08/03/2022 | Yazar: Gözde Demirbilek

Sonuçta, “transgender” hem bir kavramı hem de bir dizi belirli kimliği ifade eden bir kelimedir. Günümüzdeki en geniş kullanımında trans, atanan cinsiyetin sınırlarını aşmak anlamına gelir.

Angelica Ross “transgender” kelimesinin tarihini anlatıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gözde Demirbilek, Them.us’un yayınladığı “Angelica Ross Explains the History of the Word ‘Transgender’” videosunu Türkçeleştirdi.

“Transgender” terimi; 60’larda tıbbi metinlerde negatif kullanımından terimin hem bir kavramı hem de bir kimliği belirtmek için benimsenmesine, uzun bir yol kat etti.

Peki biz “transgender” kelimesi hakkında gerçekten ne kadar şey biliyoruz ve bu kelime nereden geliyor?

“Transgender” kelimesinin etimolojisinin, yani bir kelimenin tarihini ve anlamının zaman içinde nasıl değiştiğini söylemenin süslü yolunun iki ana çıkış noktası vardır. 

1965 yılında Dr. John F. Oliven, “transgender” kelimesinin bilinen ilk kullanımlarından birini içeren tıbbi bir metin yayınladı. Dr. Oliven, metinde terimin yanıltıcı olduğunu yazarak “transgenderism”i kastetti; çünkü cinsellik, travestiliğin temel faktörlerinden biri değildir. Bu noktada Dr. Oliven, transgender kelimesini, transseksüel ile eşanlamlı olarak; cinsiyet uyum sürecinde tıbbi operasyon geçiren kişilere atıfta bulunmak için kullandı.

“Transgender” kelimesinin bir önemli çıkış noktası da 1970’lerde bu terimi savunuculuğu ve yazılarıyla popülerleştiren öncü trans aktivist Virginia Prince’dir.

1969’da Prince, “transgenderal” terimini ilk olarak kendini operasyon geçiren translardan ayırmak için kullandı. “Transgenderal” terimini kullanması, trans geçiş süreçlerinde seçilen yollar arasında net bir ayrım yaptı.

Virginia Prince’in terimi ilk kullandığı 1969 yılı aynı zamanda Stonewall Direnişi’nin modern eşcinsel hakları hareketini başlattığı yıldı. Bu hareket, LGBTQ topluluğu için daha geniş görünürlük açısından bir değişim denizine işaret ediyordu.

Birkaç yıl sonra, 1974’te sosyal hizmet uzmanları, tıbbi uzmanlar ve aktivistler; Leeds Üniversitesi'nde tarihin ilk TT konferansını düzenlediler. Bu konferansla birlikte; trans sağlığı hakkında mevcut olan literatür yeniden konuşuldu ve konferans, literatüre dair net ayrımlar yaptı. Başka bir önemli dönüm noktası ise 1975'te, trans kişilere yönelik ilk koruma çalışmalarının medeni haklar kanununda görünür olmasıyla gerçekleşti.

Minneapolis şehri, 80’ler boyunca aynı zamanda Phaedra Kelly ve Bruce Laker gibi sanatçıların ev sahipliğini yaparak, “cinsiyet geçişi” (“gender transient”) gibi terimler türeterek; Ayrımcılık Yasağı Yönetmeliği çıkaran ilk şehir oldu. “Cinsiyet geçişi” terimi transseksüelden farklı olarak, “transgender” olmaya atıfta bulunuyordu.

1990’lara gelindiğinde, “transgender” ve “transseksüel” arasındaki ayrım kaybolmaya başladı. OED Sözlükbilimcisi Jonathan Dent’e göre, bu, LGBTQ topluluğunun geleneksel toplumsal cinsiyet kavramlarına uymayabilecek çok çeşitli kimlikleri kapsayacak bir şemsiye terim olarak “trans”ı benimsemeye başladığı zamandı. Cinselliğe dair “queer” terimine benzese de, “trans” terimi bu yılın başlarına kadar OED’ye girmedi.

Şimdi, “trans”ın basitçe Latince’de “karşıya geçen” olduğunu açıklamak için harika bir zaman gibi görünüyor, aynı tarafta anlamına gelen “cis”in aksine. Örneğin, transparan kelimesi Latince “parere”den gelir veya hep birlikte diğer taraftan görünmek anlamına gelir. Aynı zamanda şeffaf anlamı taşır.

Peki, söz konusu cinsiyet olduğunda bu ne anlama gelir? Oldukça basit: Ya trans şemsiyesi altına girersiniz ya da cis olursunuz. “Transgender” pek çok anlama gelebilir, dolayısıyla şemsiye terimdir; cis tek bir anlama gelir, yani doğumda size atanan iki cinsiyetten kadın veya erkek ile uyumlu olmaktır.

Trans şemsiyesi altına girebilecek diğer bazı terimlerin İngilizceleri şöyledir: Transsexual, Gender Non-Conforming, Gender Nonbinary, A-gendered, Drag Queen, Androgenous, Intersex, Gender Queer, Gender Fluid.* 

Şimdilerde, şemsiyesi terim nedeniyle, gruplaşma o kadar yeni ki; kimin trans olduğu veya olmadığı konusunda hala bazı tartışmalar var. Mesela bazı insanlar drag queenlerin gender non-conforming olduğu için şemsiyenin altında olduğunu söylüyor. Diğer yandan RuPaul gibiler aynı fikirde değiller ve drag performansın yalnızca cis-queer erkekler için bir sanat olduğunu iddia ediyorlar. Ru, çoğu kişinin transfobik gördüğü bu yorum için haklı olarak sert eleştiriler aldı. 

Nonbinary kişiler de kendilerini trans olarak tanımlayabilir. Nonbinary trans kişi; kendisine doğumundan sonra tipik olarak atanan bir cinsiyetle özdeşleşmeyen ve ayrıca, yalnızca erkek ve kadın olarak kategorize edilemeyen bir cinsiyet kimliğine sahip olan kişidir.

Trans olmayan bazı nonbinary kişiler, kendilerini kesinlikle kadın veya erkek olarak tanımlamasalar bile, doğumundan sonra kendilerine atanan cinsiyetle kısmen özdeşleşirler. Kafa karıştırıcı görünüyor ama aslında oldukça basit: Sonuçta, “transgender” hem bir kavramı hem de bir dizi belirli kimliği ifade eden bir kelimedir. Günümüzdeki en geniş kullanımında trans, atanan cinsiyetin sınırlarını aşmak anlamına gelir.

Bu sınırı sınırı aşan herkes kendini trans olarak tanımlamasa da; tüm kimliklerden trans ve nonbinary insanlar güçlü ve güzeldir.

*Türkçeleştirme notu: Bu terimlerin bir kısmının hem Türkçeleştirilmiş versiyonlarını hem de İngilizce hâllerini Türkiye’deki LGBTİ+ hareketi olarak kullanıyoruz. Ancak, dil farklılıklarımız sebebiyle çevirilerimiz de bazen birbirinin aksi şeyler söyleyebiliyor. Örneğin, “gender non-conforming” terimi “uyumsuz cinsiyet” çevirisini “rahatsızlık”tan alabileceği için bu kısımda yazıda verildiği gibi bırakmayı tercih ettim.  


Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam