21/12/2023 | Yazar: Sa Bahattin

Bir başka harika fikir var ki, bunun için mali kuvvetimin bayağı yerinde olması lazım. Evet, seçeneğimiz: İyi bir bakımevine taşınıp orada yaşamak. Aslında en, en, EN güzel seçim “LGBTİ+’lar tarafından kurulmuş ve bu farkındalıkla yürütülen bir bakım evi” olurdu.

Yıllar geçiyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Paola Kizette Cimenti

“Yıllar geçiyor, yaşlanıyoruz galiba.

Kim fark etmiş ki biz fark edelim!” 

Mask isimli bir Blues-Rock grubunun 1996 yılında çıkardığı “Kapılar Ardında” isimli albümde, ‘Yaşlanıyoruz Galiba’* isimli bir şarkı vardı. Yukarıda verdiğim epigraf o şarkıdan. O sıralar ailesiyle yaşayan ezik, ama içten içe öfkeli bir ergendim. Yaşlılık, uzak ve yalnızca filmlerde hayal edilen bir “hüzün kaynağı”ydı benim için. Annem-babam 55 – 60 yaşlarındaydılar ve bence yaşlı değildiler. Haklıydım onların bu yaşları yaşlı sayılmazdı.

Yaşlanıyoruz galiba

Yaklaşık 20 yıl sonra dengeler değişti. Ben Mask’ın albümünü nadiren hatırlıyor ve ailemden uzakta yaşıyordum. Anne – babamı, sadece özel günlerde ya da iki ay gibi geniş aralıklarla bir günlüğüne ziyaret ediyordum. Bu 20 yılda, ebeveynlerim belirgin bir şekilde yaşlandılar. Babamda prostat ve benzeri sorunlar, halsizlikler, görme sorunları ortaya çıkarken; annemde hipertansiyon, düşmeye bağlı kırıklar, Parkinson, zatürre derken bitmek bilmez bir sağlık sorunları potpurisi görülmeye başlandı.

Üzülmek

Hallerine üzülüyorum. Babamdan nefret ettiğim ilk gençlik yıllarımı ve anneme/ailemize zehrettiği günleri düşündükçe ona karşı üzülme duygum hemen geçiyor. Annem içinse durum farklı.  Hiç yaşamadığı bir hayatın bari son perdesinde ‘daha iyi’ olması için bir şeyler yapmak istiyorum. Halbuki bu şeyler “onlardan uzak olmam” gerekliliğinden kopamıyor. Yani, onun için gerekli harcamaları yapabiliyorum ama yine de iki günden fazla onlara dayanamıyorum.

Peki ya ben?

Yukarıdaki cümlelerden de anlayacağınız gibi, birçok kişi nazarında kolaylıkla “bencil” olarak yaftalanabilecek bir yapım var. Kendimi kimseden üstün gördüğümü zannetmiyorum, ama kendi hayatıma dair sorumluluklarıma öncelik verdiğimi de gizleyemem. Bu yaklaşım nedeniyle de anne babamın halini görüp kendi yaşlılığımı düşünmemem imkânsız oluyor. O halde lafı kıvırmadan soruyorum: Ben yaşlanınca ne yapacağım?

Yaşlanmak zorunda kalırsam…

41 yaşındayım, depremin yaralarını sarmaya çalışan bir şehirde, küçük bir apartman dairesinde yalnız yaşıyorum. Az sayıda arkadaşım var ve bekarım. Tüm bu veriler ve hayata karşı pek de hoş olmayan bakışım değerlendirildiğinde; öncelikli dileğimin “yaşlanmadan ölmek” olduğunu söylemem sizi şaşırtmayacaktır herhalde. Ama diyelim ki bu kadar şanslı ya da cesur olamadım ve kaçınılmaz bir yaşlılık tecrübesi yaşayacağım.  O zaman ne yapabilirim? Elbette ki yaşlılığı kendi başına “kötü” bir şey olarak görmüyorum. Ama güçten düşmeye, halsizliğe, ağrılara/sızılara ve türlü rahatsızlıklara “hazırlıklı olmam” gerektiğinin farkındayım. Olacakları düşündüğümdeyse “çok bilinmeyenli bir denklem” içerisinde kayboluyorum. O yüzden bu yazı üzerinden bazı belirsizlikleri azaltıp kendime bir harita oluşturmamın fena olmayacağı kanaatindeyim.

Şu an

Bu yaştan sonra mükemmel bir birliktelik yaşamayacağım kesin. Uzun süreli ilişki konusundaki beceriksizliğimi kendime ve eski sevgililerime kanıtladım bence. O yüzden, geleceğe dair planlarımı “romantik” anlamda tek başına olacağım üzerinden yapmalıyım. Bu, çok bilinmeyenli denklemde azaltabileceğim ilk belirsizlik olur.

Düşük ihtimaller

İkinci olarak, “arkadaşlarla birlikte bir evde yaşlanma fantezisi”ni (ara dillendirsem de) gerçek olamayacak kadar güzel buluyorum. Hem her birimizin ayrı ayrı derdi var, hem de birbirimize gerçekten o kadar tahammül edebilir miyiz, emin değilim. Ayrıca onlar birine âşık olup bir yuva kurmak isteyebilirler. Gördüğünüz gibi, durum cevaptan çok soru içeriyor. Benim maksadım bilinmeyeni azaltmak olduğundan bunun da üstünü çiziyorum.

Gerçekler

Yaşlılığımda fiziksel olarak yalnız olacağımı kabul ettiğimde hemen şu cümle beliriyor kafamda: “O zaman kendi kendime yetmeliyim”. Bunun yolu da “iyi yaşlanmak”tan yani egzersizden, dengeli beslenmeden ve yılda en az bir kez iyi bir muayene olmaktan geçiyor.  

Öğrendiklerim

Öte yandan, COVID salgınından ve depremden öğrendiğim bir şey var ki insan en iyi tek katlı, düz ayak ve bahçeli bir evde “yalnız” kalabilir. Bunun için, önce nerede yaşlanmak istediğime karar vermeliyim. Sonrasında uygun bir ev bulup kiralamam şart.

Aslında

Bir başka harika fikir var ki, bunun için mali kuvvetimin bayağı yerinde olması lazım. Evet, seçeneğimiz: İyi bir bakımevine taşınıp orada yaşamak. Aslında en, en, EN güzel seçim “LGBTİ+’lar tarafından kurulmuş ve bu farkındalıkla yürütülen bir bakım evi” olurdu. Bunun ne kadar parayla, nasıl mümkün kılınacağını ciddi ciddi hesaplamak isterdim. Düşünsenize, çocuk evleri ve/veya hayvan barınaklarına yakın, bahçeli, bolca bitkisi olan bir tesiste, duyarlı bakım verenlerle birlikte yaşıyor, birbirimize ilaç oluyoruz. Şahane bir hayal, değil mi?

Politik olarak

Gerçi bunu salt bir hayal olarak görmemek lazım. Bir gün hayata geçirilmesi mümkün çünkü. Sonuçta biliyorum ki 17 Mayıs Derneği ve Kaos GL yaşlı ve yaşlanmakta olan lubunyalar için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Hatta bu konuda 17 Mayıs Derneği tarafından hazırlanmış bir rehber bile var. Bağlantısını buraya bırakıyorum.

Para

Demek ki, günümüz şartlarında, eğer yaşlanmak zorundaysam, yapabileceğim en iyi iki şey: bir, iyi bir yaşlılık için şimdiden bazı yaşam tarzı değişikliklerinde bulunmak; iki, başıma yığılacak “maddi külfete” hazırlıklı olmak. Bu, hiç sevmesem de, para biriktirmek zorunda olduğum anlamına geliyor.  Öff ya!

Ah bu liboşluk

Yazdıklarım tam bir orta sınıf liberal akıl yürütmesi; farkındayım. Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim. Ama “devrimi” bu bilinmeyenlere dahil edersem hiç çıkamayacak gibi oluyorum. Böylesi daha olası geliyor. Elbette her an bir sürü garip şey olabilir. Hatta “Hayat, sen planlar yaparken başına gelenlerdir’**, bunu da biliyorum. Yine de ara sıra böyle düşünce egzersizleri yapıyorum ki kendimi ve çevremdekileri olasılıklar hakkında gerçekçi bir düzlemde tutabileyim. Umarım size de ufak bir yardımı olmuştur.

Hepinize esenlik, sabır ve hoşgörü dolu günler dilerim.

Dayanışmayla,

*Sözü edilen  şarkının Youtube bağlantısı

**John Lennon’un oğlu için yazdığı ‘Beautiful Boy (Darling Boy)’ şarkısından ünlü bir cümlenin serbest çevirisi. 

***KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, sosyal hizmet, aile, yaşlılık
İstihdam