08/10/2021 | Yazar: Yıldız Tar
Hafta boyunca farklı mecralarda yayınlanan yazıları okuduk ve sizler için seçtik. Haftasonunda ne okusam diyenlere ilaç niyetine beş yazı!

Yoklama: Lubunya Sanatçılara Sorduk – Velvele/Bawer Murmur
Bawer Murmur, Velvele’nin yeni mini söyleşi dizisinde LGBTİQA+ sanatçılara hal hatır sordu:
Nihat’la ilgili yazılanları okurken, onun gibi yazan, çizen, üreten arkadaşlarımı düşündüm. Bazılarının yaptıklarını heyecanla takip ediyorken, bazılarından epeydir haber almadığımı fark ettim. Sonra dedim, tek tek hepsine yazayım, hallerini hatırlarını sorayım. Ve hatta, madem Velvele gibi bir platformumuz var, onlardan gelecek haberleri derleyip okuyucularımızla da paylaşayım.
Hoş geldin Umami Kitap! – bantmag. / Senay Arslan
Senay Arslan, Umami Kitap’ı yaratıcılarıyla konuştu:
Bugüne kadar çok değerli kuir ve feminist metinlerin Türkçede yayımlanmadığını söylemek hem yanlış hem de haksızlık olur. Bu kitapların Türkçeye kazandırılmasında feminist ve LGBTİ+ editörlerin, çevirmenlerin kişisel çabasının ve ısrarının da ayrıca altını çizmek gerek. Sırf bu kitapları, içinde kuir karakterler olan hikâyeleri yayın programına alabilmek için yayın yönetmeniyle ya da yayınevi patronuyla ters düşen, hatta işinden edilen yayınevi emekçileri olduğunu biliyoruz. Ya da kuir, feminist yayınların sesi olarak gördüğümüz bir yayınevinin meğer hem maddi hem etik anlamda sömürüye devam edebildiğini. Bu anlamda yayıncılık da iyisiyle kötüsüyle bir sektör aslına bakarsanız, her sektör gibi. Bundan sonra da elbette bu kitapları en iyi şekilde Türkçe okuruyla buluşturmaya çalışacak yayıncılar olacak, biz de sektörün iyi örneklerinden olmak, çeviri edebiyata yeni eserler kazandırmak için doğrudan ve sadece bu alanda çalışabilmeyi hayal ediyoruz.
“Hepsi ibnelikten” – 5Harfliler/Pınar Üzeltüzenci
Pınar Üzeltüzenci lubunyalık, İstanbul, sınıf, yaş ve statü gibi dinamiklerin birbirleriyle çarpışıp durduğu romanı Deniz Ne Kadar Güzel’de (Altıkırkbeş, 2021) şatafatlı, dokunaklı ve sürükleyici bir polisiyeye imza atan yazar Yiğit Karaahmet ile söyleşti:
Kitapta o ana kadar kurulan o pasta kreması gibi dünya o malum kelimenin ağızdan çıkışıyla yıkılıyor. Çünkü Şener’in travması bu, ibne kelimesinin ardını görüyor. Ben insanlar Şener’e hak versinler istedim. Bunun bedelinin olduğunu göstermek istedim. Şahsen ben rahatsız olmam bana ibne denmesinden ama burada toplumsal bir şey var. Gerçek hayatta, benim yanımda da, çok rahat kullanılıyor bu kelime. Masada gerçekten bir ibne oturuyor, ibne olduğumu biliyorsunuz.
Konur Sokak’ın lubunya hafızası – KaosGL.org/Umut Güner
Umut Güner, şemsiye tartışmalarıyla yeniden gündeme gelen Konur Sokak’ın lubunya hafızasını yazdı:
Bugün Konur’un gökkuşaksız renklerini gökkuşağı zannederek rahatsız olan insanların altını çizdiği gibi Kaos GL’in toplanmasına da zamanında izin verilmemişti.
Lubunyanın hafızasındaki Konur – KaosGL.org/Aslı Alpar
Aslı Alpar da Güner’in çağrısına yanıt vererek Konur’un kişisel ve toplumsal hafızasını kaleme aldı:
Kendimizi tanıdığımız, anlamaya çalıştığımız, ne idüğü belirsizliğimizi aradığımız sokaktı Konur ve o sokak bize aitti o zaman, orada şarkı söyler, orada tartışırdık. Orada slogan atar, halay çeker, dans ederdik. Orada Irak Savaşı’na hayır dedik, lezbiyeniz dedik, Ajda Pekkan şarkıları söyledik.
Etiketler: medya, kültür sanat, yaşam