08/11/2010 | Yazar: Serkan Görkemli

Üniversiteli eşcinsel öğrenci oluşumu LeGaTo hakkında &cced

Üniversiteli eşcinsel öğrenci oluşumu LeGaTo hakkında çok şey söylendi ve daha da söylenip yazılması gerekiyor çünkü LeGaTo deneyimi eşcinsel öğrenci örgütlenmesinin geleceği için çok önemli dersler içeriyor. Bu yazıda, bu oluşuma zamanında katkıda bulunmuş üç arkadaşın bakışaçısına yer vereceğim. Bu üç aktivist arkadaş ile LeGaTo deneyimi, Kaos GL ve Lambda hakkında 2003 yazında söyleştim. Yer darlığından dolayı, burada üç söyleşiden alıntılar sunacagim. Kişisel bilgilerini saklı tutacağıma söz verdiğim için, aşağıdaki isimler, söyleştiğim arkadaşların gerçek isimleri değil.
 
Söyleşilerden alıntılara geçmeden once, LeGaTo’nun tarihine kısaca bir bakalım: Kaos GL’nin desteği ve yardımlarıyla 1990'ların ortasında başlıyor ve 2000 yılında internet vasıtasıyla Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelere yayılıyor. Son zamanlardaki durulmaya rağmen, LeGaTo önemli işler yaptı. Mesela yeni guruplar kuruldukça ve öğrenciler biraraya geldikçe, Kaos GL’nin ve Lambda’nın okuma gurupları, film gösterimleri ve bunun gibi aktiviteleri içeren aktivist modeli ve birikimleri üniversitelere yayıldı.
 
Legato deneyimi tabii ki “toz pembe” değildi. Mesela Legato’ya yöneltilen eleştirilerden ikisi “sadece elektronik bir posta gurubu olduğu ve başka da birşey yapmadığı” ve “sadece bir arkadaşlık grubu olduğu”ydu. Bu eleştirilerle bağlantılı olarak LeGaTo’nun kendi ayakları üzerinde durmak ve bir süreklilik oluşturmak için internete bağımlı olmasından ve arkadaş grubu olarak üniversiteli lezbiyen ve geylere cazip gözükmesinden, söyleşilerimizde hem avantaj hem de dezavantaj olarak bahsedildi. Hatta bu endişeler başka şekillerde -mesela kimlik farklılıkları, sosyalleşme ve politikleşme gibi kavramlarla- tekrar tekrar yüze vurdu söyleşilerimizde. Aşağıdaki alıntılarda bu kavramlara değinip, LeGaTo deneyimine bu açıdan bakarak, üniversiteli eşcinsel hareketin nasil ilerlemesi gerektiğine yönelik bazı yararlı tespitler yapmak mümkün.
 
Söyleşilerimizde ele alınan konulardan birisi LeGaTo ve Kaos GL/Lambdaistanbul arasındaki farklılıktı. Mesela Nevzat bu konuda şunları söyledi: “Diğer organizasyonların misyonları çok daha genel. Daha büyük kitlelere hitap eden bir misyon ve daha büyük kitlelere ulaşmak. Herkesi eşcinsellikle ilgili misyonlarda beraber çalışmaya teşvik eden bir organizasyon Lambda ve biraz da politik bir organizasyon tabii ki… Sonuçta her şekilde politikaya dokunuyorsun ancak onlar biraz daha ağırlık veriyorlar buna… LeGaTo daha bir öğrenci topluluğuydu; daha kampüse ve üniversiteye dönük… Böyle bir farkı vardı. Ve tabii ki sırf üniversiteden öğrencilerle kısıtlı olduğu için, daha tekdüze bir sosyo-ekonomik durumdan insanların oluşturduğu bir topluluktu.” Nevzat’ın bu sözleri, eşcinsel hareket gibi sosyal bir örgütleşme için fevkalede önemli olan “farklılıklar” konusuna dikkat çekiyor. Hangi farklılıklar? Cinsel yönelim, cinsiyet, sosyal sınıf, meslek, yaş, jenerasyon, etnik/dinsel/bölgesel farklar ve daha nicesi… Bu farklılıklar, eşcinsel örgütlenmeyi nasıl etkiliyor ve pozitif bir yola nasıl yönlendirilebilir? Bunlar cevaplamasi kolay sorular değil ancak aşağıdaki alıntılar, bu konuya üniversiteli örgütlenme bazında iki açıdan ışık tutuyor.
 
Bir başka söyleşide, Deniz de Lambdaistanbul ve LeGaTo üyeleri arasındaki farkı, sosyal etkinlikler açısından şöyle dile getirdi: “LeGaTo’ya geldiğimde, lise arkadaşlarımla bir şey yapıyorum gibi hissettim. Kendimi korunaklı bir yerde hissettim. Konuşurken aşağı yukarı ne diyeceğimi tahmin edecekler; biraz daha rahat oluyordum o konuda. Ya da bütün gün kafana İngilizce kelime pompalamışlarsa ve senin İngilizce kelime kullanasın geliyorsa, kendini kasıp İngilizce’ni Türkçe’ye çevirmeye çalışmıyorsun; İngilizce olarak ağzından çıkartabiliyorsun. Yani aşağı yukarı İngilizce bilen insanlar oluyorlar LeGato’lular. “Sen burjuvasın, konuşuyorsun!” denmiyor, herkes burjuva olduğu için… Lambda daha çok politikaya daha ağırlık verir. LeGaTo, daha çok bir arkadaş gurubu… Hem eşcinsel bir ortam, hem de sosyal-kültürel etkinliklere dair konuşulabilecek bir zaman aralığı. Aslında bir arkadaş gurubu olmaya çok mahkumdu çünkü insanlar onu seviyordu.  Beraber yemeğe gitmeyi, beraber bara gitmeyi… Politik alana çekilmek gibi dertleri ortadan kalkmaya başlamıştı, sosyalleşmeye başlayınca.” LeGaTo’nun sosyal sınıf, dil, ve mesleki açılardan diğer oluşumlara nispeten homojenliği, Deniz’in bahsettiği gibi, topluluğu sosyal açıdan diğer eşcinsel öğrenciler için cazip kılıyor. “Sen burjuvasın, konuşuyorsun!” tepkisi de, en azından Deniz’in tecrübesinde, üniversiteli kesimin homojenliğinin zaman zaman dışarıdan nasıl görüldüğünü ifade ediyor. Burada Deniz bir başka önemli konuya da değiniyor: sosyalleşmenin sadece tanışıp birlikte iyi vakit geçirme ile sınırlı kalması, politikleşme ve üniversiteli eşcinsel hareketin aktivist amaçları açısından zararlı oluyor.
 
Gruplar arasındaki farklılıklar ve sosyalleşme, Zeynep’le yapmış olduğum ve üçüncü söyleşide de önemli bir yer tuttu: “Bu biraya geliş ve etkinlikler, bir sosyal çevre yaratıyor. Sonuçta gelenler, üretimden çok sosyal çevreyle ilişkilenmeyi tercih ediyorlar. Tabii insanların arayışlarını dönüştürme de, aslında politik arayışları olanların sorumluluğunda. Ancak onlar da bunun yollarını bilmiyorlar… Amaçlananı gerçekten anlayıp kavrama, cinsel politikayı ya da genel anlamda politikayı anlayıp kavramayı, örgütlenmeyi, bunun gerekliliğini ve örgütlenmenin ne olduğunu anlayıp kavramayı gerektiriyor. Bunun ciddi bir kavrayışı olmayınca ve bu kavrayışı, ulaştığın kişilere aktarmaya dönük bir eğitim politikası yoksa, bir toplumsallaşma gerçekleşemiyor. Bu şekliyle de, mesele sadece bir sosyal alan halinde kalabiliyor… LeGaTo’daki asıl sorun böyle bir şeydi. Genel anlamda o günden bugüne sürekliliğin sağlanamamasının ve kurumsallaşmanın olamamasının altında yatan nedenin bu olduğunu düşünüyorum.”
 
Üniversiteli eşcinsel hareket, 2007’de Gökkuşağı LGBT Kulübü’nün Bilgi Üniversitesi’nde kurulması ile kurumsallaşma adına bir adım atmış oldu ancak internet, kullanılmaya ve eşcinsel hareket için de önemli bir iletişim aracı olmaya devam edecek. Aynı sorunların tekrarlanmaması için ne yapmak lazım? Zeynep’e göre, Kaos GL ve Lambda’nın LeGaTo gibi oluşumlar üzerinden birbirine ulaşmış insanlara güç vermesi lazım. Türkiye’deki eşcinsel tarih ve birikim, yeni gelenlere, bireysel girişimlerden ziyade ciddi ve yerleşmiş bir eğitim politikası ile aktarılmalı. Peki ya, yukarıda iki kutup gibi bahsedilen sosyalleşme ve politikleşme? Buna Zeynep’in cevabı şöyle: “İnsanlar, üzerlerinde siyaset yapacağımız araçlar değiller sonuçta. Kuracakları sosyal ilişkiler üzerinden kendilerini gerçekleştirecekler ve varoluşlarını hissedecekler. Dolayısıyla sosyal alan, insanların kendileriyle barışmaları gibi süreçler açısından oldukça önemli. Hem bunun devamlılığının sağlanması ve güçlendirilmesi, hem de aynı zamanda siyasete müdahale anlamında aktifleştirilmesi gerekiyor.”
 
Bu üç söyleşiden yola çıkarak, üniversiteli eşcinsel hareketin geleceği ve sürekliliği için Kaos GL, Lambda ve üniversiteli oluşum (LeGaTo ya da adı ne olursa olsun) arasında sistemli ve ortak bir eğitici çalışmanın devam etmesi gerekli. Cinsel yönelimin yanında, yukarıda bahsedilen diğer kimlik farklılıkları, grup içi sosyalleşme ve dışarıya yönelik politikleşme süreçleri de böyle bir çalışmanın merkezinde kurumsal olarak ele alınmalı.
 
Nevzat, Deniz ve Zeynep’e, söyleşilere katıldıkları ve birikimlerini/fikirlerini paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum.

Serkan Görkemli


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam