04/01/2022 | Yazar: Burak Akbalık

Evlere kapatılan, “tam’’ kapatılmasa bile kısıtlanan zihinlerimiz ve bedenlerimiz belki biraz paslandı. Sonuçta ev diye nitelendirdiğimiz alan tahakkümle ve sınırlayıcılıkla ilişkili, queer özneler için yalnızlaştırıcı bir etkiye sahip.

Zor günlerin gecesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

It's been a hard day's night,
I should be sleeping like a log,
But when I get home to you,
I find the things that you do,
Will make me feel alright.[1]

– The Beatles

 

Zor zamanlarla ilgili bir yazıya Beatles’ın bir şarkısıyla başlamak yapılabilecek en doğru şeylerden biri olacaktır kanımca. Çünkü özellikle böyle zamanlarda umutlarımızı, sevinçlerimizi, hayallerimizi hatırlamalıyız. Bir tür Polyannacılık da gerekmiyor bunun için. Sadece olup bitenlerin üzerine belki daha farklı düşünmeliyiz. Evlere kapatılan, “tam’’ kapatılmasa bile kısıtlanan zihinlerimiz ve bedenlerimiz belki biraz paslandı. Sonuçta ev diye nitelendirdiğimiz alan tahakkümle ve sınırlayıcılıkla ilişkili, queer özneler için yalnızlaştırıcı bir etkiye sahip.[2] Pandemi bu etkinin en üst seviyesini oluşturmuş olabilir. Ülke gündeminin de umutlarımıza ve hayallerimize katkıda bulunduğunu söyleyemeyiz, aksine bunlara ket vuruluyor. Ancak yine de Rosa Luxemburg’a atıfla şunu diyebilmeliyiz: “Vardık, varız, varolacağız!’’.

Pandemide Direniş

David Bowie, internetin emekleme dönemlerinde onu “uzaylı yaşam formu’’ olarak nitelendirmiştir.[3] Bowie’nin bu kehanetinin izlerini bugün açıkça görüyoruz. Örneğin bu ay Gezi Direnişi’nin 8.yıldönümündeyiz ve orada internetin etkisi, insanların geniş bir haber ağına sahip olmasına, dolayısıyla kolayca toplanabilmelerine olanak sağlamıştı. Hatta bir adım ileriye gidilerek Gezi’nin çoğulcu ruhunun böyle ortaya çıktığı dahi söylenebilir. İnternet öncesi zamanlarda direnişler ya belirli kitlelerindi ya da belirli kitlelerin direnişlere öncülük ettiği görülüyordu. İnternetle birlikte bu kırıldı.[4]

Bugün de bir direniş yaklaşık 6 aydır sürüyor. Evet, orada, bir direniş var uzakta, bugün o kadar konuşulmasa bile. 2 Ocak gecesi/sabahı Resmî Gazete yoluyla Melih Bulu’nun Boğaziçi rektörlüğüne atandığından beri Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri haklı direnişlerini sürdürüyor. Burada da öğrencilerin örgütlenişinde, haber alışında, tepkilerini göstermesinde internetin büyük rolü olduğunu görüyoruz. Bugün hâlâ Boğaziçi TV aracılığıyla yayınlar yapılıyor, Boğaziçi Felsefe öğrencilerinin inisiyatifi Phil-Free dünyanın birçok yerinden akademisyenle herkese açık dersler düzenliyor, hatta şu yazıyı yazdığım sıralarda devam eden 8. Boğaziçi LGBTİ+ Onur haftası etkinlikleri ve daha birçok etkinlik Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri eliyle düzenleniyor.

Büyük ihtimalle biz dahil hiç kimse bu kadar sert bir direnişle karşılaşılacağını düşünmemişti. Özellikle pandemi döneminde kampüs içinde tepkilerin bu kadar çok ve bu kadar uzun süreli devam edeceği tahmin edilmemişti sanıyorum. Ama bugün adı o kadar anılmasa da bir direniş var, bir direniş devam ediyor ve büyük ihtimalle kayyum rektör yerine Boğaziçi bileşenleri tarafından bir rektör seçilmedikçe de tepkiler devam edecek.

Yani bir umut ve bir ışık var. Güçlendirici şeyler oluyor ve bu tepkilerin sönüp biteceğini düşünenler çok yanılıyor. Çünkü Gezi nasıl iki ağaç için olmadıysa, Boğaziçi Direnişi de rektörlük koltuğu/makamı için olmuyor.

Yani aslında bugün evlere kapansak da, kısıtlamalar altında yaşasak da kolektif eylemlerimiz, örneğin “Çevrimiçi Onur Yürüşü’’yle bir araya gelmemiz bile iyi ve destekleyici hissettirebiliyor. Yani ev mekânının bireyselliği deneyimlerimizle ve ilişkilerimizle kırılıp kolektif hâle bürünebiliyor.[5] Sıkışmış ve bunalmış olabiliriz ama bilmeliyiz ki bu zor günlerin de bir sonu var. Sokaklara, alanlara, koli kesmeye ve piize daha güçlü dönebiliriz ve döneceğiz.

Sözlerimi Judith Butler’ın Phil-Free’de verdiği dersten bir kesitle bitirmek istiyorum:

‘’Ben aramızdaki farklılıklardan memnun olduğumuz ve bu farklılıklarla yaşadığımız demokratik bir dünyada yaşamak istiyorum.’’[6].

Kaos GL dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL dergisinin Zor Zamanlar dosya konulu 179. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.




[1] Zor bir günün gecesiydi/ Kütük gibi uyuyor olmalıyım/ Ama sana, eve geldiğimde/ Yaptığın şeyleri bulacağım/ Beni iyi hissettirecek./

[2] Ural, Haktan. ‘’Türkiye’de Bir Mekân Stratejisi Olarak Queer Yuva İmkânları’’. cogito: Bugünün Distopyası, Sayı 90, 2018, s.213

[4] Daha fazlası için bkz. Çoban, Savaş (ed.). Direnişin @ Hali İstanbul, Yeşil Düşünce Derneği, 2014

[5] Ural, Haktan. ‘’Türkiye’de Bir Mekân Stratejisi Olarak Queer Yuva İmkânları’’. cogito: Bugünün Distopyası, Sayı 90, 2018, s.220


Etiketler: yaşam
İstihdam