15/10/2009 | Yazar: Kaos GL

PEN Türkiye'den yapılan açıklamada Pınar Selek'in uğradığı

2009 PEN Duygu Asena Ödülü sosyolog-yazar Pınar Selek'e Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
PEN Türkiye'den yapılan açıklamada Pınar Selek'in uğradığı büyük haksızlıklara rağmen kadın hakları, demokrasi ve barış için yılmadan çalışan ve yeni eseri "Sürüne Sürüne Erkek Olmak" ile uluslararası alanda da ilgi uyandırması gerekçesiyle oybirliği ile ödüle layık görüldüğü belirtildi.


'Ödül bir hak teslimi'
2009 PEN Duygu Asena Ödülü'nün sosyolog Pınar Selek'e verilmesi üzerine, kurucuları arasında yer aldığı Amargi Kadın Akademisi tarafından bir açıklama yayımlandı.

Pınar Selek'in Kadın Hakları, Demokrasi ve Barış için yaptığı zorlu ve özverili çalışmaları ve uluslararası alanda da ses getiren Sürüne Sürüne Erkek Olmak kitabı ile ödüle değer bulunduğunun anımsatıldığı duyuruda şöyle denildi:

"Amargi olarak, yol arkadaşımız Pınar'la, adelet, eşitlik, barış, özgürlük ve kadın hareketine dair mücadelede hep yan yana durduk. Pınar'ın karşılaştığı tüm zorluklara rağmen hiç söndürmediği umudunun, çalışma azminin, dayanışmasının, çevresine saçtığı neşe ve iyiliğin tanığı olduk.

Pınar Selek'e verilen bu ödül; sosyolojiyi kuram ile hayatın sağlaması üzerinden temellendiren, siyaseti hayata müdahil olma olarak üreten bir araştırmacı yazarın hakkının teslimi kadar, uğradığı büyük haksızlıklar karşısında sergilenen dayanışma açısından da anlamlıdır. Gerek sosyoloji alanında gerekse aktivist, feminist ve antimilitarist kimlikleriyle yer aldığı çalışmalarla pek çok insana ilham kaynağı olan Pınar'ın, kendisi içinde çok özel bir yere sahip olan Duygu Asena adına konan bu ödülün verdiği moral güçle daha nice üretimlerle, birlikte ilerlediğimiz yola yeni sağlam taşlar döşeyeceğine yürekten inanıyor, yol arkadaşımızla gurur duyuyoruz."

Ödüle değer görülen Sürüne Sürüne Erkek Olmak kitabı Almanca'da Orlanda Yayınları'ndan çıkacak olan Pınar Selek, bir yandan çeşitli Avrupa ülkelerde toplantı, seminer ve atölye çalışmalarına katılırken diğer yandan da Almanya'da yeni romanı üzerinde çalışıyor.

Pınar Selek'in, akademiden hayata, sözünü eyleme döken ve çok farklı kesimden insana ve alana dokunan duruşuna dikkat çekmek üzere bu kez de tanıklık yazılarıyla bir destek süreci oluştu.

Tanıklıklardan Kısa Kısa

Pınar'ı ilk tanıdığımda bir kadın projesi üstünde çalışıyordu. Konuşmak için gittiğimde enerjisi çok yüksek bir kadın hatırlıyorum. O sırada korkunç bir davanın içinde olduğu halde, müthiş pozitif ve güler yüzlüydü.

Hani ilk karşılaşmada kanınızın kaynadığı, sizi hemen içine alan insanlar vardır onları sevmemek mümkün olmaz. Bence Pınar da onlardan birisi. Başına gelen akıl dışı suçlamaların yer aldığı davası sürerken bile güler yüzünü hiç eksik etmedi. Bazı insanların ışık aldığına inanırım hayatımda, sanki bir projeksiyonla dolaşırlar. Bu bence iç enerjisi ve hayatı hissetmekle ilgilidir. Pınar'a her baktığımda bu yaşam enerjisini görebiliyorum.
Derya Alabora

Selek'i kişisel olarak akademik bir vesileyle tanıdım -Yüksek Lisans tezinin jürisindeydim. Entelektüel canlılığı, kamusal sorumluluk duygusu ve kişiliğinin içtenliğinden hemen etkilendim. Daha sonra, hayatımı zenginleştiren arkadaşlarımdan biri oldu. Arkadaşıma dokunmayın! "
Fatmagül Berktay

Sanık sandalyesine oturttuğunuz bu genç kadının; dünyanın bütün mağdurlarını, bütün ezilenleri, kenara itilmişleri, acı çekenleri içine sığdırabildiği yüreğinin büyüklüğüne, aydınlığına, sevgi üretme gücüne, bir an bile düşünmeden tanıklık ederim ey ahali ve siz, sayın yargıçlar.

Bir terazisi varsa eğer vicdanın, onun terazisinin hassas olduğuna; o terazide hileye hurdaya, çifte ölçüte yer olmadığına ve Pınar'ın vicdanının sesinden başka ses dinlemediğine de tanıklık ederim...

İnsanı değil yok etmek, incitecek, aşağılayacak hiçbir şey yapamayacağına; insanlar acı çekmesin, ezilmesin, incinmesin, ayrımcılığa uğratılmasın diye kendini kanarcasına acıtmayı, incinmeyi göze alabildiğine tanıklık ederim...

"Sanığınızın" bilgisine, sözünün kaleminin süssüz, iddiasız sapsade gücüne tanıklık ederim sayın yargıçlar. Yazdığı yazılardaki, yaptığı araştırmalardaki duru mantığına, kafasının açıklığına, aydınlığına, verilerinin sağlamlığına tanıklık ederim...

Pınar'ı mahkum etmek, bu dünyada, bu toplamda masumiyeti, vicdanı, yüreği mahkum etmektir sayın yargıçlar. Pınar'ın suçluluğuna inanmak kendinizi mahkum etmektir ey ahali...Kendinizi, kendimizi temize çıkarmak için hâlâ zaman var, geç kalmayalım.
Oya Baydar

Bir yolcu, bir yoldaş, bir kız kardeş yakınlığında başlayan ilk merhabadan bugüne geçen yıllar içinde hep koşturan Pınar'ımız o bizim. Sokakta, kitaplarda, konferans salonlarında kısaca yaşamın sızdığı her yerde; barış için adalet için, kadın hakları için mücadele eden gerçek bir barış aktivisti, antimilitarist, feminist bir kadın.Ve iyi bir dost.

Ah benim güzel kardeşim, şu kısacık kocaman ömrüne sığdırdıkların "Yavaş Pınar" diyen ablalık hallerimizi hiç dinlemez biliyorum. Dinlemeyecek. Dinlemesin zaten. Çünkü sen Pınar'sın ve dünyanın da barışa adalete özgürlüğe ihtiyacı var. Düşünen, tartışan, mücadele eden insanlara ve her şeyden önemlisi biz dostlarının (bencilce benim) senin gülümsemendeki umuda ihtiyacımız var.
Jülide Kural

Pınar, son zamanlarda tanıştığım, tanıdığım, insanlığına, samimiyetine, sıcaklığına, dostluğuna, ayrıca, aklına, bilgisine çok hayranlık duyduğum genç kadınlardan biri olarak üzerimde derin bir iz bıraktı.

Benim yaşımdaki - altmış beş yaşındayım- insanlar, yeni tanıdıkları insanları belli bir hayat tecrübesinin süzgecinden geçirerek değerlendirirler, pırıltının ışığından hemen gözleri kamaşmaz. Birine inandıkları, güvendikleri zaman bunun mutlaka sağlam bir temeli vardır. Ve duydukları bu güven genellikle kalıcıdır; sarsılmaz. O insanlar hakkında vardıkları hükümlerde genellikle yanılmazlar.

Bu satırları yaşımın bana verdiği bu güvenle yazıyorum.

Beraatinin tekrar bozulması üzerine yapılan itirazın Yargıtay Genel Kurulu'nda görüşüleceği bugünlerde "beraati" (bundan önceki safahatlarda da ortaya çıktığı üzere) bir kez daha hakettiğine ve nihayet bu hak kendisine tanınırsa, topluma, insanlara, kadınlara verecek çok şeyi olduğuna inanıyorum.
Mahkeme huzurunda ve kamuoyu nezdinde Pınar Selek'e tanık olduğumu bildiririm.
Şirin Tekeli

Pınar için yazmak bu kadar mı zor? Evet bu kadar zor. Çünkü; Söylemek istedigim her şey, yazıya dönüştüğünde yetersiz, çirkin oluyor, sanki benim sevgi dolu, hayranlık dolu sözcüklerim Pınar'ı kirletiyormuş gibi geliyor bana...

Ne yazmalıyım?.. O, kardeşine masallar anlatan güzeller güzeli peri kizi... O, bu berbat dünyanın, güzel bir dünya olabileceğine inanan, bunun için, tertemiz yüreğini saldırgan sırtlanlardan korkmadan ortaya koyabilen çocuk... Pınar'ın varlığı beni mucizelerin olabileceğine inandırıyor.
Deniz Türkali


Pınar Selek kimdir?


Sosyolog, araştırmacı ve yazar Pınar Selek 1971'de İstanbul'da doğdu. Notre Dame De Sion Lisesinde'nden sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü birincilikle bitirdi.

Sosyoloji yüksek lisans çalışmasını aynı üniversitede yaptı. Fransa'da Sophiantipolis UDEL Üniversitesinde ekonomi-politik dersleri aldı. "Sokak Sanatçıları Atölyesi"nin kuruluşuna öncülük etti.

Amargi Kadın Dayanışma Kooperatifi kurucu aktivistlerinden olan Pınar Selek Amargi Feminist Teori Dergisi'nin editörü. Eserlerinden bazıları: "Maskeler, Süvariler, Gacılar" (2001 Aykırı), "Barışamadık" (2004 İthaki), "Su Damlası" ( 2008 Özyürek) ve Almancaya çevrilen "Sürüne Sürüne Erkek Olmak" (2008 İletişim). Pınar Selek halen Uluslararası PEN'in Yazar Bursu ile Almanya'da yeni eseri üzerinde çalışıyor.


Etiketler: yaşam
İstihdam