02/12/2021 | Yazar: Umut Erdem

“Benim hiçbir alanda görülmeyen, silinen, olumsuzlanan o biseksüel kimliğim hiçbir acımda, hiçbir görünürlük talebimde dikkate alınmıyor, tanınmıyor da evli olunca mı birilerinin aklına biseksüel olduğum geliyor!? Ay hadi ordan.”

Elif Ege ile evli bi+ olmak üzerine: İlişkilerin yönelimi olduğunu düşünmek anlayabildiğim bir şey değil Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bi+’lar bir yandan bir o kadar görünmezleştirilirken ve silinirken öte yandan mit ve olumsuzlamalarla varoluşları sebebiyle suçlanıyor, ötekileştiriliyor, şiddete ve ayrımcılığa maruz bırakılıyor. “Sonuçta evlenebiliyorsun” diyerek bi+’ların LGBTİ+ topluluğu içinde ayrıcalıklı olduğu söyleniyor. Daha ileri gidiliyor, “lubunyalara sırt çeviren”, “heteropatriyarka yardakçısı”, “heteropatriyarkanın tüm nimetlerinden yararlanan”, “hatta biseksüel bile değil” oluyorlar. Bi+’ya dair yaratılan bir stereotip üzerinden tüm bi+’ların evleneceği, bunu elbet tercih edeceği, zaten hepsinin natrans olduğu, ilişki yaşama biçimlerinin aynı olduğu gibi önkabullerle bi+’ların “hetero ayrıcalığı” yaşadığı belirtiliyor. Peki o nikah masasına biseksüelliği tanınıp oturduğu bir o kadar şüpheli olan evli bi+’lar neler yaşıyorlar? Onlar, kendilerini bu “tartışmaların” neresinde konumlandırıyorlar?

Bi+ dosyasında bu konuya yer vermek hem benim hem de Kaos GL için önem arz ediyordu. Bu konuyu 2019’da Bi+ Forum’un moderatörlüğünü üstlendiğim bir oturumunda bir şekilde gündeme getirmek istediğimde neredeyse evlilik yanlısı olarak etiketleniyordum. Oysa konu benim evliliğe dair düşündüklerimden tamamen başka bir konuya işaret ediyordu. Bu röportajda Ege ile evli bi+ olmak üzerine konuşmayı bu sebeple çok arzu ettim. Bu konuda “nasıl olsa evli ve kimliğinden ötürü ayrımcılığa uğramıyor; evli olduğu için onlarla oturacak bir masa yok benim için” görüşü daha hakim olsa da gayet LGBTİ+ politikanın içinde yer alan evli bi+’lar var.

Bunlardan biri ÜniKuir’den Haklara Erişim Program Koordinatörü Elif Ege ve onunla evli bi+ olmak üzerine konuşup dertleştik, keyifli bir şekilde söyleştik.

Merhaba! Kendini okuyuculara tanıtır mısın? Yönelimini ve cinsiyet kimliğini nasıl tanımlıyorsun?

Merhaba herkese, ben Elif Ege. Açık kimlikli non-binary biseksüelim.  Aktivistim, tezimi yazmaya çalışıyorum ve yorgunum.

İlişkini nasıl tanımlıyorsun?

Eşimle ilişkimi sorduğunu varsayıp devam ediyorum bu soruya. Bu soruyu duyunca aslında partnerimle ilişkimi hiçbir zaman tanımlamadığımı fark ettim. Biz, birbirimizi dinlediğimiz, açık iletişimde olduğumuz, zamanla güvenin kurulduğu ve hayatımızdaki her zorlukta, tökezlemede birbirimizi desteklediğimiz, birlikte yaptığımız her şeyi eğlenceli bir hale getirdiğimiz bir şeyin içinde bulduk kendimizi. Sanırım eşim ile olan ilişkim benim için güvenli bir oyun alanı diyebilirim.

Ne kadar zamandır evlisin?

Sadece bir ay oldu aslında.  Ay o yüzden sen bu röportaj için bana ulaştığında bahsettiğin ‘evli biseksüel’in ben olduğumu bile uzun bir süre anlayamamıştım.

Neden evlenmeyi tercih ettin?

Evlilik, üzerine kafa yorduğum ya da günün birinde yapabileceğimi düşündüğüm bir şey olmadı hiçbir zaman. Partnerimle 1.5 yıldır dünyanın iki farklı ucunda, farklı zaman dilimlerinde yaşıyoruz. Eğer çok sürprizli bir şeyler olmasaydı yılda bir kez ve sadece beş hafta buluştuğumuzla kalacaktık.  Hayatımız iyiden iyiye Nora Ephron filmlerine dönmüştü. Sleepless in Seattle ve You’ve Got Mail arasında bir yerdeydik. Her şey şaka gibiydi. İlişkimiz değil, ama özlem benim için yorucu olmaya başlamıştı. İlişkilenmemiz, bizi öngöremediğimiz ve beklemediğimiz bir kararı alma noktasına getirdi. World Pride için Kopenhag’a gidecektim. Partnerimin de Kopenhag’a gelebileceği kesinleştiğinde bu kez de ben evlilik teklif ettim. Evlenmek benim ya da partnerim için bir araya gelmemizi kolaylaştıracak bir şeydi.

Biseksüelliği nasıl tanımlıyorsun?

Herhangi bir şekilde genel bir “biseksüellik” tanımlamıyorum. Kendi yönelimimi ise ikiliklerden ve cinsiyetlerden azade, birilerine bazen romantik bazen kuirplatonik bazen sadece cinsel çekim duymam olarak yaşıyorum.

Monogamik bir kadın-erkek evliliği ilişkisi yaşayanların “hetero tarafını” kullandığını söyleyenler oluyor, bu konuda ne düşünüyorsun?

Bifobidir diyorum.

Pandemi sürecinde lubunyalar için önemli eğlence, flörtleşme, kolileşme vs. mekanları da olan barlar kapalı kalmıştı uzun bir süre, biliyorsundur ve buna isyan edip “heteroluğa bakacağını” söyleyen bir tweet görmüştüm. Twitter’da bu şekilde ya hetero ya da eşcinselliğin var olduğunu söyleyerek bi+ olmayı silen “espriler”e nasıl bakıyorsun? Bu mantıkla düşünürsek evlenmenin heterolukta “tutuklu kaldığı” “esprisi” de yapılabilir, öyle değil mi?

Açıkçası bu “heteroluğa bakma” gibi bir “şaka” bi+ özne tarafından yapılıyorsa çok da takılmıyorum sanırım, “meh, tamam o zaman” deyip geçtiğim ya da yakın olduğum biriyse üzerine madigullüm atabileceğim bir şey. Yok, monoseksüel biri tarafından yapılmışsa da bir an önce cisheteropatriyarkaya nasıl su taşıdıklarını fark etmelerini diliyorum ve iletişimim varsa süreli/süresiz kesiyorum. Aman n’olur bu mantıkla düşünmeyelim umut! Bi+’ların “tutuklu kaldığı” şey heteroluk değil bence, bifobi ve monoseksizme “tutuklu bırakılıyoruz”!

“Bütün bu bocalama sürecinde, tüm bu muhtemel olumsuzlamalara ve önyargılara kulak asmadan, “evli bir biseksüel olarak” biseksüelliğimi kendi içimde de “hâlâ geçerli” ve “tanınır” kılabildiğim için kendimi de kocaman öpüyorum.”

Eşine açık mısın?

Evet.

Ailene açık mısın?

Ben onlara açığım da onlar benim açık olmama ne kadar açık bunu çok bilmiyorum açıkçası.

Evliliğin getirdiği bir durum olarak eşin ailesinin de senin ailen olduğu gibi bir şey yaşanıyor. Sende de bu geçerli mi? Geçerliyse onlara kendini nasıl tanımladığını anlatman gerekti mi? Ya da bakış açıları nasıl? Kimliğin açısından görünmez hissediyor musun kendini?

Bizde böyle “artık onlar da benim ailem” gibi bir durum olmadı. Bir aile uğraşmak için oldukça yeterli zaten. Herkes kendi ailesiyle uğraşsın. İlişkimizin içinde belli şekillerde tabii ki yerleri var ama bu asla “aileye girmek” gibi bir yerden değil. Partnerimin ailesine de açığım ve anlamaya çalışıyorlar. Ama orada zaten non-binary bi+ kimliğime ek olarak anlamaya çalışmaları gereken epey şey var.  Türkiyeli olmam, göçmen olmam, aktivist olmam…

Evli bir biseksüel olarak biseksüelliğinin tanındığını düşünüyor musun? Dışarıdan bu konuda nasıl tepkilerle karşılaşıyorsun? Sorgulanma, önyargı vs. ile karşılaştın mı?

Kim tarafından tanınmak? Benim evliliğim vatandaşı olduğum ülkede tanınmıyor ki! Ama bu “sorgulanma ve önyargı” kısmıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Bizim evliliğimiz monogamik bir kadın-erkek evliliği değil ve yakın arkadaşlarımın hepsi de bu ilişkimden haberdardı.  Ama evlilik ihtimali somutlaşmaya başladığında, bu ihtimali özellikle lubunya arkadaşlarıma nasıl söyleyeceğim diye -aslında hiç de garip olmayan- bir endişe yaşamaya başladım. Benim durumumda, sevdiğim biriyle birlikte yaşayabilmemi kolaylaştıran ihtimallerden biri de evlilikti. Arzuladığım şeye dair hiçbir şüphem yoktu ama söz konusu heteropatriyarkal bir kurum olan evlilik olunca ben bir süre kendimi sorguladım. Yanlış bir şey istemediğimi biliyordum çünkü arzuladığım şey gerçekti ve benimdi. Yine de evliliğin kurgusu yüzünden kısa bir süre yanlış olan, “ihanet eden” benmişim gibi hissettim. Kısa bir süreliğine dışlanmaktan ve lubunya arkadaşlarımı kaybetmekten de korktuğumu hatırlıyorum. Birkaç gün sonra çok yakın bir arkadaş grubumla (size arkadaşlarım dediğim için özür dilerim aşkımlar) çok çekinerek evlilik ihtimalimi paylaştım. Şahaneydi! Ne bir sorgulama ne bir yargı… O iç rahatlığını unutabileceğimi sanmıyorum. Onlarla paylaştığım andan itibaren hep çok destekleyiciydiler. Ardından diğer yakın arkadaşlarımla paylaştım ve çok olumluydu her şey. Ve ne zaman, yıllardır harekette ve ilişkilenmelerimde deneyimlediğim bifobi ve monoseksizm kendilerini hatırlatsa, bu anımsadıklarımın altında eziliyormuşum gibi hissetsem; o düştüğüm yerde, “sen şu an yanlışsın” hissinde, yine o kişiler bana kendimi hatırlatmak için yanımdaydılar. Ama gerçekten bu hareketin bir kazanımı mı, ben mi çok şanslıyım yoksa bahsettiğim kişiler şahane ötesi mi bilmiyorum… Bütün bu bocalama sürecinde, tüm bu muhtemel olumsuzlamalara ve önyargılara kulak asmadan, “evli bir biseksüel olarak” biseksüelliğimi kendi içimde de “hâlâ geçerli” ve “tanınır” kılabildiğim için kendimi de kocaman öpüyorum.

“Biseksüeller evlenebildiği için ayrıcalıklı” deniyor. Evli bir biseksüel olarak böyle bir genelleme hakkında ne düşünüyorsun?

Biseksüellerin evlenebilmesi onlara tanımlanmış bir hak değil ki, olsa olsa bir yasa açığı… Ya bir de… Düşünüyorum da benim hiçbir alanda görülmeyen, silinen, olumsuzlanan o biseksüel kimliğim hiçbir acımda, hiçbir görünürlük talebimde dikkate alınmıyor, tanınmıyor da evli olunca mı birilerinin aklına biseksüel olduğum geliyor!? Ay hadi ordan. Pardon, biraz yükseldim… Tabii ki ayrıcalıklarım var; sadece belli ülkelerde de olsa evli çiftlere verilen her ayrıcalığa sahibim artık ama bunların hiçbirini bi+ kimliğim sayesinde elde etmedim. Dolayısıyla buradaki ayrıcalığı “bi+’lara” özgü bir ayrıcalık olarak tanımlayamam.

Bir röportajda şöyle bir şey okudum: “Ben heteroseksüel ilişkiler yaşarsam ilişkim ayrıcalıklı olur, evet, ama ben ayrıcalıklı olmam. Çünkü biseksüelim. Yönelimim ayrıcalıklı değil.” Oysa evli insanların direkt hetero olduğu düşünülür, ki “hetero ilişki” tanımlaması da bunun zaten altını çiziyor. Egemen bir kimlikle ilişki tanımlanıyor oluyor, ikili bir düzlemde; aksi takdirde “eşcinsel/lezbiyen ilişki” yaşıyor olacaktın. Bu silinmenin ayrıcalıklı olarak tanımlanması konusunda evli bir biseksüel olarak ne düşünüyorsun?

Bu alıntı nereden bilmiyorum ama “heteroseksüel ilişkiler yaşarsam” kısmı dışında oldukça katılıyorum. Sanırım ben şu şekilde söylerdim: “Ben dışarıdan heteroseksüel görülen ilişkiler yaşarsam ilişkilerim ayrıcalıklı olabilir”. Bunca zaman kaç ilişkilenmem oldu bilmiyorum ama hiçbiri “hetero ilişki” değildi. İlişkilerin yönelimi olduğunu düşünmek anlayabildiğim bir şey değil ve bu bana monoseksizmi besleyen, o “biseksüel ayrıcalığı” garabetini ortaya çıkaran şeylerden biriymiş gibi geliyor. Biseksüel ayrıcalığı diye önümüze konulan şey silinmenin ta kendisi! Bu silinme ve görünmezlik, bizim günlük işlerimizde, kimlik inşamızda, arzularımızda korkunç bir baskı mekanizması işletiyor. Öyle bir şey ki bir yerden sonra bu baskıyı bizler kendimize ve ilişkilenme biçimlerimize de uygulamaya başlıyoruz.

Partner ilişkilerinde biseksüel olman sebebiyle şiddet vs. yaşadın mı?  

Şiddeti nasıl tanımlamak gerekiyor bu soruda, bunu bilemedim. Fiziksel bir şiddet yaşamadım hiçbir ilişkimde ama kolilerim ya da sevgililerim tarafından bifobiye maruz kaldığım çok oldu. O biseksüel ayrıcalığı dedikleri şey var ya, o "ayrıcalık", ilişkilerimde yalnız hissedişlerimle, yanlış hissettirilmem ve sorgulamalara maruz bırakılmamla döndü bana. Ne ayrıcalık ama! Ama gerçekten bu röportajda bunlardan bahsetmek ve kötü hissedişlerimi hatırlamak istemiyorum. Sadece flört şiddeti/romantik ilişkilerde bifobi konuştuğumuz bir yer olursa orada konuşmayı tercih ederim.

Pandeminin arşa çıkardığı eşitsiz koşullarla birlikte bifiil devletin LGBTİ+’lara karşı saldırı ve düşmanlığı hâkim günümüzde. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Evli bir biseksüel olarak bu seni nasıl etkiliyor?

Bu soruyu cevaplarken “evli bir biseksüel” olmam neyi değiştirir bilmiyorum. Evli olmak benim kimliğime dair en temel şey ya da kendini öylece hatırlatan bir şey değil. Neredeyse 29 yaşındayım ve yıllardır çeşitli hak mücadelelerinin içindeyim. Tam da buradan etkileniyorum ve pozisyon alıyorum olan bitenin (ya da oldurulup bitirilenin) karşısında. Ayrıca pandeminin politikalara ya da duygu durumuma etkisini yabana atamam ama LGBTİ+’lara yönelik nefret politikalarının şiddeti ve sıklığı öyle çok arttı ki burada buna dair düşüncelerimin/hislerimin ortak bir keseni olarak pandemiyi işaret etmeyi çok da istemiyorum.  LGBTİ+’lar olarak nefret cinayetleriyle, işsizlikle, güvencesiz bırakılmayla, kolay ve güvenilir bir şekilde sağlık hizmetlerine erişememekle, engellenen onur yürüyüşleriyle, nice hak ihlalleriyle mücadele ediyoruz yıllardır. Son 7-8 yıldır gittikçe artan nefret ve yalnızlaştırma politikaları beni tükenmiş ve yorgun hissettiriyor. Güvende olduğunu hissetmek nasıl bir şeydi hatırlamıyorum. Süregelen saldırılar karşısında öfkem ve tükenmişliğim de neredeyse birbiriyle doğru orantılı bir şekilde artıyor. En çok da bu iki duygunun farklı dinamiğini yönetmekte zorlanıyorum. Sonra birden, hiç tanımadığım insanlardan, dernekte yaptığımız bir işten ya da ne yapmam gerektiğini ve kendimi bana anımsatan sevdiğim insanlardan dayanışmaya, birlikte bir şey yapmaya ve güvenli alanların imkanlarına dair bir şeyler görüyorum. O kıvılcım sayesinde kendimi omuzlarımdan çekiştirip “haydi abla haydi, kalk, daha buradayız” diyebiliyorum.

Son olarak, Bi+ olarak taleplerin ve düşlerin neler?

Monoseksizmin ve cisheteroseksizmin, arzularımıza ve yaşamak istediklerimize değmediği bir yaşam düşlüyorum. Bi+ olarak beni görünmez kılan kimseden, hiçbir kurumdan, sistemden bir talebim yok. Alacaklarım, düşlediğim şeye dair yapacaklarım, bunları gerçekleştirmeye çalışırken kuracağımızı umduğum dayanışmalar var.


Etiketler: yaşam, aile, cinsellik
İstihdam