13/06/2023 | Yazar: Yıldız Tar
“LGBTİ+’lar güvenlik kaygısı nedeniyle yardımlara ve çadıra erişmekte oldukça zorluk yaşadı. Kalabalık alanlara girmeye çekinen lubunyalar en temel ihtiyaçlarına ulaşamadı.”
13 Şubat’tan beri Adıyaman’da depremin yaralarını sarmak için çalışan Afet İçin Feminist Dayanışma, Adıyaman'ın depremden nasıl etkilendiği ve kadınların durumuna dair gözlemlerini raporlaştırdı.
Depremden bir hafta sonra bölgeye giden gönüllüler, o zamandan beri dönüşümlü olarak çalışıyor.
Afet İçin Feminist Dayanışma raporda, depremin hemen ardından yaşananları, arama kurtarmanın ve ilk müdahalenin yokluğunu, Adıyaman’ın unutuluşunu, devletin hızlıca her türlü sivil çabayı nasıl kriminalize ettiğini aktarıyor:
“Hem de afetin ardından hayatın tüm yükü üzerine yıkılan kadınların varlığının ve emeğinin nasıl görünmezleştirildiğini, bunun karşısında dayanışmak için yaptıklarımızı anlattık. Yıkımın ardından hayatın yeniden kurulması sürecinde şehir merkezinde, köylerde ne yaşandığını, kadınların özellikle bakım yükü, hijyen, güvenlik, psikososyal destek konusunda karşılaştıkları sıkıntıları ve bunları beraber aşmanın imkanlarını paylaştığımız bu raporu hepimiz açısından yol gösterici olmasını diliyoruz.”
Raporda LGBTİ+’ların durumuna ilişkin gözlemler de yer alıyor:
“LGBTİ+’lar güvenlik kaygısı nedeniyle yardımlara ve çadıra erişmekte oldukça zorluk yaşadı. Kalabalık alanlara girmeye çekinen lubunyalar en temel ihtiyaçlarına ulaşamadı.”
“Aile” odaklı değil, kadınları özne olarak ele alan yaklaşımlar geliştirilmeli
Yaşanan sorunları detaylarıyla aktaran rapor, önerile bölümüyle sonlanıyor:
*Deprem bölgelerinde ihtiyaçların tespiti, ulaştırılması ve yönlendirilmesi süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımıyla hareket edilmeli ve “aile” odaklı değil, kadınları özne olarak ele alan ve önceliklendiren yaklaşımlar geliştirilmeli.
*Kadınların hane içindeki bakım yükünü (yaşlı, çocuk bakımı vd.) azaltacak ve hayatlarını kolaylaştıracak uygulama ve politikaların geliştirilmesi, sadece asgari düzeyde ihtiyaç duyulan çamaşır makinesi, temiz suya erişim gibi olanakların sağlanması değil, standartların insan onuruna yaraşır şekilde düzenlenmesi gerekli.
*Kadınların bir araya gelerek sosyalleşebilecekleri, ihtiyaçlarını dile getirerek, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, birbirleriyle dayanışabilecekleri, kısaca “nefes alabilecekleri” güvenli alanların oluşturulması elzem.
*Genç kadınlar ve ergen kız çocuklarının üzerindeki bakım yükünün azaltılacağı uygulamalar, politikalar hayata geçirilerek, o yaş grubunun ihtiyaçlarına yönelik olarak katılımcı yöntemlerle oluşturulmuş, akranlarıyla bir araya gelebilecekleri, sosyalleşebilecekleri güvenli alanların oluşturulmasına ihtiyaç var.
*Kadınların hijyen ve bakım ürünlerine sürekli erişimi sağlanarak, ihtiyaçlarını kolaylıkla ifade edebilmeleri için dağıtım ve depo alanlarında kadın gönüllü/çalışan varlığı sürdürülebilir kılınmalı.
*Göçmen, mülteci ve LGBTİ+ların ayrımcılığa maruz kalmaması ve haklara, hizmetlere erişimlerinin sağlanmasına yönelik olarak kapsayıcı önlemlerin alınması ve bir arada yaşam kültürünün geliştirilmesi önceliklendirilmeli.
*Kadınlara cinsel sağlık ve üreme sağlığı için gerekli hizmetlerin erişilebilir olması, kadınların ihtiyaçlarını kolaylıkla ifade edebilecekleri kadın dostu alanların oluşturulması gerekli.
*Erkek şiddeti ve cinsel istismar risklerinin tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması, acil eylem planı oluşturulması, koruma ve destek mekanizmalarına erişimin sağlanması önemsenmeli.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları