20/04/2022 | Yazar: Sibel Yükler
“Hakime 1 buçuk saat Onur Yürüyüşü’nün nasıl yapılamadığını, kafeden veya sokaktan insanların gözaltına alındığını, suçun oluşmadığını anlattık. İddiasını delillendirmesi gereken taraf savcılıkken, olmayan suçun olmadığına dair delil sunmamızı istiyorlar bizden.”
2018 yılından beri birçok uluslararası sivil toplum kuruluşu ile işbirliği içerisinde dava takip programı yürüten Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), mart ayında basın, toplanma ve ifade özgürlüklerini ilgilendiren davalara dair raporunu yayınladı.
MLSA’nın Mart 2022 Dava Gözlem Raporu’na göre, geçen ay barışçıl gösteri, yürüyüş ve toplantılara katılanlar arasında 117 hak savunucusu ve 48 öğrenci de hakim karşısına çıktı. Aralarında Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyım rektör Melih Bulu protestolarına katılanlar ile sergi düzenleyenler, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çalıştıkları için yürüyüş ve basın açıklamalarına katılanlar ve İstanbul ile Eskişehir’de Onur Yürüyüşleri’ne katılan LGBTİ+’lar ve kadınlar da bulunuyor.
“2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” iddiasıyla haklarında dava açılan hak savunucusu ve öğrenciler, anayasal haklarını kullanarak yürüyüş ve basın açıklamaları yapmak istedikleri için söz konusu suçlamalar ile hakim karşısına çıktı. Aleyhlerine gösterilen delillerin tamamına yakını katıldıkları basın açıklamaları, yürüyüşler ve bu etkinliklere katıldıklarını gösteren kamera ve MOBESE kayıtları oldu.
‘Savcı suç bulamayınca terör örgütü uydurdu, simge olarak da gökkuşağı bayrağını yakıştırdı’
Bunlardan biri de 30 Haziran 2021’de gerçekleştirilmek istenen 1. Eskişehir Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 15 LGBTİ+ hak savunucusu ve bir gazetecinin “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yargılandığı dava. Kaos GL’de yer alan habere göre, Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi 7 Mart’ta görülen ilk duruşmada yargılananlardan Deniz Konak, savunmasında şunları kaydetti:
“Dünya genelinde kutlanan LGBTİ+ Onur Haftasını kutlamak için oradaydım. Hiçbir hukuki gerekçesi yokken, polis ‘dağılın’ demeden, konuşmamıza bile müsaade etmeden hemen bizi işkenceyle gözaltına aldılar” ifadelerini kullandı. Konak, açıklama yapmanın anayasal hakları olduğunu söylediği sırasında hakim sözünü keserek, “Boşver şimdi anayasal hakkını filan, sorularıma yanıt ver” dedi.
Av. Pınar Çelik Arpacı da, “Savcılık, bir terör örgütü uydurmuş, buna simge olarak da gökkuşağı bayrağını yakıştırmıştır” diyerek, LGBTİ+’ların gökkuşağı bayrağı taşıdıkları için yasadışı terör örgütleri ile ilişkilendirilmesinin nefret suçu olduğunu, iddianamenin sanıklara karşı nefret suçu işlediğini, suç duyurusuna konu edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Arpacı, şöyle devam etti:
“Aynı simgelerle bugün, burada bir basın açıklaması yaptık. Terör örgütüyse neden burada sorun olmadı da o gün sorun oldu? O gün Onur Yürüyüşü’nde, LGBTİ+’lara özel ve ayrımcı bir uygulama var. Savcı, suç bulamadığı için ne yapsam diye düşünüp ‘flama varsa, terör örgütüdür’ diye uydurmuş. Derhal beraat koşulları oluşmuştur. Bu dava, tamamen temelsizdir. Toplumda görünür olmak için Onur Yürüyüşü yapan müvekkillerimiz, burada bir de yargılanmak zorunda kalıyor.”
‘Kadın ve LGBTİ+’ların yaşam güvencesi için Bakanlığa pankart astık’
Bir diğeri ise 7 Temmuz 2020’de İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için “Artık Yeter, Kadınlar Yaşam Güvencesi İstiyor” yazılı pankartı İstanbul Aile ve Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne astıkları için polislerce darp edilerek gözaltına alınan 7 kadın ve LGBTİ+’nın yargılandığı dava. Davada sanıklar, kurum içerisindeki vazoyu kırdıkları iddiasıyla “kamu malına zarar vermek” suçlamasıyla yargılanıyor. MLSA’da yer alan habere göre, 8 Mart’ta İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen üçüncü duruşmada sanıklardan Tülay Korkutan, “Türkiye’de kadınlar ve LGBTİ+’lar uzun yıllardır patriyarkadan güç alan erkeklerin şiddetine maruz kalıyor. Bunu evde, sokakta, iş yerinde yaşıyor” dedi.
Korkutan, “O gün de kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam güvencesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne gittik. Polisler bize izin vermedi, şiddet uyguladı. Gazeteci arkadaşımızın kamerasını kapatıp çekime izin vermediler. Orada şiddet uygulanan biziz, müşteki ise bize şiddet uygulayan polisler. Bu da yargının kimin tarafında olduğunu gösteriyor. İstanbul Sözleşmesi’ni savunduğumuz için yargılanıyoruz” diye savunma yaptı.
I. Cihangir davası: Polis şiddeti iddianamede yok
Mart ayına yansıyan diğer davalardan biri de 26 Haziran 2021’deki 29. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 46 kişiye açılan 6 davadan “I. Cihangir davası” olarak nitelendirilen dava. Onur Yürüyüşü’nde polis işkencesi gören LGBTİ+ hak savunucusu 7 kişi, “2911 sayılı Kanuna muhalefet”ten suçlanıyor. Kaos GL’de yer alan habere göre, hak savunucularının uğradıkları polis şiddeti İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun hazırladığı iddianamede yer almadı.
İlk duruşması 9 Mart’ta İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, dosyada deliller eksik olduğu gerekçesiyle 21 Eylül 2022 saat ertelendi. Yaklaşık bir buçuk saat süren duruşma sonrası Kaos GL’ye konuşan SPoD’dan Av. Umut Rojda Yıldırım, “Hakime 1 buçuk saat Onur Yürüyüşü’nün ne olduğunu, nasıl yapılamadığını, kafeden veya sokaktan insanların gözaltına alındığını, suçun oluşmadığını anlattık. Ancak hakim yine de görüntü istedi, yetmedi bir de delil sunmamızı istedi. İddiasını delillendirmesi gereken taraf savcılıkken olmayan suçun olmadığına dair delil sunmamızı istiyorlar bizden” dedi.
Boğaziçi duruşmasında avukatlar salondan çıkarıldı
MLSA raporunda yazılanlara göre, Boğaziçi Üniversitesi’nden 14 öğrencinin “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “görevi yaptırmamak için direnme” ve “kara ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma” suçlamalarıyla yargılandığı davanın 21 Mart’ta görülen ikinci duruşmasında bir sanık avukatı zarar gören taraf olduğunu iddia eden Mehmet Naci İnci’nin neden duruşmalara katılmadığını sordu ve tarafların duruşmada bir araya getirilmesini talep etti.
Mahkeme başkanının sanık avukatının talebine karşılık vermeden diğer sanıkların savunmasını almaya devam etmek istemesi üzerine sanık avukatı itiraz etti. Mahkeme başkanı, sanık avukatını uyardıktan sonra avukatın salondan çıkarılması için özel güvenlik görevlilerini ve polisleri çağırdı. Güvenlik görevlileri ve polisin sanık avukatına müdahale etmeye çalışması sonrası tartışma ve arbede yaşandı. Mahkeme başkanı ise bu sırada salonu terk etti. Avukatlar dışarı çıkarıldıktan sonra mahkeme başkanı duruşmaya salona yalnızca sanıkları alarak devam edeceğini söyledi. Avukatların, müvekkillerinin savunmalarının avukatları olmadan alınamayacağını belirterek itiraz etmesi üzerine duruşma ertelendi.
Boğaziçi sergisi: LGBTİ+’lar nefret söylemiyle hedef gösterildi
Mart ayında görülen davalardan biri de Boğaziçi Üniversitesine ‘kayyım’ rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’yu protesto eylemleri kapsamında, anonim olarak toplanan eserlerin yer aldığı serginin LGBTİ+’lara nefret söylemiyle hedef gösterilmesi ve iki öğrencinin tutuklanmasının ardından hedef gösterilen 7 öğrenciyi açılan davanın duruşması.
Meydan sergisindeki ‘Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kabe görseli hedef gösterilerek 7 öğrencinin “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın beşinci duruşması 30 Mart’ta İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. MLSA’nın haberine göre, hakim izinli olduğu için nöbetçi hakimin baktığı duruşmada celse açılıp kapandı. Avukatların da mazeret sunduğu duruşmada, dosyaya gönderilmesi beklenen iki emniyet raporunun da henüz gelmediği görüldü. Duruşma 1 Haziran’a ertelendi.
II. Cihangir davası: Trans Görünürlük Günü’nde ilk duruşmada beraat
Bir diğeri de yine 26 Haziran 2021’deki İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde polis saldırısı sonrası Cihangir’de gözaltına alınan üç kişinin yargılandığı “ll. Cihangir davası.” İddianamede LGBTİ+ hak savunucusu 3 kişinin “2911 sayılı kanuna muhalefet” suçlamasıyla cezalandırılmaları talep edildi. Kar yağışı nedeniyle 31 Mart’a ertelenen ilk duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, “AİHS, Anayasa Mahkemesi içtihatları ve Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2016/928 esas sayılı kararları da dikkate alındığında sanıkların iddianameye konu olayda belirtilen eylemlerinin cebir, şiddet ve tehdit boyutunda olmadığından atılı suçun oluşmayacağı değerlendirilerek beraatlerine karar verilmesi mütalaa olunur” dedi.
Mahkemenin mütalaa yönünde karar vermesiyle, II. Cihangir davasında 3 hak savunucusu da ilk duruşmada beraat etti. LGBTİ+ hak savunucularının ilk duruşmada beraat aldığı 31 Mart tarihi, her yıl dünya genelinde Uluslararası Trans Görünürlük Günü olarak kutlanıyor.
Etiketler: insan hakları, medya okulu