25/04/2009 | Yazar: Kaos GL

Viyana’daki 9-14 Nisan 2009 feminist buluşma, feminizmin farklı değerlendirmelerini de gündeme getirmiştir. Her hareketlenme kendi içindeki çelişkilerini de beraberinde getiriyor.

Viyana’daki 9-14 Nisan 2009 feminist buluşma, feminizmin farklı değerlendirmelerini de gündeme getirmiştir. Her hareketlenme kendi içindeki çelişkilerini de beraberinde getiriyor. Önemli olan bu çelişkilerin farkında olunması ve açık tartışılmasıdır. Tartışma ve diyalogların getireceği sonuçlar feministlere yeni ufuklar açabilir. Kolektif davranış biçiminin eğitici rolünü aramızda yaşatabilir.

Daha önceki yazılarımızda dünyadaki 1968 hareketi Türkiye’de politik yanın yaşanmasının ve diğer devrimci sosyal açılımların yaşanmadığı gerçeği idi. Kadınlar erkeklerle aynı çatı altında toplumsal mücadele içindeydi. ML örgütlenmelerde Kadın hareketi ayrı şekilde ele alınmıyordu. Bağımsız örgütlenmelere kapalıydı. 1980’ler ise eksik olan feminist hareketlerin şekillenmesi, eşcinsel cinsel yönelimleri olanlar, kendilerinden farklı olanı ötekileştirmeme, savaş ve şiddet karşıtlığı, vicdani ve total retçilerin oluşumu, ekolojik çalışmalarla ve anarşizm tarihi sürecini gecikmeli olarak tamamlamaktadır. 1968’de politik mücadelenin yükselmesi ile eksik alanın da beraber gelişmesi doğru olandı.
 
Şimdiki dönem 1980’deki eksikliği tamamlamaya çalışıyor. Tarihin ve doğanın zorunlu yasaları hiç bir engel tanımamaktadır. Tarih ve doğanın kendi yasaları ve gerçekliği belirleyici olandır. İstediğimiz kadar tarih ve doğadaki oluşumu kendi dilediğimiz gibi sekilendirelim, onun gerçeği ile bize dayatmasını hiç bir güç engelleyemez. Tıpkı 1968’lerin renkliliğinden kopup tek bir rengi almamız gibi, oysa çok renkli bir hareketti.1980’lerin gelişmeleri,1968 tamamlanmasını günümüz canlı yaşamaktadır. Ayrıca zamanında olması gereken hareketlerin gecikme ile kendilerini ifade etmelerinin de dezavantajları, gelişiminde engelleri de yaratmaktadır. Politik ağların ben merkeziyetçi mantıkla yürütülmesinden ve de politikanın dar alanda tutulmasının getirdiği birikimlerin bu güne olumsuz yansımasını birçok alandaki çalışmalarda görülmektedir. Bunu ancak süreç içinde paylaşımlarla yıkmak mümkündür.
 
Viyana’daki feminist otonom ve grupların çalışmaları ve anarko-feminist grupların çalışmaları hiç bir yönlendirme ve dayatma olmadan doğal birliktelikleri yarattı. Paylaşımı özgürce kendiniz olmaya sunduğunuzda gönüllü birliktelikler yaratmak üretici olmaktadır.
 
Anti-nasyonal tavır ve duruş aynı zamanda tüm dünya ve kendi ülkenin topraklarındaki mücadeleyi eşleştirmektir. Bu mantıkla kendi topraklarımızdan gelenler ve diğer topraklardan gelenlerle diyaloglarımızı zamanımız kısa olmasına rağmen dengede tutmaya çabaladık.
Kurum halini almamış olan otonom ve yapılaşma birliktelikleri bireyin öz davranış biçimi açık-rahat-spontan tartışma ve ilişkilerle verimlilik yaratmaktadır. Bu verimlilik ise sürekli yenilenme ve aktüeli yakalama ile hantallaşma engellenmektedir.
 
Anarşistfeministler olarak dünyanın her yerinde ve kendi eksenimizde hareket eden yaşamın beyin ve yürekteki analizi ortak dilimizdir.
 
İnsanların kendi özgüven ve bilinçlerine kendilerinin sahip çıkmasının yaratacağı insanlık birdir, koşullara tabi olmaları ile şekillenen insanlar eşittir. Feminizm bir devrim sorunudur. Birilerine karşı ve de birilerinden hak alma değil kendimizdeki değişimdir. Değişim önümüzde bizlere engel olanın reddi ile tek bir bireyin öne çıkması mümkündür. Red alternatiflerini yaratır. Alternatifi de uygulayacak olanlar bizleriz. İlkel ve modern kölelikle, enerjimiz bizlere karşı bizim üzerimizden uygulandı. Artık enerjimizi yeni dünyada, kendimizi yeniden doğurmaya harcamalıyız. Devrime ihtiyacımız red etme ile başlamadığı surece tarihi tekrarları yaşarız.
 
Aile-Din-Devletle şekillenen sistemin işleyişini red ederken, sistematik yapılaşma ile hedef haline gelinir. Bu örgütlenme (kurumlaşma) biçimi genellikle kişiyle özdeşleşir. Oysaki o çalışmada birçok bireyin ortak paylaşmalarının eşitliğinin ürünüdür. Tek bir bireyin öne çıkması ve kariyerist düşüncenin akabinde, teorinin hasıraltı olmasına ve geniş bir yelpazede yayılmasını engellemektedir. Baskının ve şiddetin karşısındaki öne çıkan kişi ve kurumunun korunması ile dışa açılımını değil içe dönük tekke mantığını yaratır. Bu tip yapılanma ve örgütlenme biçimi bizlere hiç yabancı değildir. Geçmişten bu yana bildiğimiz bu örgütlenmelerin zorluğunu yine doğal olarak öne çıkarılan kişi ve birliktelikler yaşamıştır. Yitirilen enerji ve insan kaybımız ve tarihimizdeki kahramanların yaratılması ile popülist düşünce yaratılmıştır.
 
Düşüncenin anonimleşmeye ihtiyacı vardır. Anarşizm bizlerde geniş ve derin bir açılım düşüncesi yaratmıştır.
 
Başka bir Dünya mümkündür.
Başka bir örgütlenme de mümkündür.
 
İris / Feminist Aksiyon
Karakök Otonomu Türkiye /İsviçre

İlgili haber:
http://kaosgl.org/content/otonom-feminist-kadinlar-ve-otonom-feminist-lezbiyenler-viyanada-bulustu




Etiketler: kadın
İstihdam