18/12/2008 | Yazar: Kaos GL



Son birkaç senedir LGBT* bireylerin, örgütlenmeleriyle birlikte görünürlükleri arttıkça homofobi ve transfobi de su yüzüne çıkmaya başladı. Ezelden beri var olsa da, cinsel yönelimleri ya da cinsiyet kimlikleri nedeniyle işten/okuldan atılan, tacize uğrayan, intihara zorlanan ya da öldürülen insanların öyküleri, haberleri karşımıza daha sık çıkar oldu. Bunun en son örneği 10 Kasım’da Ankara’da yaşandı. Dilek İnce adlı transeksüel pompalı tüfekle vurularak öldürüldü.
 
Dilek transeksüellerin ilk örgütlü davası olan ‘Eryaman Çetesi’nin tanığıydı. Geçtiğimiz ay serbest bırakılan çete elemanları mahkeme çıkışında zaferlerini transeksüellere küfürle karışık tehdit savurarak kutlamışlardı. Ve hemen ardından her gece rahatsız edilen, saldırıya uğrayan transeksüellerden ilk ‘kurban’ ise Dilek oldu.

Bu sene Antalya Film Festivali’nde belgesel bölümünde yarışan, Emre Yalgın’ın yönettiği ‘Pembe Gri’ adlı film Dilek’i değil ama Dilek’in çocukluğundan beri yaşadığı ve ölümüne neden olan transfobiyi anlatıyor.

‘Okulda, işte, mecliste / Eşcinseller her yerde / Kabul et ya da etme / Eşcinseller her yerde…’ Bir eylemde atılan bu sloganla başlıyor film. Ankara tren garına varıyoruz sonra. Pembe Hayat Tiyatrosu’nun İstanbul gösterimi için çıktığı yolculuğun başlangıcındayız. Kamera grubu şaşırarak, eleştirerek, yargılayarak, ilgili gözlerle izleyen yolcuların arasında takip ediyor sonra. Birazdan memelerini açan ya da jilet sallayan transeksüeller görmeyi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Karşımızda ‘hayat mı sahnedir, yoksa sahne mi hayat’ sorusunu soran iki transeksüel ve gey var: Selay, Destina, İsmail ve Barış. Geçen sene Ankara’da Pembe Hayat Derneği’nin çatısı altında kurulan tiyatronun oyuncuları onlar. Oyunlarının adı da ‘Pembe Gri’.



''Selay: ‘Cehennemse cehennemi yaşıyorum bu dünyada. O zaman cenneti hak ediyorum.’''

Türkiye’nin ilk LGBT Tiyatro Topluluğu da olan Pembe Hayat’ın oyunu, Destina adlı transeksüelin seks işçiliği yapan arkadaşlarını örgütlemeye çalışmasını anlatırken eşcinsellerin ve transeksüellerin toplum ve aile içinde yaşadıkları ayrımcılığa dikkat çekiyor. Film de yaratıcılarının izinden giderek oyunun temel derdine odaklanıyor. Oyundan görüntüler bir süre sonra yerini transeksüellerin eylemlerine bırakıyor ve 2006 senesinde, yaşadıkları ayrımcılığa artık son vermek için Pembe Hayat Derneği’nin kurulması fikrinden Ankara’da, öldürülen eşcinseller ve transeksüeller için yapılan ‘kefenli eylem’e kadar pek çok arşiv görüntüsüyle transfobiye karşı verilen mücadeleye tanıklık ediyor.

Ne kadar bu grup ve oyun üzerine yapılmış görünse de filmin asıl kelamı ‘transfobi’ üzerine oluyor ve heteroseksüeller arasında olduğu kadar eşcinsellerin içinde de var olan bir nefreti de sorguluyor. Eşcinsellerin açık olmadıkları sürece sorun yaşamadıklarını söyleyen Dernek kurucusu Buse’nin ‘Ortak sorunlar yaşasak da görünürlük anlamında farklılaşıyoruz’ sözleri bu durumu açıklamaya yetiyor. Oyunculardan açık bir eşcinsel olan İsmail de bu iddiayı doğrulayarak ‘Bundan 3-4 sene öncesine kadar, eşcinsel olduğum için homofobik değildim ama transfobiktim. Kaos GL ve Pembe Hayat bunu yenmemi sağladı’ diyor.



İşte film de oyun gibi, izleyenleri transfobileriyle yüzleştirmeye, bu nefreti azaltmaya, yok etmeye çalışıyor. Bunu ne kadar başardığını söylemek zor olsa da, ‘yeni tanışanlar için’ transeksüellerin seks işçiliği dışında bir hayatları olduğunu göstermesi açısından önemli. Hele hele Selay’ın gece sokaklarda yaşadıkları şiddeti anlatırken ‘madem istemiyorsun, neden fuhuş yapıyorsun’ cahil sorusunu soranlara verdiği yanıt bir belgesel filmden beklediğimiz açıklığı taşıyor. 17 Temmuz 2007 tarihinde İş ve İşçi Bulma Kurumu önünde yapılan eylemde hem kurum görevlileri hem de dışarıdaki insanların bakışlarının verdiği yanıt: ‘Transeksüellere verilecek işimiz yok!’ Buse’nin sözleri de bugünkü duruma son noktayı koyuyor: ‘Bir sene oldu, tek bir yanıt gelmedi.’

‘Pembe Gri’ ‘marjinal ve tehlikeli’ sanılan transeksüellerin dünyasını ‘normal’ kılan bir film. Daha da önemlisi transfobinin hayatlarını yok eden gücünü bilseler bile ‘başka bir dünya mümkün’ diyen insanların mücadelesini gösteriyor film seyircisine. Dilek’i ve diğerlerini hatırlatarak…

*Lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel

Bu belgesele [[Pembe Hayat|http://www.pembehayat.org]]'tan ulaşabilirsiniz


Etiketler: kültür sanat
nefret