24/12/2021 | Yazar: Yıldız Tar

Toplumsal cinsiyet, LGBTİ+’lar ve iklim krizi arasında nasıl bir ilişki olabilir? LGBTİ+ örgütleri, iklim krizine karşı neler yapabilir? İklim adaleti nedir?

Başka bir dünya her zaman mümkün, fakat başka bir gezegenimiz daha yok! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

17 Mayıs Derneği tüm bu sorulara yanıtlar bulmak için “LGBTİ+’lar ve İklim Krizine Giriş-Dönüşüme Kendimizden Başlamak: İklim101-Tavsiyeler Kılavuzu”nu yayınladı.

Özge Gökpınar’ın hazırladığı kılavuzda iklim krizinin kökeni, iklim adaleti, LGBTİ+’lar ve iklim krizi arasındaki ilişkilerin yanı sıra LGBTİ+ örgütleri için tavsiyeler de yer alıyor. Kılavuzda ayrıca ekofeminizm ve kuir ekoloji tartışmaları da özetleniyor.

Derin nefes alabileceğimiz ortak yer…

Kılavuzun sunuş bölümünde Judith Butler’dan alıntıyla neden iklim krizine karşı mücadelenin önemli olduğu şöyle aktarılıyor:

Madencilik ve sistemli ırkçılığa karşı küresel karşı çıkışımız, bu durumda bizi dünyaya geri döndürmeli ya da sanki ilk defa oluyormuşçasına, dünyanın, hepimizin bildiği ve arzuladığı “derin nefes alabileceğimiz” ortak yer haline gelmesini sağlamalıdır.

Derneğin Genel Koordinatörü Metin Uzun’a göre kılavuz “sivil toplum örgütlerinin çevre ve atık politikası oluşturmalarını gündemlerine almalarını ve aynı gökkuşağının altında birlikte yaşayan tüm insanların iklim krizine karşı üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesini hatırlatmayı” amaçlıyor.

Kılavuzda neler yer alıyor?

Kılavuzda, ilk bölümde iklim krizi meselesinin çıkış noktasını anlatmak üzere iklim değişikliğinin kökenine dair bir çerçeve yer alıyor.

İkinci bölüm, iklim adaleti kavramının ortaya çıkış noktasını ve özellikle LGBTİ+’lar açısından önemini vurgulamaya çalışıyor.

Üçüncü bölüm, iklim adaletinden hareketle, toplumsal cinsiyet, LGBTİ+’lar ve iklim krizi arasındaki ilişkiye değiniyor.

Dördüncü bölüm ekofeminizm ve kuir ekolojinin iklim krizi meselesine bakışını ve iklimin neden kuirleştirilmesi gerektiğine odaklanıyor.

Beşinci bölüm, iklim adaleti ve iklim kriziyle mücadele hareketi içerisinde LGBTİ+’ların ve örgütlerin iklim dostu bir dönüşüme gidebilmesi için tavsiye niteliğinde öneriler içeriyor.

Sonuç bölümünden önce gelen altıncı ve son bölüm ise, kılavuzun önerileri üzerinden güncellenen politika belgelerini okurlarla paylaşıyor.

İklim değişikliği kişileri farklı şekilde etkiler

Kılavuzda, iklim değişikliği ile mücadele konusunda verilen uluslararası taahhütlerin kimseyi geride bırakmamayı amaçladığı ancak tüm seslerin hesaba katılmadığı hatırlatılıyor:

“İklim değişikliği kişileri farklı şekilde etkiler ve en çok ayrımcılığa uğrayanlar, güvenlik hakkı ve sosyal adalete erişim haklarından faydalanmaları engellenen kişilerdir. Bu kişilerin başında ise LGBTİ+’lar gelmektedir. LGBTİ+’lar iklim değişikliği ile mücadelede diğer gruplardan daha farklı zorluklarla ve gündelik yaşamlarında karşılaştıkları ayrımcılık ve insan hakları ihlalleriyle birleşen diğer tehlikelerle karşı karşıyadır. Özellikle, sosyal damgalama, kayıt dışı istihdam ve güvenli alanlara sınırlı erişim, dezavantajlarına katkıda bulunan unsurlardır. Çoğu zaman ise, toplumdaki diğer grupların kolayca erişebileceği kaynaklara ve uyum araçlarına erişimden yoksundurlar. Örneğin, dışlanma, tecrit ve kısıtlı sosyal ağlar nedeniyle iklim değişikliği hakkında yeterli bilgiye erişemez ve afetlere uygun şekilde hazırlanamazlar. Hava koşullarının kötüleşmesi kayıt dışı alanda çalışan veya sokakta seks işçiliği yapan LGBTİ+’ların sağlığını da etkiler.”

Afetler, işsizlik, evsizlik ve LGBTİ+’lar

Afetler sırasında, LGBTİ+’lar ve LGBTİ+ çiftlerin devletlerce makbul çiftler olarak tanınmazlarsa yardım desteğine de erişemediklerini vurgulayan kılavuz, yaşanan sorunları şöyle sıralıyor:

“Nonbinaryler cinsiyete özgü hizmetlere erişemeyebilir ve acil durum barınaklarından geri çevrilebilir veya barınma amaçlı yardım hizmetlerine erişimde başka zorluklarla karşılaşabilirler. Ayrımcılık korkusu akla gelebilecek diğer tüm yardım hizmetlerine erişimlerini de engelleyebilir. Tüm bunlara ek olarak, LGBTİ+’lar daha düşük gelir imkanları ve hizmetlere erişimde sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Daha fazla ekonomik güce sahip olan kişiler iklim değişikliğinin etkileri ile daha iyi baş edebilmektedirler. İmkânı olanlar, gıda ve su kaynaklarına ücret ödeyerek daha kolay erişebilir, afet durumlarında yaşadıkları kentleri rahatlıkla terk edebilir veya evlerini afet yaşadıktan sonra yeniden inşa edebilirler. Ayrıca acil durumlarda bilgi kanallarına daha fazla erişim imkanına sahiptirler. Düşük gelirliler bunların hiçbirini yapamaz, ev ve işlerini kolaylıkla değiştiremezler ve riske daha açık hale gelirler. Genel olarak LGBTİ+’lar ve özellikle de translar, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlükten kaynaklanan finansal zorluklarla karşı karşıya kalırlar ve güvenli ve kapsayıcı iş bulmaları zorlaşır. İşsizlik ise, LGBTİ+’ları daha fazla yoksulluk ve evsizlik riskiyle karşı karşıya bırakır, iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha savunmasız hale getirir.”

Kılavuzda ayrıca Kaos GL’nin hazırladığı, 17 Mayıs’ın güncellediği çevre ve sıfır atık politika metinleri de ek olarak yer alıyor.

Kılavuza ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: yaşam, ekoloji
2024