21/12/2020 | Yazar: Fırat Uran

Türkiye’de henüz Cansız Mankenlere getirilmiş bir yasak yok. O halde ne söylemeye çalışıyordu bana bu cansız mankenler?

Türkiye’nin Cansız Mankenleri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cansız Mankenler insanların, satılan ürünü görüp alma isteği uyandırması için tasarlanmış bir şeyken Türkiye’de bu isteği uyandırmanın pek de önemli olmadığını ya da bir şekilde başaramadıklarını fark ettim. Türkiye’nin Cansız Mankenlerine daha yakından baktığımda bana bir şey söylemeye çalıştıklarını düşündüm. “Üzerimizdekini satın al” mesajının dışında bir şeydi söylemeye çalıştıkları. Bunun üzerinde düşünürken “Ablacım baş örtünü düzelt, Abicim gözlerine sahip çık – Sansürlenmemiş İran Sesleri kitabını okumaya başladım. Mehrangiz Kar’ın yazdığı “Cansız Manken’in Ölümü” adlı yazı ile bu şekilde tanıştım. İçinden bir kısmı paylaşmak isterim:

“Kadın cansız mankenler, baş örtüsü giyilmesine zorlanan ilk gruptu. Saçlarını kaybettikten sonra, sadece çehrelerinin ovalliği, zarifçe renklendirilmiş dudakları, kızaran yanakları, ve süslenmiş kirpikleri gözükebiliyordu ama yetkili makamlar bu çekici yüzlere artık tahammül edemeyip, cansız mankenlerden biraz yardım alarak, kadınların dış görünüşlerini islamlaştırmaya devam ettiler. Bu mankenler tüm İranlı kadınlar için örnek bir modele dönüştürüldü: zaten örtülülerdi, ama bu yeterli değildi. Şiddetli baskıdan etkilenen tüccarlar yeni İslami kanunlar doğrultusunda harekete geçti. Mankenlerin yüzlerinde renkler yavaş yavaş solup gitti. Rujlarının kırmızılığı ve kızarmış yanakları gitgide renksizleşti. Işıklı gözleri ferini kaybetmişti ve boş bakıyordu. Artık onların bakışlarına, İslam Cumhuriyetinin yaratmak istediği tevazu ve iffet havasında, bir korku yerleşmişti. Dükkan sahipleri en sonunda baskıcı rejime dayanamayarak mankenlerin kafalarını koparmaya başladılar. Kafası kopartılan mankenlerin üstüne kartondan yapılmış yuvarlak kağıt yüzler konulmuştu. Gözleri, kirpikleri, burnu, ağzı olmayan. Muhafazakar kesim için ideal olan kadın; görmek için gözleri olmayan, konuşacak ağzı olmayan, kaçacak bacakları olmayan kadındı. Sonrasında dükkan sahipleri cansız mankenlerin parmaklarını koparıp ayaklarını bağladılar. Üzerlerinde kadın kimliği ve görünüme ait olan her şey yok edildi.

turkiye-nin-cansiz-mankenleri-1

Bu yazıyı okuduktan sonra bugüne kadar farkında olduğum kadın – erkek ayrımcılığını daha farklı bir boyutta algılamaya başladım. Aslında bir cinsiyetin diğer bir cinsiyete açtığı savaştı bu. Judith Buthler “Toplumsal cinsiyet, erkekler ile kadınlar arasındaki eşitsizliğin cinselleştirilmesinin katılaşmış halidir,(Butler, 2008) derken tam da bu konuya değinmek istiyordu.

turkiye-nin-cansiz-mankenleri-2

Türkiye’de henüz Cansız Mankenlere getirilmiş bir yasak yok. O halde ne söylemeye çalışıyordu bana bu cansız mankenler?

turkiye-nin-cansiz-mankenleri-3

Beş yıl boyunca Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çektiğim Cansız Manken fotoğraflarını arşivlik bir kitap haline getirdim. Yanlarına kafamda canlanan cümleleri yazdım.

Cansız Mankenler’in söylemek istediği bu cümleleri duymak isterseniz, kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Kaynakça

Kar, M. (2006). My Sister Guard Your Veil; My Brother, Guard Your Eyes. (L. A. Zanganeh, Ed.) Boston: Beacon Press.

Butler, J. (2008). Cinsiyet Belası. İstanbul: Metis Yayınları.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam