12/11/2020 | Yazar: Beren Azizi

Korona’dan gecenin bir saatinde trans kadınların evlerini basarak mı korunacağız? Toplum kendini bu transfobik şovlarla pandemiye karşı daha güvende mi hissedecek?

Transfobi koronadan daha tehlikeli Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Trans kadınlar, polisin bir ülkede ne kadar keyfi davranabileceğinin üst sınırıdır. Hukukun üstünlüğünü arayanlar ve yolsuzluğu engellemek isteyenler, dahası insanca ve onurlu bir yaşamın peşinde olanlar, polisin trans kadınlara muamelesine öyle ya da böyle bakmak ve bu muamelelere karşı mücadele etmek zorundalar.

Birkaç gün önce bir gece ansızın gelen polis, Bayram Sokak’ta yaşayan 18 trans kadının evlerini basmış. Kadınlar, Taksim Polis Merkezi Amirliği’ne götürülmüş. İki saate yakın 18 kadını küçücük bir odaya tıkmışlar. Korona’ya karşı önlem alıyorlarmış! Polis, kadınları gözaltına alırken “korona tedbirleri” demiş ama tutanakta başka şeyler yazmış falan filan. Bir yığın keyfi zırva ve LGBTİ+ fobik sistemin gözünü boyama şovundan fazlası yok bu hukuk ve insanlık dışı uygulamalarda.

Nasıl ikiyüzlü ve sözde “ahlaklı” bir cinsiyet rejimidir bu? Önce bir grup kadını ve kız çocuğunu trans oldukları için dışla, bu kadınlara ve kız çocuklarına ayrımcılığın en alasını uygula ve uygulat, transfobikleri cezalandırmak yerine tek tek ödüllendir, nefretin çemberinden geçirt bu kadınları, çocuk yaşta evlerinden attır, üniversitelere sokma, yurtlarda barındıma, zorunlu ve güvencesiz seks işçiliğine mahkum et, bazen bundan nemalan, ceza adı altıda de facto vergi al, tüm toplumun gözleri önünde bu hikaye böyle sürüp gitsin…

Sonra bir gece ansızın yönetilmesi becerilemeyen ellere yüzlere çoktan bulaşmış pandemiye karşı “önlem” adı altında bu kadınların evleri basılsın! Bu kadınlara hiçbir maddi ve manevi yardım sağlanmasın, çalışamayacakları süre boyunca hiçbir ödenek verilmesin… Pandemi çığırından iyice çıkmaya başayınca da evleri basılıp küçücük bir nezaret odasına toptan tıkılsınlar! Soran olursa Korona tedbirleri densin; ama tutanağa fuhuşa bilmem ne yazılsın… Bir grup dışlanmış, ezilmiş, ötekileştirilmiş dezavantajlı bir gruba ait insanın hayatlarıyla dalga geçiliyor. Aslında hepimizle dalga geçiliyor.

Polis; trans kadınlara keyfi uygulamalarda bulunurken, onları bazen sömürürken, hepimizin önyargılarından, trans kadınların örgütlenme hakkının gasp edilmesinden, bu kadınların demokratik katılımdan dışlanmasından ve hukuk konusunda cahil bırakılmış halktan besleniyor. Trans kadınlara karşı önyargıların bu kadar normal olduğu hatta bir erkeklik-ahlak şovu gibi ikiyüzlüce icra edildiği, bu kadınların örgütlenmesinin “toplumun hassasiyetleri” bahanesiyle yasaklandığı, demokratik katılımdan bilim ve vicdan dışı kara propagandalarla dışlandığı, halkın ise hukuki konularda son derece cahil ve pasif bırakıldığı bir ülkede polis için trans kadınlar adeta insan hakkı ihlallerinin egzersizlerinin yapıldığı hiçliklerdir. Bu kadınlara bir hiç muamelesi yapılıyor ve bu kadınların bedenleri ile onurları üzerinden insan hakkı ihlallerinin egzersizleri yapılıyor. Yıllardır bu böyle sürüp gidiyor.

Bir grup kadının bu kadar hiçleştirildiği, insan onuruna aykırı muameleye göz göre göre maruz bırakıldığı bir ülkede kim kimin yüzüne bakıp insanca bir hayat talep edebilir? Kim yolsuzluğa, haksızlığa, yalana, talana, ranta karşı insani bir yaşam talebinin karşılık bulacağına inanabilir?  Bir toplumda transfobi her zaman afetlerden ve salgınlardan daha tehlikeli! Görmüyor muyuz hala? Deprem değil rant ve çıkar için yalancılığı iş edinmiş insanların, ama özellikle erkeklerin, eril dayanışmayla kurdukları kayırmacı işbirliği sonucu yaptıkları binalar öldürüyor! Korona öldürüyor doğru ama göğüs hastalıklarına ayrılan yatak sayısını tüm uyarılara rağmen azaltan sağlık sistemi ve buna çıkarları için göz yuman insanlar, ama gene özellikle erkekler, daha çok öldürdü ve öldürüyor. AKP dönemi, göğüs hastalıklarına ayrılan yatak sayısına açılmış bir savaşın en şiddetlendiği dönemdir. Bunları konuşmak yerine trans kadınların evleri basılıyor.

Türk Tabipler Birliği AKP döneminde göğüs hastalıklarına ayrılan yatak sayısındaki bu radikal azalmayı çok önceden görüp, yani Korona’dan yıllar önce, yazdığı raporlarında salgın hastalık riskleri konusunda hükümeti ve toplumu uyarmıştı.[1] Bu uyarılar hiçbir şekilde dikkate alınmadığı gibi göğüs hastalıklarına verilen önemin görülmemiş şekilde dibe vurması son hızla devam etti. Çok iyi biliyoruz ki göğüs hastalıkları son derece sınıfsal ve toplumsal cinsiyetli hastalıklardır. Bu hastalıklara yakalanan “müşteriler” fakirdir ve marjinal cinsiyetlidir, seks işçisidir mesela; “kar” getirmezler, dolayısıyla bu “sağlık sektörlerine” “yatırım” yapmak gereksizdir. Bu hastalıklara yakalananların bedenleri zaten baştan gözden çıkarılmıştır. Kah hastalık olur kah güvencesiz işçiliğe mahkum edilmeleri sonucu nefret cinayetinde ya da bir madende göçük altında ölmek olur, bedenleri gözden çıkarılmıştır. İnsan onuru ayaklar altındadır.

Şimdi, sistemin duvara toslamasının ceremesi de seks işçiliğinden başka pek de şansları olmayan bir grup kadın mı çekecek yani? Korona’dan gecenin bir saatinde trans kadınların evlerini basarak mı korunacağız? Toplum kendini bu transfobik şovlarla pandemiye karşı daha güvende mi hissedecek?  

Beni arkadaşlarını cinayetlerde, intiharlarda göz göre göre kaybetmiş olanlar anlar. Bir minicik çocuğun hayatının, ikiyüzlü ahlak bekçileri tarafından dövüle sövüle hiç edildiğine gözleriyle şahit olmuş olanlar anlar. Ve dahası beni bunu değiştirmek isteyenler anlar.

Farkında mıyız bilmiyorum. Trans kadınların “kaderi” hepimizin kaderi olmaya başladı. Hepimiz aynı gözden çıkarılmışlığı ve buna karşı hayatta kalma mücadelesini iliklerimize kadar hissediyoruz. Deprem, pandemi, gözden çıkarılmışlığı normalleştiren çaresizliğimiz…

Çaresizliğimize karşı hatırlayalım:

Trans cinayetleri politiktir. Soma politiktir. Deprem politiktir. Pandemi politiktir. Pandemi “önlemleri” politiktir.

“That there are no more lovers left alive,

No one has survived...”

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları
İstihdam