10/12/2016 | Yazar: Yıldız Tar

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’un son gününde cinsel istismar mağduru erkeklerle sosyal hizmet tartışıldı.

‘Erkeklerin, uğradıkları cinsel istismarı anlatmak için kelimeleri yok!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’un son gününde cinsel istismar mağduru erkeklerle sosyal hizmet tartışıldı: “Erkeklerin çoğu zaman yaşadıkları cinsel istismarı anlatmak için kelimeleri dahi yok.”

UYARI: Bu haber cinsel istismar, tecavüz ve cinsel saldırıyla ilgilidir. Bu tür yazıları okurken yaşadığınız olayı/olayları zihninizde tekrar yaşayabilirsiniz. Eski korku ve kaygılarınız yüzeye çıkabilir. Herhangi bir şeyle (ses, görüntü, koku, dokunma, tat) olay ya da olaylarla ilgili anılarınız tetiklenebilir, geriye dönüşler (flashback) yaşayabilirsiniz. Böyle durumlarda okumayı bırakmanız, ihtiyaç duyduğunuzda, gücünüzü toplayınca tekrar okumanız iyi olabilir. Desteğe ihtiyaç duyuyorsanız danisma@kaosgl.org adresine mail atabilirsiniz.

Bu yıl “Başka Bir Sosyal Hizmet Mümkün” temasıyla beşincisi düzenlenen Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’un son gününde cinsel istismar mağduru erkeklerle, mültecilerle HIV ile yaşayan kişilerle, engelli ve çocuklarla sosyal hizmet üzerine atölyeler yapılıyor.

Göteborg Üniversitesi’nden Hans Knutagard’ın Neva Palas Otel'de yürüttüğü atölyede cinsel istismar mağduru erkeklerle sosyal hizmet tartışıldı.

“Erkeklerin tecavüze uğraması kolektif sessizlikle karşılanıyor”

Erkeklerin tecavüz mağduru olabileceği gerçeğinin çok konuşulmadığı, toplumda sessizlikle karşılaştığını söyleyen Knutagard, “Mangalarda cinsel istismar mağduru erkekleri görüyoruz ancak erkeklerin cinsel istismara uğradığı bilgisi sessizlikle karşılandığı için sosyal hizmetlerin konusu değilmiş gibi düşünüyoruz. İsveç’te bir sporcu antrenörünün tecavüzüne uğradığını biyografisinde açıkladıktan sonra çok fazla sporcu neler yaşadıklarını anlatmaya başladı” dedi.

“Erkeklere cinsel istismarla ilgili soru dahi sormuyoruz”

Knutagard, “Tecavüze uğrayan tek kişinin siz olduğunuzu sandığınız için çoğu zaman sessizlik çemberini kıramayabiliyorsunuz” diyerek şöyle devam etti:

“Kolektif bir sessizlikten bahsediyoruz. Bir küçük kasabadaki neredeyse bütün erkekler o kasabının rahibinin istismarına maruz kalmıştı. Herkes biliyordu ancak kimse konuşmuyordu. Kolektif sessizlik dediğimiz şey; her erkeğin cinsel istismar mağduru olduğu bir kasabada kimsenin konuşmamasıdır.”

İsveç’te savaş zamanlarında kadınlara tecavüze uğrayıp uğramadığını sorduklarını, erkeklere sormadıklarını hatırlatan Knutagard, “Mülteciler için de durum aynı. Kadınların cinsel istismar mağduru olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz ancak erkekler söz konusu olduğunda bir kapalı kutu durumu var” dedi.

Üç karakteristik durum

Knutagard, araştırmalara göre erkeklere yönelik cinsel istismarın üç karakteristiğinden bahsetti:

*Cinsel istismar çoğu zaman korunaklı olduğu varsayılan okul ve kışla gibi kapalı ortamlarda gerçekleşiyor.

*Kapalı gruplara girmek için çoğu zaman bir giriş, inisiasyon töreni gerçekleşiyor. Cinsel istismar bu ritüeller sırasında gerçekleşiyor.

*Tecavüze uğrayan erkekler sağlık hizmetlerine erişemiyor.

Uğradığı cinsel istismarı anlatmak için kelimeler bulmaya çalışmak

Erkeklerin çoğu zaman yaşadıkları cinsel istismarı anlatmak için kelimeleri dahi olmadığını söyleyen Knutagard, cinsel istismar mağduru bir erkekle görüşmesini aktardı:

“Durumu anlatacak kelimeler bulmaya çalışıyordu, bulamıyordu. Bazen sosyal hizmet uzmanları olarak birileriyle görüştüğümüzde oradan buradan konuştuklarını görüyoruz. Bu konuşmaları önemsemek lazım. Belki cinsel istismara uğradı ve onu anlatabileceği kelimeler bulmaya çalışıyor.”

Knutagard, cinsel istismar mağduru erkek müracaatçılarının başta konuşmak istediklerini ama bir noktada ‘bir kara deliğe’ düşerek görüşmeyi kestiklerini söyledi. Knutagard’a göre bu noktada görüşme için ısrarcı olmamak ama geri dönmek isterse bir ‘açık kapı’ bırakmak gerekiyor.

Randevu tecavüzü

“Hem kadınlar, hem erkekler yaşamları boyunca tecavüze uğrama riskiyle yaşıyor. Güvende oldukları varsayılan yaşlılar huzurevinde bile cinsel istismara maruz kalıyor” diyen Knutagard konuşmasına ‘erillik’ tartışmasıyla devam etti:

“Hampus gençken ‘çok şişman olduğu’ için okul arkadaşları tarafından zorbalığa uğrayan bir erkekti. Bütün bu yaşadıkları sonucu duygularını içine hapsetmeye başladı. Yalnız kalmamak için futbol oynamaya başladı ve kilo verdi. Lisedeyken artık ‘herkes gibiydi’. Lise arkadaşları bir kadınla ilk cinsel deneyimlerini anlatıyordu. Oğlan olmaktan erkek olmaya nasıl geçtiklerini söylüyorlardı. Hampus da bu ritüele dahil olmak istiyor, ‘bekaretini kaybetmek istiyordu’. Ama Hampus gey olduğun için bu ritüele dahil olamıyordu. Küçük bir yerde yaşadığı için internetten bir adamla tanışıyor. Evin yakınlarındaki ormanlık bir alanda buluşuyorlar. Hampus buluştuğu adamdan başta hoşlanmıyor ancak ‘sonunda bekaretini kaybetmek için’ evet diyor. Bir noktada diğer adam Hampus’a tecavüz ediyor. Ayağını Hampus’un kafasına bastırıp “Sana tecavüz edeceğim seni küçük bakire orospu” diyerek tecavüz ediyor.

“Bu yaşadıklarının ardından Hampus’un o dönem kafası karışıyor. Arkadaşlarının anlattığı o ‘muhteşem ilk deneyimin’ bu olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Eve döndüğünde iştahı kesiliyor, depresyona giriyor.

“Hampus, açık olduğu kız kardeşine ilk cinsel deneyimini anlatıyor. Hampus, yaşadığı hakkında kafası karışık olsa da yaşadıklarını anlatabileceği kelimeleri olmadığı için ne yapacağını bilemiyor. Kız kardeşi Hampus’a, ‘İlk cinsel deneyimini yaşadın ama sesin pek mutlu gelmiyor. Anlatsana nasıl oldu’ diyor. Hampus bütün detaylarıyla yaşadıklarını anlattığında kız kardeşi, ‘Bu yaşadığın tecavüz’ diyor. Hampus kötü hissediyor ama neler yaşadığını anlatacak kelimeleri yok. Ancak kız kardeşiyle konuştuktan sonra ne yaşadığını tanımlayabiliyor.”

Knutagard, Hampus’un yaşadığı ‘randevu tecavüzü’ denen istismarı birçok kadının da yaşadığını söyledi. Sosyal hizmet uzmanları olarak müracaatçıların yaşadıklarını tanımlamanın görevleri olmadığını ancak görünmez kılınan konularla ilgili daha dikkatli olmak gerektiğini vurguladı.

Erillik ve cinsel istismar mağduru erkekler

Tecavüzcünün kendi ‘erkekliği’ ve egosunu diğerini baskılayarak yüceltiyor diyen Knutagard, “Tecavüz cinsellikle değil erillikle ilgili bir şey. Bir erkeği hedef alan bir tecavüzcü daha erkek oluyor! Avcıların öldürdüğü hayvanlarla poz vermesine benziyor bu durum. En büyüğü avlayan ve poz veren kazanıyor! Tecavüzcü, kendi erilliğini diğerinin erkekliği üzerinde gücünü göstererek arttırıyor” dedi.

Cinsel istismar mağduru erkekleri konuşurken erilliği sorgulamak gerektiğini de vurgulayan Knutagard sözlerine şöyle devam etti:

“Tecavüz mağduru erkeklerle konuştuğumda çoğu kendilerine tecavüz eden erkeklerin bağırdığını, hakaret ettiğini, gürültü yaptığını söylüyor. Bir grup erkeğin tecavüzüne uğrayan bir erkek ise; tecavüz eden erkeklerin birbirlerini ‘gaza getirmek’ için sürekli konuştuklarını, kendisiyle iletişime geçmeden kendisini aşağıladıklarını söylüyor. Adeta savaşta diğer tarafa saldırırken bağıran askerler gibi!

“Erkeklere yönelik tecavüzü anlayabilmek için; erkek üstünlüğü, erkeklerin yaralanmayacağı ve heteroseksizm kavramlarını anlamamız gerekiyor. Erkekleri yara görmeyen, üstün, sağlamlığı sorgulanmayan, kendisini ve çevresini savunmakla mükellef olarak gördüğümüz zaman; erkeklerin de cinsel istismar mağduru olabileceği gerçeğini göremeyiz.”

İlgili haberler:

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum başladı: Sosyal hizmet herkes için!

“LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık, sosyal hizmetlerin meselesidir”

Sosyal hizmet alanlarında LGBTİ’lerle nasıl karşılaştım?

“LGBTİ’lerin seçmeli ders konusu değil, tüm konuların öznesi olduğu anlaşılmalı”

“LGBTİ haklarını savunmadan sosyal hizmet mümkün değil!”


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
İstihdam