11/12/2020 | Yazar: Ali Erol

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” haline gelen Akit’in Kasım ayı homofobik nefret seyri…

Akit’in Kasım ayı nefret söylemi listesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in kasım ayı listesini hazırladı.

Cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, üreten ve yayan Akit’in aylık nefret söylemi Kasım listesi, “LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldırı”, “Akit’in cinsiyetçi ve homofobik nefreti”, “Akit’in kültür-sanat ve medya siyaseti: Sansür ve nefrete teşvik!”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti”, “Akit yazarlarının homofobik nefret “köşe”leri” başlıklarından oluşuyor.

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldırı

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarına doğrudan saldıran, manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarıyla hedef gösteren Akit’in Kasım ayı homofobik ve transfobik nefret bahanesi, “Sapkınları Batı besliyor” başlığı altında geldi.

Hakkı Bilir imzalı Akit manipülasyonunu, İçişleri Bakanlığına kayıtlı LGBTİ+ derneklerinin çalışmalarını sanki gizli ve yasadışıymış gibi gösteriyor: “LGBTİ sapkın eşcinsellerin, Batı kökenli dernekler tarafından fonlandığını istihbarat birimlerinin yaptığı çalışmalar ortaya çıkardı.”

İçişleri Bakanlığı Dernekler İl Müdürlüğüne mali bildirim zorunluluğu bulunan ve düzenli denetlenen sivil toplum kuruluşlarından olan LGBTİ+ dernekleri, Akit’in nefret yayınında doğrudan hedef alınıyor: “Türkiye’deki sapkınların kurduğu LGBTİ derneklerinin esas gelir kaynaklarını ifşa ediyoruz. Genel ahlak kurallarını hiçe sayan provokatif faaliyetlere imza atan homolar, Batı’dan gelen ve genelde perde arkasında kalmayı tercih eden fon merkezleri tarafından finanse ediliyor.”

Akit bu kez de Hakkı Bilir imzası altında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadele eden, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) yurttaşların eşit haklara erişimi için kayıtlı ve açıktan çalışan kurumları “homo dernekleri” olarak yaftalıyor, nefrete ve kurumsal ayrımcılığa hedef gösteriyor.

LGBTİ+ toplumu ve kurumlarını düşmanlaştıran Akit, homofobik hedef göstermelere ve nefret saldırılarına doyamıyor, bu kez de, “Osman Kavala'nın vakfından sapkınlara 1 milyon 384 bin lira yardım” başlığı altına kendine bir de “iç düşman” dezenforme ediyor: “Osman Kavala’nın yönetim kurulu üyesi olduğu Açık Toplum Vakfı; "lezbiyen", "gey", "biseksüel"lerle ilgili çalışmalar yapan sapkın dernek ve vakıflara 1 milyon 384 bin 380 TL para yardım yaptı.”

Üç yıldır tutuklu bulunduğu hapishaneden, gazeteci Şirin Payzın’ın sorularını yanıtlayan Osman Kavala’nın, “Delil yokluğunda her suçlama bir diğerinin kanıtı gibi kullanılmış. Suçlamalar birbirine dayandırılarak benim karanlık işler çevirdiğim algısı yaratılıyor.” sözlerini haklı çıkartır yayınında Akit, kendi hazırladığı “nefret kokteyli”ne LGBTİ+ kurumlarını da katıyor ve “terör” ile ilişkilendirip kriminalize ediyor. 

Osman Kavala, “İddianamelerin amacı suç işlemiş olanları ortaya çıkarmak olsaydı ve iddia makamı iddianamedeki kurguya gerçekten inanıyor olsaydı, Soros’un da sanıklar ya da şüpheliler listesinde olması gerekirdi. Ama amaç bu değil, Soros’un ismini kullanarak algı yaratmak. Bu şekilde Gezi protestolarının dış komplo sonucu olduğu söylemine uygun bir kurgu hazırlanmış oluyor. Kendisiyle ilgili yaygın kanaatlerden dolayı Soros’un içinde aktör olduğu bir anlatı, delile ihtiyaç olmadan da ikna edici bulunuyor.” derken, Akit, “Sapkınlara 1 milyon 384 bin 380 TL!” ara başlığı atıyor ve devam ediyor: “Kavala'nın yönetim kurulu üyesi olduğu Açık Toplum Vakfı'nın; "lezbiyen", "gey", "biseksüel"lerle ilgili çalışmalar yapan sapkın dernek ve vakıflara da 1 milyon 384 bin 380 TL para yardımında bulunduğu belirlendi.” Ardından, Kaos GL Derneği ile sivil toplumdan LGBTİ+ kurumlarını sıralıyor.

Akit’in cinsiyetçi ve homofobik nefreti

Akit, kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ve imzacı devletlere “kadına karşı şiddeti önleme, şiddetten koruma, şiddet eylemlerini kovuşturma ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma” yükümlülüğü getiren “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne yönelik karalama kampanyasını körüklemeye dönük haberlerine, Kasım ayında, “Avukat Aydın Aydar ve Murat Aydar: İstanbul Sözleşmesi garabettir” başlıklı haberiyle devam etti.

İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik cinsiyetçi saldırısında Akit, “Eşcinsel evlilikler meşrulaştırılıyor” ara başlığı ile LGBTİ+ kurumlarının eşitlik mücadelesine yönelik homofobik nefret söylemlerine aracılık ediyor: “İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesi taleplerinin nedenlerinden biri de eşcinsel evliliklerin meşrulaştırılmaya çalışılması. Boşanma Avukatı Aydın Aydar ve Avukat Murat Aydar, halkın faşist bir zihniyetle hazırlanan ve eşcinsel evliliklere yasallık getirmeyi hedefleyen sözleşmenin iptal edilmesini istediğini belirtti. Sözleşmede yer alan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” lafı, bugün Türkiye’de faaliyet gösteren LGBT lobilerinin nasıl rahat çalışabildiklerinin kanıtıdır.”

LGBTİ+ hakları savunucusu, terzi yamağı Barbaros Şansal, Akit’in Kasım ayı homofobik hedefleri listesindeydi: “Terzi yamağı Barbaros Şansal'dan tam da i.neliğe yakışır İzmir depremi paylaşımı!”

Akit’in kültür-sanat ve medya siyaseti: Sansür ve nefrete teşvik!

Akit, kültür, sanat ve medya alanında cinsiyetçi ve homofobik sansür savunusuna devam ediyor. RTÜK’ün ayrımcı uygulamaları ile homofobik nefret siyasetine aracılık eden Akit, “Sözcü Gazetesi’nin kanalında eşcinsellik propagandası! RTÜK affetmedi” başlıklı haberinde eşcinsellik temsili “propoganda” olarak yaftalarken, “eşcinsel birliktelik” ile “ceza”yı birlikte kodluyor. RTÜK ise “ceza” gerekçesini, “programda ilişki modeli olarak gösterilen eşcinsel birlikteliğin toplumun manevi değerlerine aykırı olduğu… İki kadının ebeveyn olarak sunulması, çocuk sahibi olmaları ve hamilelik süreçlerinde yaşadıklarının anlatılmasının toplumsal cinsiyet rollerini zedeleyici ve toplumsal yapıyı bozucu nitelikte olduğu…” iddialarıyla ifade ediyor.

“Eşcinselliği meşru gösteren” gerekçesiyle “Netflix”, Akit’in cinsiyetçi ve homofobik “tepkisini çekmeye devam ediyor”: “Netflix '9 Kere Leyla' isimli gayrimeşru hayatı özendiren bir filme daha imza attı… Eşcinsel sapkınlıkları meşru gösterip Müslümanları alaşağı eden içerikleriyle tepkileri toplayan digital medya platformu Netflix yeni bir sapkınlığa daha imza attı.”

Akit, “Netflix” bahaneli homofobik nefret yayınına bu kez de “Başörtülü kadınların hedef alındığı 'Bir Başkadır' dizisi ve Nurseli İdiz'in ifadelerine tepkiler çığ gibi” başlığı altında devam ediyor: “Dizilerde eşcinsel sapkınlık gibi ahlaksızlıklar için güzellemeler yapılırken… LGBT gibi sapkınlıkların özendirildiği diziler ön plana çıkarılırken…”

Akit’in kültür sanat alanında sansür ve nefrete teşvik yayını bu kez Fatma Gülşen Koçak imzasıyla geliyor: “LGBT, festivallerle normalleştiriliyor”

Oyunculuk dalında ödülleri cinsiyete göre ayırmayacağı duyurulan Malatya Uluslararası Film Festivali’nin iptalinin ardından, Akit, “Uluslararası Sinema Derneği Genel Başkanı İhsan Kabil”in cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemlerine aracılık etti: “Festivallerin, LGBT ve terör yanlısı gibi yapımları hoş göstermesini ya da normalize etme yönünde ki belli tavırların sorunlu olduğunu düşünüyorum. Festivaller, LGBT’yi normalleştirmeye çalışıyor. Sinemada LGBT lobisi aslında sanat ve kültür sahalarındaki durumuyla benzer bir nitelik taşıyor. Bu kavramı/hayat tarzını toplum içinde daha görünür kılmak için uğraşıyorlar. LGBT’nin görünür olması kesinlikle problem teşkil ediyor. Bilhassa çocuklar için.”

Akit bu kez aracıya gerek görmeden, homofobik sansür ve kurumsal ayrımcılık suçuna doğrudan çağrıda bulunuyor: “'85 Yazı' sapkın eşcinsel filmi için yetkilileri göreve çağırıyoruz! Soysuzların soyu çürütme çabalarına bir yenisi daha eklendi. Biri 16 biri 18 yaşında olan iki buluğ çağındaki erkek çocuklarının sapkın eşcinsel yaşamını konu edinen '85 Yazı' isimli sinema filmiyle ilgili harekete geçmesi için yetkilileri göreve çağırıyoruz!”

Akit’in sansür çağrısındaki ayrımcı ve homofobik nefret dilinden seçmeler: “sapkın ‘eşcinsellik’ furyası”, “eşcinsellik propagandası”, “aileleri yok etmeyi ve ahlaki değerleri yıkmayı hedefleyen LGBT”, “sapkınlık tohumları”, “eşcinsel sapkınlığı doğal bir tercih ve hayat tarzı gibi göstermek”, “LGBT lobisi”, “eşcinsel ahlaksızlığı”

Eşcinselliği kriminalize etmek, eşcinselliği “terör” ile birlikte anmak için Akit’e bahane mi yok: “Terör örgütü sempatizanı Mahsun Kırmızıgül halkı aşağıladı… Kırmızıgül, ‘Güneşi Gördüm’ filmi ile eşcinsel sapkınlığı ‘masum’ bir yolla meşru göstermeye çalışmıştı.”

Akit’in manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonla kurguladığı cinsiyetçi ve homofobik nefret yayınında sınırları aşan Kasım ayı haberi de sinemadan geldi.

“Ahlak teröründe vites büyüttüler! Oscar Ödülleri için skandal karar: Sapkınlık içermeyen filme ödül yok!”: “LGBT, eş cinsellik, çocuk istismarı... Tüm bunlarla ilgili her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Dünya toplumunun ahlak yapısını çökertmeyi hedefleyen lobi çalışmalarına Oscar Ödülleri de dahil oldu.”

Akit’in Yeni Şafak kaynaklı haberine attığı ara başlık: “Hepsi tamam da neden LGBT'liler? İkinci kriter, sahne arkası yönetici ekibin veya teknik ekip üyelerinin tarihsel olarak dezavantajlı gruplardan seçilmelisi; ayrıca bu grubun kadınları, farklı ırkları, LGBTİ’leri ve engellileri de kapsaması oldu.”

Akit’in homofobik nefret siyaseti

Akit’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik bitmeyen karalama kampanyası ve İmamoğlu üzerinden LGBTİ+’lara yönelik homofobik nefret yayını Kasım ayında, “Ekrem’in LGBT+ ve Rotary aşkı” başlığı ile geldi

Yavuz Selim imzalı Akit’in ırkçı, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemi üreten haberi “Sapkınlar da listede” ara başlığı taşıyor: “CHP’li, İBB ayrıca Desteklenen STK’lar bölümüne bu yıl ilk defa “LGBT+” eklemesi yaparak eşcinsel sapkınların derneklerine kapı araladı. İBB, koşuculara, önümüzdeki yıl bağış listesinde görmek istedikleri LGBT derneklerini öneri olarak kaydetmelerini sağladı.”

Akit’in homofobik nefret siyasetinin hedefindeki değişmeyen bir diğer CHP’li isim Milletvekili Mahmut Tanal: “AK Partili Belediye Başkanı'nın yanında şeyh görünce çıldıran Mahmut Tanal i.nelerle kol kola! CHP’yi temsilen FETÖ, DHKP-C gibi terör örgütlerinin yanı sıra eşcinsel sapkınların yanında yer alan Mahmut Tanal…”

Akit’in CHP’li Mahmut Tanal’a yönelik kopyala-yapıştır hazır nefret bülteninden bir diğeri “Yanar döner CHP'li Mahmut Tanal şimdi de muhafazakarların oylarına göz dikti” başlığını taşıyor: “FETÖ, DHKP-C  gibi terör örgütlerinin yanı sıra LGBT eşcinsel sapkınların yanında boy gösteren Mahmut Tanal… Terör örgütlerine ve sapkınlara verdiği destekle…”

Faruk Arslan imzalı “Bölücü anayasa ayaklarına dolandı” başlıklı haberinde Akit, “CHP-İP-HDP-SP’nin 2018’de hazırladığı bölücü anayasa taslağı” ifadelerini itham olarak kullanıyor ve LGBTİ+ hareketinin anayasal tanınma ve eşitlik talebine işaret eden, AKP hükümetinin sivil anayasa çalışmaları döneminde TBMM’de de tartışılan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kapsayıcılığını ise homofobik nefret ifadesiyle ekliyor: “eşcinsel sapkınlığın legalleştirilmesi…”

Akit’in aynı konuda sürdürdüğü nefret siyaseti yayınında, “Saadet Partisi, İstanbul Sözleşmesi'ni destekleyen HDP-CHP-İP ile neden aynı tarafta?” başlığı altında, gene cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle Saadet Partisi’ni hedefe alıyor: “Saadet Partisi'nin yayın organı Milli Gazete, eşcinsel sapkınlığa yasal zemin hazırlayan İstanbul Sözleşmesi’ne karşı durmasına rağmen; Saadet Partisi, sözleşmenin propagandasını yapan CHP, İYİ Parti ve HDP ile aynı ittifakta yer almaya devam ediyor. LGBT eşcinsel sapkınlığı meşrulaştıran maddeleriyle bilinen ve birçok kesimin tepki gösterdiği İstanbul Sözleşmesi, CHP, İYİ Parti ve HDP tarafından destekleniyor.”

Saadet Partisi ile Millî Gazete’yi karşı karşıya getirme taktiğiyle kurulan “haber”de arada kalan gene eşcinseller oluyor: “Kadın ölümlerinin artışına sebep olan, aileleri yıkıma götüren, eşcinsel sapkınlığa meşru zemin hazırlayan İstanbul Sözleşmesi’ne karşı 'Milli Gazete' tavrını net bir şekilde gösteriyor.”

Akit’in aynı konudaki cinsiyetçi ve homofobik nefret siyaseti “Akşener anayasa konusunu böyle kapattı: Millet aç aç”, “Gizli ortak İYİ Parti ve HDP İstanbul Sözleşmesi'ne destekte buluştu!”, “Şeffaflık yalan oldu: Köşeye sıkışan Akşener konuyu böyle kapattı!” ve son olarak Faruk Arslan imzalı “CHP’ye giden yol TÜSES’ten geçiyor”: “eşcinsel sapkınlığın legalleştirilmesi…” 

“CHP, İYİ Parti, SP ve HDP'nin Anayasa taslağı hazırladığı ortaya çıktı. Taslak metinde eşcinsel sapkınlık anayasaya sokulmak isteniyor. Birçok maddede geçen "toplumsal cinsiyet eşitliği" ifadesi de taslakta dikkat çeken unsurlar oldu.”

“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bugün TBMM'de gerçekleştirilen grup toplantısına, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın kullandığı "İstanbul Sözleşmesi'ni Uygula" yazan maskeyle katıldı. Böylece eşcinsel sapkınlara açıkça destek veren HDP ile Türk ailesini önemsediğini iddia eden İYİ Parti, İstanbul Sözleşmesi'ne destekte buluştu.”

Akit yazarlarının homofobik nefret “köşe”leri

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Yeni Akit’ten köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemini Kasım ayı boyunca sürdürdü ve yayınladığı dört yazısında LGBTİ+’ları anmaya devam etti.  

Akit yazarı Dilipak, “Toplumsal cinsiyet denen bela” diye başladığı “Hey sen “birey”, sen “gender”!” başlıklı köşe yazısı ile İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik dezenformasyona ara vermedi. LGBTİ+ sövgüsüyle yetinmeyip, İstanbul Sözleşme’sini savunan kadınlara hakaret de edince, AKP’li kadınlar kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmuş, savunma yaparken de pekiştirdiği nefret söylemiyle LGBTİ+’ları kastettiğini söylemesi üzerine de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyeliğinden ihraç edilmiş olan Akit köşe yazarı Dilipak hep aynı nakarata devam ediyor: ““Fahşa” nereden çıktı şimdi, ayıp, utanmalısınız.. LGBT’ye özgürlük, cinsel tercih, cinsel yönelim konusunda özgürlük getiriyor İstanbul Sözleşmesi, zina ile ilgili 15 ayeti daha hükümsüz kılıyor.”

“Köşe”leri ayrımcılık ve nefretle dolduran Akit’in Kasım ayı manipülasyon muhabbetlerinin tamamına buradan bakılabilir.

Muhafazakâr iktidarın mainstream’i…

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organı” halini almış olan Akit’in aylık nefret söylemi listesi, LGBTİ+’lara (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) yönelik ayrımcı dil, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemleri içeren “haber” ve “köşe” yazılarının takibi ve kaydından oluşuyor.

Nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden muhafazakâr medya organlarından Akit, iktidarın yaygın medya organı olmasından kaynaklı rahatlıkla ayrımcı dil ve nefrette sınır tanımıyor.

En son savcılığın, “ifade özgürlüğü” bahanesiyle, LGBTİ+’lara yönelik nefretini görmezden gelmesinin getirdiği güvence ve iktidara yakınlığın sağladığı ayrıcalık ile homofobik hoyratlığını iyice arttıran Akit, “köşe” yazıları ve “haber” adı altında hazırladığı nefret bültenleriyle yayına devam ediyor.


Etiketler: medya
nefret