11/03/2010 | Yazar: Seyhan Arman

Bir düğün. İki ana haber spikeri. PKK saldırısı. Yüzlerce fotoğraf.

Bir düğün. İki ana haber spikeri. PKK saldırısı. Yüzlerce fotoğraf. Bir albay, bir Mahmut, bir suskun, bir umursamaz. Yazan Zeynep Kaçar. Beş aile, normal. Birkaç mutsuz genç adam. Bir gelin. Kayıp. İki er yaralı. Yöneten Mesut Yüce. Komünist miymiş belediye başkanı. Reklamlar. Altı üstü iki oyuncu. Birkaç ses kaydı. Canlı yayın. Çifte torpilli hacı. Noktasız virgülsüz bir sıkma baş. Gizli örgüt lideri damat. Müzikler toz ve toz. Yaralı bir kulak. Kod adı manyak Niyazi. Düğün telaşı. Besime kör olmayasıca. İki koltuk. Yeni bir oyun. Koltuk Takımı…

Geçtiğimiz sezon tiyatro Maan’da tanıdığım oyuncu ve yazar Zeynep Kaçar ile yeni oyunu Koltuk Takımı’nı, sanata/tiyatroya ve sisteme bakışını konuştuk. Kadın oyunları yazıyor hep, sistemin yanlışlarına takmış durumda ve bunu en iyi anlatacağı yolla sanatla anlatıyor. Şu sıralar Hanımın Çiftliği dizisinde görüyoruz kendisini. Bab-ı Tiyatro Zeynep Kaçar’ın Mesut Yüce ile birlikte 2008 yılında kurduğu tiyatrosunun ismi ve bu sezon Koltuk Takımı’nı oynuyor, çeşitli sahnelerde. Çünkü henüz kendi sahneleri yok! 

Bab-ı Tiyaro’dan bahsedebilir miyiz öncelikle?
Bab-ı Tiyatro’yu 2008 yılında Mesut Yüce ile birlikte kurduk. Ben ondan önce de başka bir tiyatroda oyuncu ve yazar olarak çalışıyordum. Arada iki yıl İngiltere’ye gittim. Orada da tiyatro yaptım. Sonra dönünce Bab-ı Tiyatro’yu kurmaya karar verdik. Mesut da 10 yıldır Trabzon Devlet Tiyatrosu sanatçısı. Orada da alternatif işler üretmiş ama tabi taşrada sanat yapmak büyük şehirlere kıyasla çok daha yıpratıcı. Bab-ı Tiyatro ikimiz için de düşüncelerimizi hayata geçirmek için bulunmaz bir alan yarattı. Bab-ı Tiyatro güncel politikanın peşine düşen bir topluluk. Tiyatro post-modernizmle birlikte Türkiye’de kişisel bir noktaya yönelmeye başladı. Genel olarak insanın özel hikayeleriyle ilgilenen bir bakış açısı var. Bab-ı Tiyatro toplumsal olana yöneliyor. Sanatın amacının bu olduğunu düşünüyoruz. Bizi çevreleyen dünyadan soyutlayamayız kendimizi. Etrafımızı çevreleyense baskın olan. Güce, baskın olana muhalefet ediyoruz. Güçlü olan her kimse ve her ne ise eleştirilmesi gerekir. Yoksa farkına bile varmadan ezer geçer. Bu ister aile olsun, ister devlet olsun, ister televizyon olsun, ister heteroseksüellik olsun. 

Tiyatronuzun adı neden Bab-ı Tiyatro ?
Bab kapı demek. Bab-ı Tiyatro; tiyatro kapısı. Anlamı da, melodisi de hoş. Bab-ı Tiyatro’nun manifestosu da kapı figürü üzerine kurulu. “Tüm cinsel kimlik politikalarının, ezberlerin, masalların ya da sloganların, genel-geçer algının/algıların kapısını/kapılarını aralıyor. Küresel dünya kapıları, kadın/erkek arasındaki kapılar açılıyor-kapanıyor-aralık bırakılıyor. Kadın açıyor, erkek kapıyor. Bab-ı Tiyatro görünmeyene/söylenmeyene kapıları aralıyor. “

Bir kapı açan ya da en azından aralayan oyunlar yapmak hedefimiz. 

Geçen sezon Sahici İnsanlar/Plastik Ölümler adlı oyunumuzu oynadık. O oyunda bir töre cinayeti anlatılıyordu. Bir kızın ailesi tarafından öldürülüşü. Ama asıl ele aldığımız, büyük sistemdi. Sistemin mekanizmaları nasıl işliyor, nasıl Türkiye’yi yönlendiriyor, Türkiye nasıl kendi doğusunu yönlendiriyor, doğu aşiret sistemini, aşiret sistemi erkekleri ve erkekler kadınları. Çok ilgi gördü. Kitap olarak da basıldı. 

Oyunlarınızın tamamını okudum, sanırım hepsinde de kadın hikayeleri var, neden?
Erkek olmak dışında bir cinsiyet yok aslında kabul gören. Dünyadaki tüm tiyatro metinleri erkeği anlatır. Kimse de o yazarlara neden erkeği anlattın diye sormaz. Olması gereken bu diye kabul edilir. Ben de bir kadın olarak kadını anlatıyorum. Öncelikle, nesne olmaktan çıkarıp özne olarak algıladığım ve öyle algılanmasını istediğim için. İkinci olarak da kadınların varoluş hikayesinin daha derin, anlamlı ve işlevsel olduğunu düşündüğüm için. 8 basılı oyunum var. 10 senedir sadece feminist oyun yazıyorum. Bir görev bilinciyle değil belki ama ben yapmazsam, kimse yapmayacak gibi. Devlet Tiyatrosu Ankara’da Krem Karamel adlı bir oyunumu oynuyor bu sezon. Ben de bir yandan İngilizce ve Almancaya çevirtmeye çalışıyorum birkaç oyunumu. Bir gün gerçek bir tepki almayı umuyorum hala. 

Peki Koltuk Takımı?
Koltuk Takımı benim yeni yazdığım bir oyun. Yönetmeni Mesut Yüce. Aile ve onun kriterlerini belirleyen televizyonu hedef alıyor. Her şeyin güllük gülistanlık olduğu varsayılan ailede dengeler nasıl kuruluyor, cinsiyet nasıl belirleniyor, görev dağılımı, iki yüzlülükler, yıllardır söylenip durulan aynı yalanlar beş çift etrafında anlatılıyor. Onların nasıl iyi birer kadın ve erkek olacaklarını dikte eden ise televizyon. Yani baskın olanın en büyük silahı. Televizyon söylüyor bize. Ondan önce masallar söylüyordu, destanlar, ninniler. Bin yıllardır süren bir kandırmaca. Aile çok iyidir. Aile korur kollar… Kadının görevi şunlardır, erkeğinki bunlar. Bu ülkede kadınlar sanki en çok ailelerindeki erkekler tarafından öldürülmüyor gibi. Ya da cinsel istismarlar, tecavüzler, şiddet, baskı aileden üremiyor gibi. Televizyon her an bize bunu söylüyor. Kadın budur, erkek budur. Sakın bunların dışına çıkma. Yoksa seni dışlarız. Hep beraber. Çünkü biz bir aileyiz. 

Oyunda bir düğün öncesinde beş çift düğüne gitmek için hazırlanıyor. Bu arada her ailenin kendi içinde yaşadığı klişeleşmiş ilişki biçimleri sergileniyor. Kadının ve erkeğin cinsel kimlikleri üzerinden ailenin ne mene bir şey olduğu anlatılıyor. İki ana haber spikeri de, düğün gecesinde yaşanan faciayı anlatıyor. 
Facia da oyunun sonunda anlaşılıyor. Facia; bu dünyanın bize dayattığı cinsel kimliklere itiraz etmek aslında. Klişelerin dışında başka bir seçenek olduğunu görmek ve göstermek… Bu toplum için asıl facia bu. Nasıl olur, biz sana söylemedik mi, ya kadınsındır, ya erkek… Kadınlığın da, erkekliğin de sınırları vardır. O sınırları aşamazsın. 

Oyunda eşcinsel bir çift var ve haberlerde bir travestiden bahsediyorsunuz, neden böyle bir bölüm ekleme ihtiyacı duydunuz?
Aslında oyunun ana teması eşcinsellik üzerine kurulu. Ancak oyun boyunca bunu tersinden yani heteroseksüellikten anlatıyorum. Amacım sakatlanmış kadın ve erkek kimliklerinin kendine benzemeyeni nasıl yok saydığını ve yok etmeye çalıştığını anlatabilmek. 
Bir gey arkadaşım anlatmıştı. Sevgilisine kızmış. Hiç gelemem böyle homoseksüel davranışlara diye. Sonra hemen fark etmiş ağzından çıkanı. Bilinçaltımıza kazımak değil bu, matkapla oymak. Biz de bunu görünür kılmaya çalışıyoruz. Bilinçaltımız nasıl işleniyor, kimler, hangi alanlarda, nasıl usul usul oyuyor? Ya yanılıyorsa çoğunluk? Ya yanlışsa bilinenler? Sevgi hep böyle mi yaşanır? Madem çok doğru, neden cinnet toplumuyuz? Kadın ve erkek madem o kadar sağlıklı, onlar da sağlıklı aileler kuruyor, neden herkes birbirinin gırtlağını sıkıp duruyor? Bir yerde bir yanlış var. Kör gibi yaşarsak, olmaya da devam edecek. 
Oyun bir komedi. İşin içine televizyon girince ciddiyet kayboluyor. Öyle saçma ki! Ama gülebilir misiniz bilmiyorum. Çok acıklı aynı zamanda. Kapandaki fare gibi herkes. 

Oyunu izlemek isteyenler nerede ve ne zaman izleyebilirler?
Ocak ayında Kadıköy’de oynadık. Mart başından itibaren Taksimdeyiz. Asıl seyircimize de burada ulaşacağımızı düşünüyoruz. Oyuncular Tiyatro Kahve’de oynayacağız. Rumeli Han’da. On yıldır feminist tiyatro yapıyorum, tahminen ondan fazla feminist gelmemiştir oyunlarımıza. Belki şimdi gey, lezbiyen, biseksüel ve transseksüeller ilgi gösterir. Güncel tarihler için www.babtiyatro.com adresinden bilgi alınabilir. 


Peki LGBTT bireyler neden bu oyuna gelmeli?
LGBTTlerle dalga geçmeyen, anlamaya çalışan ve konusu cinsel kimlikler olan bir oyun Koltuk Takımı. Kesin bir şey söyleyemesem de bu ülkede eşcinsel sanat da sadece eşcinseller tarafından üretiliyor takip ettiğim kadarıyla. Biz dışarıdan insanlar olarak anlamaya ve anladığımızı empati kurarak anlatmaya çalışıyoruz. O yüzden gelecek yorumlar bizim için çok önemli. Cinsel kimlikler ve dayatmalarla çok uğraşan bir yazarım ama ilk defa kendi tecrübelerimin dışında bir alana girdim. Gerçekten çok merak ediyorum nasıl algılanacak.

Teşekkür ederim.

Not: Oyun 23 Mart Salı ve 24 Mart Çarşamba 20:30’da Oyuncular Tiyatro Kahve İstiklal Caddesi Rumeli handa izlenebilir.
 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam