24/04/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç
Zaman bir kez daha aşınıyor; insanın, yaşananlardan olsa gerek idrakı tekliyor. Yine de hayatta kalanlar, günden güne artan baskının çizmeye çalıştığı hatların arasından bir ip cambazı gibi geçiyor. Esat-Eryaman adalet bekliyor.

Her şey çok yoğun. İnsan neleri takip edeceğini şaşırıyor bunca hengamenin içinde. Ellerimiz hep telefonlarda, sayfaları yeniliyoruz: bir akıştan öbürüne... Her gün bir yenisi eklenirken olana bitene, geçenlerde sağ elimin baş parmağı, sayfaları kaydırmaya alışmaktan olsa gerek kasıldı; bir süre sızladı. Bu günlerde zaman zaman tekleyen idrakım gibi tekledi. Sonra sakinledi. Sil baştan yeniledi açık kalan tüm sayfaları. Gündemin bedenimdeki yansımalarını anlatan kelimeler olarak bunları seçtim: kasılmak, sızlamak, teklemek.
Kasılmalar, sızlamalar, teklemeler... Bu sadece bedenimin değil, gündemin üzerimizdeki ağırlığının yansıması. Son haftalardaki gelişmeler, bu ağırlığı bir kez daha hatırlattı: LGBTİ+ karşıtı kanun teklifi, feminist aktivist Konca Kuriş’in katilleri Hizbullah’ın siyasi temsilcisi ve Cumhur İttifakı'nın ortağı HÜDA-PAR tarafından kimi farklı hükümlerle Meclis’e geldi. Eşcinsel olduğu için babası tarafından katledilen Ahmet Yıldız davasının 41. duruşması görüldü. Zaman aşımı riskiyle karşı karşıya olan davada avukatların, hakkında yakalama kararı olan babanın bulunması için Yıldız’ın annesinin ve kız kardeşlerinin dinlenmesi talebi bir kez daha reddedildi. Birbirini kovalayan haberler, Meclis komisyonlarının gündemlerinde nefret siyasetinin hedefi olan LGBTİ+’lar... Nefret dilinin, aynı ezberi defalarca tekrarı.
Ve yılların affetmediği Esat-Eryaman davası. Bir kez daha.
2023’te karar duruşması görülen Esat-Eryaman davasında, sanıklara verilen toplam 62 yıllık hapis cezasının bozulduğu haberinden sonra yeni bir kasılma, sızlama ve tekleme. Telefona sarıl ve duruşma tarihini öğren: 29 Nisan 2025. Sonra, Pembe Hayat Derneği’nin dediği gibi: “Hatırla!”
***
Hatırlayalım:
Ankara Emniyeti içindeki Balyoz ekibinin artan baskıları nedeniyle, trans kadınların Eryaman’a zorunlu göçü 1995’te başladı; 2006’ya kadar devam etti. Şimdilerde nostaljik bir refleksle pek çok insanın “eski güzel Türkiye” diye anımsadığı 90’lar, trans kadınlar için yerinden edilmenin tarihiydi. 2000’lere gelindiğinde de durum değişmedi. Bu kez de Eryaman’da, ilk başta küçük illegal çetelerle başlayan trans kadınlara yönelik nefret saldırıları günden güne sistematikleşti. Bugün Göksu Parkı olarak bilinen alanın çevresine dikilen rezidansların yanında yöresinde, trans kadın seks işçilerini istemeyen Şammas Taşdemir çetesi ile Kontaş-Canberk İnşaat ortaklığı, trans kadınlara yönelik saldırıların dozunu artırdı. Kolluk, trans kadınların şikayetlerini dikkate almadı.
Gazete MLSA’nın beşinci sayısı için hazırladığım haberde, Esat-Eryaman olaylarının mağdurlarından Zeynep Ersürer, yaşananları şöyle anlatmıştı:
“Normal zamanda çalışan trans seks işçilerini usanmadan rahatsız eden polis, saldırılarla karşı karşıya kaldığımız zaman hiçbir şeye karışmaz oldu. Karakola gittik, savcılığa gittik ama hepsinin kapısından kovulduk. Şikâyete gittiğimiz karakolun bile etrafını sardılar ama polis yine de hiçbir şey yapmadı.”
Yerinden edilen trans kadınların, olayların ardından verdiği mücadelenin sonunda Eryaman’daki saldırıları gerçekleştiren Şammas Taşdemir, Ahmet Günay ve Ayhan Günay 2008’de “önyargıların tetiklediği düşüncelerle suç işlemekten” on sene hapis cezası alsa da tutuklulukları uzun sürmedi. Sanıklar, tutuklulukta geçen süre nedeniyle aynı sene içinde tahliye edildi.
Bu tarihler, Eryaman’daki nefret saldırılarının Esat’a da sıçradığı vakitlere denk geliyordu. Ersürer’in ifadeleriyle “Eryaman’da staj yapan” çete, bu kez Esat’taki trans kadınları hedefine koydu; haraca bağlamaya çalıştı. Nefret suçlarıyla mücadelede bir sembol olan, Eryaman olaylarının mağdurlarından ve şikayetçilerinden Dilek İnce silahlı saldırıyla öldürüldü; arabası yağmalandı. Trans kadınların uğrak noktalarından olan bir kuaför de çetenin hedefi oldu.
Trans kadınlar için yerinden edilmenin tarihi 1995’te başladı ama 2006’da sona ermedi; sadece haritanın başka yerlerine taşındı. Saldırının mağduru olan trans kadınlar, Konya ve Mersin başta olmak üzere Türkiye’nin başka şehirlerine göç etmek zorunda kaldı. Esat-Eryaman mücadelesi, tüm zorluklara rağmen yine de son bulmadı.
2008’de sanıkların tahliyesiyle sonuçlanan dava, 2011’de Yargıtay tarafından “sanıklara yağma suçundan ceza verilmediği” gerekçesiyle bozuldu. 2013’te görülen dava; tekrar istenen belgeler, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve özel görevli mahkemelerin kaldırılması gibi nedenlerle uzadı ve 2018’de yeniden Yargıtay’a taşındı. Yargıtay, sanıklara verilen cezayı bozdu ve dava 2021’de yeniden görülmeye başlandı. O dönemde zaman aşımı riskiyle karşı karşıya olan dava, 2 Ekim 2023’te sanıklara “nitelikli yağma ve yağmaya teşebbüs” suçlarından toplam 62 yıl hapis cezası verilmesi ile sonuçlandı.
Dava, kamuoyuna Esat-Eryaman davası olarak yansısa da sanıkların aldığı ceza, Esat’taki saldırıları kapsıyordu.
Eryaman mağdurlarından Zeynep Ersürer, yukarıda sözünü ettiğim haber için konuşurken şöyle demişti:
“Bu kişiler Eryaman’da yaptıkları için bir gün bile ceza almadı. Ortada doktor raporları, tanıklıklar var ama Eryaman’da yaptıkları yanlarına kar kaldı. Keşke bir gün de Eryaman’da yaptıkları için ceza alsalardı.”
Ekim 2023’te sanıklar hakkında verilen karar, geçen hafta bozuldu. Ama sanıklar, Eryaman’da yaptıklarından bir gün bile olsa ceza alsın diye değil; avukatları son duruşmalarda hazır bulunmadığı için.
***
Kasılmalar, sızlamalar, teklemeler... Bu sadece bedenimin değil, gündemin üzerimizdeki ağırlığının yansıması. LGBTİ+’ları hedef alan nefret saldırıları cezasız kalırken, Ahmet Yıldız 17 senedir adalet beklerken, Bornova Sokak’ta trans kadınların Esat-Eryaman’dakine benzeyen soylulaştırma çalışmaları nedeniyle maruz kaldığı saldırılara ilişkin şikayetleri yanıtsız bırakılırken, LGBTİ+’ları cezalandırmak isteyen kanun teklifi Meclis’teyken... Failler cezasız kalıyor; cezalandırılmak istenense yine LGBTİ+’lar.
Zaman bir kez daha aşınıyor; insanın, yaşananlardan olsa gerek idrakı tekliyor. Yine de hayatta kalanlar, günden güne artan baskının çizmeye çalıştığı hatların arasından bir ip cambazı gibi geçiyor. Esat-Eryaman adalet bekliyor.
*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, kent hakkı, barınma, siyaset, dava