10/11/2009 | Yazar: Kahraman Gür

İspanya beni hep şaşırtmıştır. 

İspanya beni hep şaşırtmıştır. 

2005 yılında beklenmedik bir çabuklukla eşcinsel evliliklerini yasallaştırdılar. İnsan haklarında, İngiltere ve Almanya gibi gey hareketin uzun yılardır sürdüğü ülkeleri solladılar.

Aslında 1930’lardada farklı bir yönüyle yine ispanya ‘İspanya’ olduğunu göstermişti.
O yıllarda İspanya iç savaşında anarşistler önemli rol almıştı. İspanya dünyada anarşistleriyle ön plana çıkmıştı. Halende Anarşizm tarihinde İspanya’nın önemli bir yeri var zannedersem.
 
Uzun süredir de ayrıca sinemasıyla farkını ortaya koyuyor. Farklı bir sinema anlayışı var orda. Birçok filminde Almadovor ruhu var ya da bu İspanya’nın ruhu herhalde. Türkiye ve İtalya’ya yakın. Orta, Kuzey Avrupa ve Amerika’dan farklı.

Bu ülkelerde birçok coming out, baskılama, dışlamayı konu alan film var. İspanyol filmlerinde ise eşcinselliğin şu yukarda bahsettiğim önemli sorunları hep alt bilgi olarak ama güçlü bir şekilde veriliyor. Filmlerde hayat resmediliyor, tabii ki içinde eşcinsellerin sıkıntıları da geçiyor. Konu daha gerçekçi bir bağlama oturtuluyor böylece. Filim komedi de olsa.
 
Yakın zamanda İspanyol 2007 yapımı Chuecatown filmini izledim. Juan Flahn yönetmiş. İngilizcede Boystown diye gösterilmiş. Herhalde Türkçede de Oğlanlar Kasabası diye çevrilir.
 
Filim komedi. Madrid’de geylerin yoğunlukta olduğu bir bölgede yaşayan bir gey çift, yaşlı kadınları öldüren bir yakışıklı gey emlakçi, gey çiftlerden birinin annesi ve yaşlı kadınların katilini arayan dedektif başrollerde. Gey çift ‘ayı’ bu arada.  Biri otuzların ikinci yarısında diğeri kırkların ilk yarısında görünen, kelli göbekli, kıllı şirin bir çift.
 
Hareketli, enerji dolu bir film. Dondurmam Kaymak filmine benzer sıcaklıkta. Filimde argo, küfür gırla bu arada.

Buna benzer bir filmi Yılmaz Erdoğan çevirmeli diye düşündüm. Madem ne hikmetse! Türkiyeliler, geylerle ilgili esperilere bayılıyor, kırılıyor; piyasa filmi yapmak isteyen, gişe rekoru kırmak isteyen komedyenler filmlerini eşcinsellikle ilgili ucuz esprilerle dolduruyor. Demek ki böyle bir komedi filim çevrilse Türkiye’de uzun süre listeden düşmez herhalde.
 
İroni yapmak için söylemiyorum. Cidden böyle bir filim yapsın Yılmaz Erdoğan isterdim. İki ayı tipli sevgili, bunlardan birinin kıvrak zekâlı, sürekli laf sokan annesi, aşk, terk edilme, anneyle yaşama sendromu, kara komedi tarzında cinayetler, falan, iyi niyet, sevgi, insaniyet dolu bir filim.
 
Yılmaz Erdoğan’ın ‘vizontele’ filmleriyle çakışır. Hem komedidir ama bir soruna da parmak basar. Türkiye % 70 sağa oy veren bir ülke olarak onun sola gönderme yaptığı filmlerini tutmuştu. 
 
Aynı şey eşcinsellerle ilgili olarak tutar kanaatindeyim. İyi niyetli, eşcinsel cephesinden o gırla gülünen esprilerle dolu bir film.
 
Hem izleyeni güldürür. Hem benim gibi birçok insana lanet okutturmaz. Ucuz siyasetçi, ucuz gazeteciden hepimize gına geldi. Şok gazetesi yine 90’lardaki gibi bir başlık atmış ‘eşlerini aldatan erkekler Nonoş’ diyerekten. Yılmaz Erdoğan’ın bir ucuz olmama sorunu vardır diye düşünüyorum. Nonoş esprilerinden bir kaç adım öteye gidebilecek bir insan diye umuyorum. Böyle bir film onun için hoş kaçardı. Dediği gibi madem hiç kimse mizah alanın dışında değil, doğrudur, çevirsin Oğlanlar Kasabasının Türkiye versiyonunu. Bize ucuz olmayan popüler mizahı üretsin.
 

Etiketler: kültür sanat
nefret