02/11/2010 | Yazar: Selçuk Candansayar

Yalı ile müştemilat(ı) arasındaki ilişki, mekan- iktidar ilişkisinin anlaşılması için bir imkan sağlar. Yalıda sahipler oturur, müştemilatta ise hizmetçiler.

Yalı ile müştemilat(ı) arasındaki ilişki, mekan- iktidar ilişkisinin anlaşılması için bir imkan sağlar. Yalıda sahipler oturur, müştemilatta ise hizmetçiler. Yeşilçam’ın eski filmlerinde ve son dönem tv dizilerinde bu ikiliye çok sık rastlanır.

Yöneten yönetilen, efendi sahip, ağa maraba, patron hizmetçi ilişkisinin mekanda yerleş (tiril) meleri iktidar ilişkisinin yeniden üretilmesine katkı verir.

Müştemilat sözcüğünün Arapça kökeni bu ilişkinin çatışmalı olduğunun ipuçlarını taşır. Müştemil saran, kavrayan, içeren anlamlarına gelirken, müştemilat bir şeyi oluşturan parçalar anlamına gelir. Ancak müştemilat, Türkçe’de neredeyse sadece ana binanın eklentisi anlamında kullanılır olmuştur. Yine de biri diğerinden ayrı olarak tasavvur edilemez bir bütünlük olarak alımlandıkları açıktır. Yalı varsa mutlak ona hizmet eden bir müştemilat olmalıdır.

Böylece bir bütünü oluşturan iki bileşen roller, eşyalar, kılık kıyafet, yemek düzeni, bahçedeki konum ve bahçenin kullanımı, hatta bahçeden dışarıya çıkışı sağlayan kapıların ayrı olmasına kadar çok sayıda özellik aracılığıyla birbirlerinden ayrılırlar. Üstelik bütünü sadece yalının temsil ettiği kabul edilir. Müştemilat ancak yalının kullanım ya da değişim değeri söz konusu olduğunda hesaba dahil olur.

Yine filmlerin dünyasına dönersek Türkiye’de yalı ve müştemilat sakinleri arasındaki ilişkinin kendine özgü nitelikte inşa edildiği görülebilir. Yalı sahipleri çok çok önemli bir olay olmadığı sürece müştemilata gitmezler. Müştemilatta yaşayanlar ise yalıya sürekli girip çıkarlar. Yalının içine kendi hayatlarına hiç benzemeyen bir hayatın sürmesine hizmet etmek için geçici olarak girerler. Bu giriş çıkışların müştemilatta süre giden hayata taşınması iki taraf için de kabul edilemez bir durumdur.

Bu geçişsizlik ilkesi ancak bir durumda bozulur. Müştemilatta yaşayanların akıllı, terbiyeli, çalışkan çocuğunun eğitimine, yalı katkı verir. Tabi çocuğun terbiyeli, akıllı ve çok çalışkan olması koşuluyla. Genel beklenti, müştemilatın akıllı çocuğunun okuyup ana babasından daha farklı, yalıdakilere benzeyen bir hayata ulaşmasıdır.

Yalı ve vaat ettiği hayat ikili bir işlev görür. Hizmet ederek, hizmet edilen olma hayali. Ama bu hayalin gerçekleşmesi ilişkinin yapısı gereği olası değildir. Terbiyeli, akıllı, çalışkan çocuğun bir gün yalı sahibi olabildiğini varsaysak bile onun yeni yalısının da  müştemilatına yine hizmetçi bulmak gerekecektir.

87 yaşındaki Cumhuriyetin bütün bir hayat hikayesi ve amacı, bu imkansız hayali gerçekleştirme çabası olarak okunabilir. Bir şekilde bütün toplumu köylerinden alıp once müştemilata yerleştirmek, ardından onların akıllı, terbiyeli, çalışkan çocuklarının yalıya geçebileceğini ummak.

Kemalist düşüncenin açmazı yalının ancak müştemilatıyla mümkün olabileceğini unutmasıdır. Daha önemlisi müştemilatta oturanların hayalinin yalıya taşınmak olacağını varsaymasıdır. Hikaye bu yüzden hazin bir sona doğru koşar adım gitmektedir.

İlkin müştemilatta oturanlar yalıdakilerden neredeyse her zaman içten içe nefret etmişlerdir. İkincileyin müştemilata her gelen, bir yandan hizmet ederken öte yandan yalı dışında habire arsa kapatıp mülk edinmeye çalışmıştır. Yalının hayat tarzını çocuklarına geçirmek bir yana nefretle içe kapanmış, o hayat tarzından korunmak için tam tersini içten içe çoğaltmıştır.

Son zamanlara ise o yıllar boyu kapattığı arsalarda ne yalı ne de müştemilatta olan başka bir mekan yerleşimi ve hayat tarzının rantını toplamaya başlamıştır.

Şimdi yalıda oturanlar bahçelerinin dış duvarlarına dayanıp onları zorlayan bu yeni hayata şaşkınlık, hayal kırıklığı ve öfkeyle bakmaktalar. Dahası yalının masrafları da kaldırabileceklerinden daha çok. Üstelik müştemilatın eski sakininin oğlu mütaahhit olmuş ve yalının arsasına talip. Yalıda oturmayı hiç düşünmüyor, arsayı kapabileceğinden emin. Aldığında yıkıp toplu konut yapacak.

Cumhuriyet, meselenin yalı olmadığının hala ayırtında değil. O yüzden yalının yıkılması isteğine inanamıyor. Nankör olduğunu düşünüyor müştemilattakilerin. Hazin, ama aynı ölçüdede kaçınılmaz.
 

Etiketler: yaşam
İstihdam