınız? Tesadüfüne göre değişse de ben çoğu tesadüfe pek inanmam. Tesadüf olarak niteleyebileceğim az sayıda olayı da zaman geçtikçe, içselleştirdikçe tesadüf olmaktan çıkarken bulurum. 

Tesadüflerle böyle ilişkileniyor olmamın bir nedeni de Türkiye’de yaşıyor olmak sanırım. Kötülüğün mafyatik bir örgütlenmeyle yönetim erkini elinde bulundurduğu ve hayatlarımızı yok etmeye and içtiği bu coğrafyada tesedüf, tüm ılık anlamını ne yazık ki yitiriyor benim için. Liyakatsiz yöneticilerin beceriksiz uygulamaları nedeniyle yoksulluğun ve yoksunluğun hayatlarımızın dört bir yanını habis bir ur gibi sardığı şu günlerde; yaşanan her rezilliği tesadüflere bağlıyor olmaları da beni tesadüflerden uzaklaştırmış olabilir diye düşünüyorum. Bu liyakatsiz ve beceriksiz poli-maaşlı kitlenin mezalimi altında yaşanan kimi olayları da insan aklı tesadüfe çekebilir ister istemez; ama söz konusu olan kadınlara ve LGBTİ+’lara dönük gerici saldırılar olunca, tesadüfe neredeyse hiç yer kalmıyor.

Yıllardır translara dönük nefretlerini feminizm adı altında üstümüze boca edenlerin gerçek yüzlerinin faş olmasını izliyorum bir süredir. Çok uzun zamandır bu fobik şer odağının gerici yanlarını, mevcut iktidarla ilişkilerini, sağ popülizmle bağlarını ve LGBTİ+ karşıtı resmi söylem için ne derece kullanışlı birer aparat olduklarını her an her yerde söyleyen biri olarak; ipliklerinin pazara çıkıyor olmasının hepimizin hayrına olduğunu düşünüyorum.

Öte yandan transfobik bir bataklıkta kadın düşmanlığının, ırkçılığın, manipülasyonun hemencecik bitiverdiğini de kitlesel olarak deneyimlediğimizin altını çizmek gerekiyor. Patriyarkanın dilini ve bakış açısını feminizm lafzıyla süsleyenlerin kıblesi Kabataş Yalanıyken minberlerinde Hilal Kaplan oturup vaaz veriyor. 8 Mart sonrasında faş olan transfobik kadın düşmanlarının imdadına Hilal Kaplan yetişiyor ve onlara paralel ve aynı leş söylemlerle transları ve cem-i cümle lubunyayı hedefine oturtuyor. Hilal Kaplan’ın imdadınaysa perinçekçiler yetişiyor ve selüloz israfı mecmualarının kapağından hepimizi hedef gösteriyor.

Patriyarkanın özneleri Ankara Sözleşmesi’ni yazmaya nefret mürekkebine fobi kalemini daldırarak başlamışlar gibi görünüyor, kalemin ucundaki tüyü ise SS almış dikecek yer arıyor muhtemelen. Tesadüf mü sizce, bu fobik müsilaj kitlesi kadınlara ve LGBTİ+’lara saldırırken Hilal Kaplan ve perinçekçilerin aynı söz ve söylemle, aynı dönemde aynı nefrette birleşmiş olmaları? Bu müsilaj kitlesinin Kabataş Yalancılarını pir bellemeleri tesadüf mü mesela? Liyakatsiz ve beceriksiz yöneticilerin hepimizi yoksulluğa ve yoksunluğa terk ettiği bu günlerde dönüştürücü olan ve sokaktan vazgeçmeyen kadın ve LGBTİ+’lara dönük bu saldırılar sizce tesadüf mü? 

Ben tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Ülkenin tepesine çöreklenmiş liyakatsizler kütlesi iktidarı kaybettikten sonra ortaya saçılacak bilgi ve belgelerde göreceğiz nasıl bir ilişki içindeler Hilal Kaplanla, perinçekçilerle ve SS’le. Pelikancılar her yerde sonuçta; kah aktrol, kah transfobik müsilaj kitlesi, kah lacivert dergisi, kah aydınlık gazetesi.

Gericiliğin aparatı haline gelmiş ve aktrollerle aynı tarzı kullanan bu kitlenin hayatın gerçekliğinde nasıl bir karşılığı olduğunu da hep beraber gördüğümüzü düşünüyorum. Bu kötü örneği; feminizmi güçlendirmek ve daha da kapsayıcı hale getirmek için bir fırsata çevirebileceğimizden eminim.

Tüm deneyimlerden kadınların ve LGBTİ+’ların yıllara varan mücadelesini yok saymaya ve manipüle ederek bölmeye çalışan nefret kumkumalarına karşı daha çok yan yana gelmek ve mücadeleyi hep birlikte ileriye taşımak gerekiyor; birbirimizi şifalandıracak olan yine biziz ve hepimizin bu şiddet karşısında şifalanmaya ihtiyacı var. Gelecek bizden yana, patriyarkanın öznelerinin yeri ise şimdiden Kabataş Yalancılarının sağ koltuğuna rezerve edilmiş durumda.

Hepimize kolaylıklar diliyorum ve akışımı önemli bir alıntıyla noktalamak istiyorum:

“Engelleyin, engelleyin, engelleyin!”.

Anj.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, siyaset
nefret