18/09/2021 | Yazar: Defne Güzel

Bu süreçte belediyelerin hazırladığı raporlara cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramlarının eklenmesinin yanı sıra belediye çalışanlarına farkındalık eğitimleri de gerçekleştirildi. Süreçten yalnızca belediyeler değil, kent konseyleri de etkilendi.

Yerel yönetimlerin LGBTİ+ politikalarına verdiği yanıt Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Başlangıç niyetine kısa bir özet

Belediyelerin LGBTİ+ politikalarıyla ilişkilenmesinden söz etmeden önce belediyelerin görev yetki ve sorumluluklarının da açıklandığı 5393 numaralı Belediye Kanunu’nun 15. Maddesinde geçen “belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak” maddesini akılda tutmakta fayda var. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere aslında; belediyeler belde sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için her türlü faaliyet ve girişimde bulunurlar. Bu noktada LGBTİ+’ların belediyelerin sunduğu sağlık hizmetlerine, psiko-sosyal ve hukuki destek hizmetlerine, sığınmaevlerine ayrımcılık yaşamaksızın erişiminin sağlanması yahut LGBTİ+’ların özel ihtiyaç ve taleplerine dönük faaliyetlerin hayata geçirilmesi gibi hizmetler rahatlıkla belediyelerin yetki ve imtiyazları arasında sayılabilir.

Yerel yönetimlerin LGBTİ+ politikalarıyla ilişkilenmesi ise 2013 yılında hız kazanmışsa da geçmişin sayfalarında ilk temasları okumak mümkün. Örneğin Kaos GL İzmir’in 2007 yılında “7 Renk 7 Film LGBT Film Festivali” için Konak Belediyesi’ne başvuru yaptığını fakat başvurunun “eşcinselliğin kamusal olmadığı” gerekçesiyle geri çevrildiği kaosgl.org üzerinden okuyabiliyoruz. Yine kaosgl.org üzerinden, 2012 yılında Kaos GL’nin dönemin Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı’nı makamında ziyaret ettiğini ve karşılıklı olarak ikili ilişkileri güçlendirme kararı aldıklarını okuyabiliyoruz.

Tarih 2013 yılı ve sonrasına geldiğinde Gezi Direnişi’nin ardından yapılan Onur Yürüyüşü’ne malumunuz üzerine binlerce kişi katıldı. Gezi Direnişi içerisinde bulunan LGBT BLOK ise hareketin politika ve mücadele sembolü olarak ön plana çıktı. Yaşanan bu süreçler LGBTİ+ politikalarının üretiminde yeni pratikleri de beraberinde getirdi. Örneğin LGBTİ+ aktivisti Boysan Yakar 2014 yerel seçimlerinde Şişli ilçesinden açık eşcinsel kimliğiyle belediye meclis üyesi adayı oldu. Daha sonra Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü tarafından Başkan Danışmanı olarak görevlendirildi. Boysan Yakar’ın yanı sıra Sedef Çakmak ise 2014 yerel seçimlerinde Beşiktaş’ta belediye meclis üyesi olarak kampanya yürüttü. Aktivistlerin yanı sıra LGBTİ+ örgütleri de bu sürece dahil oldu. Siyah Pembe Üçgen ve Kaos GL “Türkiye Belediyelerinde LGBTİ Eşitlik Politikasını Güçlendirme” projesini hayata geçirirken SPoD, LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’nü hazırladı. Şişli, Beşiktaş, Kadıköy, Akdeniz ve Nilüfer belediyeleri protokolü taahhüt etti ve 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde imzacı olan dört aday başkanlığa seçildi.

Bu süreçte belediyelerin hazırladığı raporlara cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramlarının eklenmesinin yanı sıra belediye çalışanlarına farkındalık eğitimleri de gerçekleştirildi. Bu süreçten yalnızca belediyeler değil, kent konseyleri de etkilendi. Örneğin dönemin Nilüfer Kent Konseyi LGBTİ+ Çalışmaları Grubu 2015 yılında Homofobi, Transfobi, Bifobi (HTB) Karşıtı Öğrenci Buluşması’nı organize etti. Bir başka örnek ise; 2016 yılında aktivist Demet Yanardağ, Konak Kent Konseyi Eşitlik Meclisi Başkanı seçildi.

Göze çarpan politikalar ve faaliyetler

LGBTİ+ hak savunucularının ve örgütlerin çalışmalarıyla belediyeler içerisinde birçok faaliyet hayata geçti. Örneğin doğrudan LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi, LGBTİ+’ların eşit haklardan yararlanabilmesi ve koruyucu/önleyici/gözetici mekanizmalara erişebilmesi için Şişli, Nilüfer, Çankaya gibi bir çok belediye Eşitlik Birimi kurdu. Gökkuşağı Şehirler Ağı ve LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’ne yine birçok belediye imzacı oldu. Film ve tiyatro gösterimleri, danışmanlık hizmetlerinin hayata geçirilmesi, önemli gün ve haftalarda kutlama mesajlarının yayınlanması gibi faaliyetler de geçmişten bugüne belediyelerin uygulamaları arasında yer aldı.

Genel örneklerin yanı sıra spesifik örnekler de sunmak mümkün. Nilüfer Belediyesi’nin Nilüfer Müzik Festivali’nde cinsiyetsiz tuvalet uygulamasını hayata geçirmesi, dönemin Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı’nın saldırıya uğrayan transları evlerinde ziyaret etmesi, Şişli Belediyesi’nin LGBTİ+’lara dönük sağlık hizmetlerini hayata geçirmesi ya da Çankaya Belediyesi’nin Çankaya Evleri’nde Kaos GL işbirliğiyle LGBTİ+ farkındalık eğitimlerini gerçekleştirmesini örnek olarak sayabiliriz

Belediyelerin hazırladığı Performans Raporu, Stratejik Planlama Raporu ya da Faaliyet Raporu gibi raporlar da politikaların görünürlüğü ve taahhüdü açısından oldukça önemli. Kimi belediyeler bu raporlarında ayrımcılık karşıtı çalışmalara ayırdıkları bütçeleri, yıl içerisinde gerçekleştirdikleri faaliyetleri bu raporlarında da geçirirken cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ya da LGBTİ+ gibi kavramlara da yer vermekte.

Artan muhafazakârlaşma ve COVID-19 pandemisi ekseninde süncel durum

OHAL süreci, LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanması, yükselen sağ popülizm ve covid-19 pandemisinin getirdiği sınırlamalar LGBTİ+ faaliyetleri ve politikaları bakımından yerel yönetimleri de etkisi altına aldı. Belediyelerin gerçekleştirdiği faaliyetleri yaygınlaştırmaması ve duyurmaması ise bu sürecin en belirgin örneği oldu. Kimi belediyelerde gerçekleştirilen kayyum atamaları ise o belediyelerdeki LGBTİ+ faaliyetlerini ve politikalarını durma noktasına getirdi.

Pandemi sürecinde LGBTİ+’lara hijyen paketi ve gıda yardımı destekleri örgütlerin ön ayak olmasıyla kimi zaman gerçekleştirilirken gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinin saatlerinde yaşanan değişimler gibi olumsuz durumlar ise hizmet alımı sürecini sekteye uğrattı. Yaşanan bu olumsuz gelişmeler belediyelerin LGBTİ+ politikaları ve faaliyetlerindeki istikrarsızlığını da bir noktada açığa çıkardı. Yaşanan başlıca sorunları şu şekilde maddelemek mümkün;

- Kayyum atamaları sebebiyle stratejik plan çalışmaları, istihdam çalışmaları, danışmanlık hizmetleri, salon tahsisi gibi çalışmalar durdu ve meclis kararları feshedildi.

- Yerel yönetimlerin basmakalıp siyaset anlayışı içerisinde LGBTİ+ haklarını önemsemedi ve sivil toplumdan öğrenme mekanizmalarını hayata geçirmedi.

- LGBTİ+ yasakları, pandemi süreci gibi olumsuz koşullar iletişim ve etkileşim sürecini zayıflattı.

- Belediyelere olan güvenin ve desteğin azalması, yaşanan kaynak sorunları LGBTİ+ faaliyetlerine ayrılan bütçeyi ve özeni olumsuz yönde etkiledi.

- Başkan değişimleri, başkanların yahut personellerin LGBTİ+ çalışmalarına olumlu bakmaması, muhalif partilerin yönetiminde bulunan belediyelerin LGBTİ+ meselesinde manipüle edilmesi, üst yönetimden gelen ikazlar ve yerel yönetimlerin LGBTİ+’ları sadece seçmen kitlesi olarak görmesi LGBTİ+ politikaları ve faaliyetlerinin hayata geçirilmesinde engel oluşturdu.

Yaşanan bu olumsuz gelişmelere karşın Kent Konseylerinin zorlanması, kadın müdürlükleriyle iletişimin arttırılması, duyuru yapılmadan faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, basın aracılığıyla kamuoyu oluşturma gibi stratejiler ise durma noktasına gelen faaliyetleri bir nebze olsun hareketlendirdi ve devam ettirdi.

Tavsiyeler ve sonuç

Yerel yönetimler LGBTİ+ politikalarıyla geçmişten bu yana temas halinde. Belediyelerin eşit yurttaşlık bilinciyle hareket ettiği noktada LGBTİ+’lara dönük hizmetlerin hayata geçtiğini ve hızlandığını görebiliyoruz. Ayrımcılıktan arınmış bir kent için yapılan çalışmalar belediyelere olan güveni tazelerken desteği de arttırıyor.

Son birkaç yılda siyasi iklim ve pandemi süreciyle birlikte bu faaliyet ve politikalarda bir azalma yaşandığı söylenebilir. LGBTİ+’ların siyasetler üstü insan haklarının yalnızca siyasi bir çerçevede ele alınması ayrımcılığı da arttırıyor. LGBTİ+’ların insan haklarına erişimi düşünüldüğünde yerel yönetimlere de bir dizi sorumluluk düşüyor. Bu bağlamda tavsiyeleri ise şöyle sıralamak mümkün;

- Üst yönetim, başkanlar ve personeller LGBTİ+ haklarına dair duyarlı hale gelmeli.

- İnsan hakları örgütleri yerel yönetimlere LGBTİ+’ların insan hakları bağlamında baskı unsuru oluşturmalı.

- Yerel yönetimlerin özerkliği savunulmalı ve kampanya çalışması yürütülmeli.

- Sivil toplum veri oluştururken yerel yönetimler yaşanan istikrarsızlığı ve görüş değişikliğini engellemek için denetim mekanizmaları ve politikalar hayata geçirmeli.

- Belediyeler insan hakları perspektifine dair bir standart oluşturmalı.

- Belediye içerisinde yaşanan sorunlar ve aksaklıklar sivil toplum ile olan iletişimi etkilememeli.

- Belediyelerde açık kimlikli LGBTİ+’lar istihdam edilmeli.

- LGBTİ+ politikaları üreten yerel yönetim temsilcileri bir ağ içerisinde buluşturulmalı.

- Uluslararası iyi örnekler bir esin kaynağı görevi görmeli.

- LGBTİ+’ların ayrımcılık yaşamadan hizmetlere erişimi ve özel ihtiyaç ve taleplerinin hayata geçirilmesi için politikalar üretilmeli.

 Kaos GL dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL dergisinin Toplumsal Cinsiyet dosya konulu 178. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
nefret